Şimdi size milletvekili yeminini (Milletvekili andı) hatırlatıyorum. Her ülkenin parlamentosunda kendine has yemin törenleri vardır. Hıristiyan ülkelerinin parlamenterleri İncil üzerine yemin ederler. Yani onlara göre aynı zamanda dini bir törendir. Bizde namus ve şeref üzerinedir. Allah'tan (c.c) başka hiçbir şey adına yemin olmaz. Bu nedenle buna and içme ya da söz verme demek gerekir. TBMM Milletvekili YeminiMadde 81- Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, göreve başlarken aşağıdaki şekilde andiçerler: "Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma; büyük Türk Milleti önünde namusum ve şerefim üzerine and içerim." Bu and ile aşağıdaki andı birbirine karıştırmayın. Yıllar önce az çok benzer mahiyette olan bu andı yaptığınızda, bir çocuktunuz. Bu andın gayesi daha çok sizi vatan millet aşkı ile tanıştırmaktı. Elbette buna tepki gösteren büyükler ve de soğukta tahammül edemeyen küçüklerin olması normaldir. İkinci cihan savaşını takip eden yıllarda bu andı, sabah bahçede değil, girilen ilk derste yapar, akşama kadar en azından onun havası ile günümüzü süslerdik. Zamanla, her işte olduğu gibi bunu da saptırdılar. Bazı kelimeleri değiştirildi. Bazı kısımlar ilave edildi. Psikolojik taktikler uygulanarak kıymetlere, tepki alınması sağlanmaya çalışıldı. Örneğin soğuk sıcak demeden dakikalarca sabah merasimleri, okul bahçelerinde yapıldı. Sınıflarda on saniye süren and, bahçelerde minik yavrulara işkence haline dönüştürüldü. Tabii olarak ne maksat kaldı ortada, ne tam hayır geldi sonuçtan. Son hali ile ilköğretim andımız aşağıda verilmiştir. Millî eğitim bakanlığı ilköğretim kurumları yönetmeliği madde 12, öğrenci andı hakkında şunları söyler:Madde 12 - ilköğretim okullarında öğrenciler, her gün dersler başlamadan önce öğretmenlerin gözetiminde topluca aşağıdaki "öğrenci andı"nı söylerler."Türküm, doğruyum, çalışkanım, İlkem; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.Varlığım Türk varlığına armağan olsun.Ne mutlu türküm diyene!"İlköğretimden milletvekilliğine gelene kadar uzun süre geçti. Bu nedenle çocukluğunuzda verdiğiniz sözlerden sizi sorumlu tutmak yerine, tekrar hatırlatmak lüzumu var ki, Yüce Meclis bu andı size uygun olarak değiştirmiş ve sizden millete karşı söz vermenizi uygun görmüştür. Türk vatandaşları olarak sizin sözünüzde durmanızı beklemek, en tabii hakkımızdır. Ne yazık ki, son devirlerde mecliste yapılan icraatlarda o sözlerin aksi davranışların görülmesi bu milletin sonunu getirme yönündedir. Şimdi bakalım verilen sözlerin ve içilen andların nelere karşı geldiğine...Devletin varlığı ve bağımsızlığına AB aşkı ile son verme çabaları kesintisiz sürdürülmüştür. Ve sürdürülmektedir. Bu arzu ile her türlü taviz verildiğinden, Avrupa Birliği'nin Anayasasını, Cumhuriyet bayramımızın anma günü olan 29 Ekim 2004 tarihinde, Cumhurbaşkanı Gül'ün ve Başbakan Erdoğan'ın, İtalya'da, Papa'nın heykeli altında, kilisede imzalanması ile devletimizin varlığına son verilmiştir. AİHM'in (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) kabul edilmesiyle, Avrupa yasaları, kendi kanunlarımızın üzerinde kabul ederek Devletin varlığı ve bağımsızlığı ortadan kaldırılmıştır. Devlet olmanın beş şartından biri olan adalet mekanizması yok edilmiştir. Avrupa birliğinin bayrağını bizimkinin yanında kabul etmek, ne bağımsızlıkla, ne de devletin bekası ile bağdaşamaz. Bayrakların ayrı ayrı durmasına halkımızın itiraz etmesi gerekirken, Şimdi daha da ileri giderek iki bayrağı birleştirmişlerdir. Kayıtsız şartsız egemenlik; Kayıtsız şartsız AB ye ve ABD ye teslimiyete dönüşmüştür. Kendimize ait hiçbir dış politikamız yoktur. BOP içinde eş başkanlık yapmanın sonucu, Haçlı seferlerinin öncü kuvveti olmuş duruma geldik. Irak harbinin başlangıcında "Kahraman Amerikan askerlerinin sağ salim ülkelerine dönmesi için dua ediyorum" diyen kişinin "Haçlı seferleri, kültürlerin kaynaşması ve birbirlerini tanımasında yararlı olmuştur" demesi durumun vahametini göstermektedir. Defalarca yazıyoruz söylüyoruz. Her şeyi yazmak yer olarak mümkün değil. Giden yeraltı kaynaklarından, Aynı şekilde satılan topraklardan, özelleştirmeler yolu ile küçültüle küçültüle yok seviyeye getirilen ülkenin, kurtuluşu için ne yaptınız Sayın milletvekilleri, içtiğiniz and herhalde sarhoşluk veriyor ki, devlet ve millet için şerefiniz ve namusunuz adına verdiğiniz sözleri yerine getirme işinde hiç bir teşebbüste bulunamadınız. Zamanınız çok azaldı. Saçma sapan gündemlerle vakit öldürüp. Esas olayları kamufle ediyorsunuz. Öncelikle yapacağınız, verdiğiniz sözler olmalıdır. Aksi halde bir hiç olursunuz. İnsan namus ve şerefi ile yaşar. Meşhur atasözü vardır. Ey iktidar ve muhalefet, 'SÖZ NAMUSTUR.'Sözünde sebat et bizi sustur.Bu millet yetmiş üç milyon nüfustur.Kendine yeten bir devlet iken Ele güne muhtaç, meyustur.Kurtuluşun yolu tektir.Demokratik cumhuriyet gerektir.Başkanlık, federasyon ne ola?Bilesin ki parçalanma demektir. Kardeşinle savaşma, haddini aşma.Haçlı ile bir olup yolundan şaşma.Yahudi'den yana olup başına iş açma.Bir an önce uyan kendine gel.Sana kurtuluşu gösteriyor. Milli Ekonomi Model.
Prof. Dr. Ata Selçuk / diğer yazıları
- Yanlıştan, yanlışla kurtuluş olmaz / 12.09.2021
- Bir hayal peşinde -2- / 18.02.2021
- Bir hayal peşinde -1- / 17.02.2021
- Aşının özü / 22.12.2020
- Temelsiz demokrasi / 22.10.2020
- Demokrasi çamuru / 25.09.2020
- Tecelli / 27.03.2020
- Kaynayan kazan / 06.01.2018
- Hedef yalanı / 31.12.2017
- Vatanım sen yaşa / 27.12.2017
- Bir hayal peşinde -2- / 18.02.2021
- Bir hayal peşinde -1- / 17.02.2021
- Aşının özü / 22.12.2020
- Temelsiz demokrasi / 22.10.2020
- Demokrasi çamuru / 25.09.2020
- Tecelli / 27.03.2020
- Kaynayan kazan / 06.01.2018
- Hedef yalanı / 31.12.2017
- Vatanım sen yaşa / 27.12.2017