Bakın hükümet kanadı gerek iç, gerekse dış politikada karşılaştıkları tablo sonucunda kandırıldık duruşu sergiliyor. Fakat bilsinler ki bu duruş onları da, millet ve devleti de kurtarmaya yetmez.
Kurulduğu ilk dönemlerde hükümet, Büyük Ortadoğu Projesi'nin (BOP) eş başkanı olduğunu ifade etmişlerdi. İşte o günden bu güne kadar ülke ve bölge olarak coğrafyamızın başına gelen hadiselerde hep bu eş başkanlığın izini aramak gerekir.
Ankara saflığından mıdır, yoksa gafletinden midir, batıya çok güvendi.
Fakat her defasında güvendiği dağlara karlar yağdı.
Son gelişmelerden bir örnek verelim.
Ankara, Azez'e top atışları yapıyor. İddiası angajman kuralları; yani onlar bize attı, biz de onlara atarız. Oysa Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi bu düşüncede değil.
Beri tarafta bizzat Erdoğan tarafından ABD'ye defaten aynı soru soruluyor; Ankara'nın mı yanındasın yoksa PYD-YPG'nin mi diye. Her defasında ABD'den aynı cevap geliyor. Ankara'ya karşı PYD-YPG'nin yanındalar.
Erdoğan PYD-YPG'nin terör örgütü olduğunu söyleyip duruyor. Hâlbuki terör örgütü veya değil bunlar ABD'nin umurunda değil; menfaati neyi gerektiriyorsa ona göre davranıyor.
Dışişlerinde yürütülen politika acı meyvelerini vermeye devam ediyor. Elbette bağımlı bir politik durumdan bağımsız bir sonuç beklemek safdillik olurdu.
* * *
Sayın hükümete sormak gerekir.
Peki, Ankara, PYD'nin gayesinin ne olduğunu bilmiyor muydu?
PYD'ye Kobani'de yardımcı olurken, peşmergeye sınırlarımızı açarken bu oluşun gayesinin ve mücadelesinin ne olduğunu bilmiyor muydu?
Irak'ın kuzeyinden Akdeniz'e açılmak istenen Kürt koridorundan haberi yok muydu, bir gün sıranın Hatay'a geleceğini bilmiyorlar mı?
Arz-ı Mev'ud konusunda hiç mi bilgileri yok, ülkemiz topraklarının bir kısmının bu proje içinde olduğunu hiç mi duymadılar?
BOP'un, Şark Projesi'nin, haçlı savaşlarının doğrudan milletimizi ve coğrafyamızı hedef aldığını hiç mi okumadılar?
Diyelim bunların haberi yok, bürokratların da mı akademisyenlerin de mi haberi yok?
* * *
Son tahlilde Ankara yapayalnız kalmıştır. Bilerek veya bilmeyerek 2 temel görevi yapmak üzere hareket etmektedir.
Bunlardan birincisi ABD'nin yayılmacı işgal projelerinin önündeki en büyük engel olan Rusya'nın önünü kesmek veya oyalamak.
İkincisi ise Yahudilerin dünya krallığına giden yolda, Sünni İslam devletleri ile İsrail'in arasını bulmak.
Aman Allah'ım bu ne kötü bir akıbettir!
Can bedenden çıkmadan yanlışta olanların ayıkmasını dileriz.
Biz biz olmadıktan sonra kurtuluşumuz mümkün değildir.
Yıllardan beri bugünleri haber veren; aynı zaman da çıkış ve çözüm yollarını gösteren Prof. Dr. Haydar Baş Bey'i dinlemekten başka çare yoktur.
Kurulduğu ilk dönemlerde hükümet, Büyük Ortadoğu Projesi'nin (BOP) eş başkanı olduğunu ifade etmişlerdi. İşte o günden bu güne kadar ülke ve bölge olarak coğrafyamızın başına gelen hadiselerde hep bu eş başkanlığın izini aramak gerekir.
Ankara saflığından mıdır, yoksa gafletinden midir, batıya çok güvendi.
Fakat her defasında güvendiği dağlara karlar yağdı.
Son gelişmelerden bir örnek verelim.
Ankara, Azez'e top atışları yapıyor. İddiası angajman kuralları; yani onlar bize attı, biz de onlara atarız. Oysa Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi bu düşüncede değil.
Beri tarafta bizzat Erdoğan tarafından ABD'ye defaten aynı soru soruluyor; Ankara'nın mı yanındasın yoksa PYD-YPG'nin mi diye. Her defasında ABD'den aynı cevap geliyor. Ankara'ya karşı PYD-YPG'nin yanındalar.
Erdoğan PYD-YPG'nin terör örgütü olduğunu söyleyip duruyor. Hâlbuki terör örgütü veya değil bunlar ABD'nin umurunda değil; menfaati neyi gerektiriyorsa ona göre davranıyor.
Dışişlerinde yürütülen politika acı meyvelerini vermeye devam ediyor. Elbette bağımlı bir politik durumdan bağımsız bir sonuç beklemek safdillik olurdu.
* * *
Sayın hükümete sormak gerekir.
Peki, Ankara, PYD'nin gayesinin ne olduğunu bilmiyor muydu?
PYD'ye Kobani'de yardımcı olurken, peşmergeye sınırlarımızı açarken bu oluşun gayesinin ve mücadelesinin ne olduğunu bilmiyor muydu?
Irak'ın kuzeyinden Akdeniz'e açılmak istenen Kürt koridorundan haberi yok muydu, bir gün sıranın Hatay'a geleceğini bilmiyorlar mı?
Arz-ı Mev'ud konusunda hiç mi bilgileri yok, ülkemiz topraklarının bir kısmının bu proje içinde olduğunu hiç mi duymadılar?
BOP'un, Şark Projesi'nin, haçlı savaşlarının doğrudan milletimizi ve coğrafyamızı hedef aldığını hiç mi okumadılar?
Diyelim bunların haberi yok, bürokratların da mı akademisyenlerin de mi haberi yok?
* * *
Son tahlilde Ankara yapayalnız kalmıştır. Bilerek veya bilmeyerek 2 temel görevi yapmak üzere hareket etmektedir.
Bunlardan birincisi ABD'nin yayılmacı işgal projelerinin önündeki en büyük engel olan Rusya'nın önünü kesmek veya oyalamak.
İkincisi ise Yahudilerin dünya krallığına giden yolda, Sünni İslam devletleri ile İsrail'in arasını bulmak.
Aman Allah'ım bu ne kötü bir akıbettir!
Can bedenden çıkmadan yanlışta olanların ayıkmasını dileriz.
Biz biz olmadıktan sonra kurtuluşumuz mümkün değildir.
Yıllardan beri bugünleri haber veren; aynı zaman da çıkış ve çözüm yollarını gösteren Prof. Dr. Haydar Baş Bey'i dinlemekten başka çare yoktur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Algı yönetimi gölgesinde Suriye ve bölgesel tehditler / 20.04.2025
- Trump, Netanyahu ve Türkiye: Bölgedeki yeni denge / 15.04.2025
- Hoş Geldin Atatürk penceresinden Haydar Baş / 14.04.2025
- O’nun ışığı her geçen gün daha parlıyor / 13.04.2025
- Ekonomik buhrana karşı çözümümüz var / 09.04.2025
- Adalet mi dediniz hakkaniyet mi? / 05.04.2025
- Yunan bayramı, Türk dersi / 29.03.2025
- Asıl rakip ne İmamoğlu ne Yavaş: Hükümetin en büyük sınavı geçim krizi / 24.03.2025
- Bozduğun kantar seni de tartacak / 23.03.2025
- Adaletin zarfı ve mazrufu: İmamoğlu olayı üzerine bir toplumsal okuma / 22.03.2025
- Trump, Netanyahu ve Türkiye: Bölgedeki yeni denge / 15.04.2025
- Hoş Geldin Atatürk penceresinden Haydar Baş / 14.04.2025
- O’nun ışığı her geçen gün daha parlıyor / 13.04.2025
- Ekonomik buhrana karşı çözümümüz var / 09.04.2025
- Adalet mi dediniz hakkaniyet mi? / 05.04.2025
- Yunan bayramı, Türk dersi / 29.03.2025
- Asıl rakip ne İmamoğlu ne Yavaş: Hükümetin en büyük sınavı geçim krizi / 24.03.2025
- Bozduğun kantar seni de tartacak / 23.03.2025
- Adaletin zarfı ve mazrufu: İmamoğlu olayı üzerine bir toplumsal okuma / 22.03.2025