Allah'ı suçlayan kimse de var mıdır?
İmam Cafer-i Sadık (a.s) buyuruyor ki; İmam'a "Allah katında halkın en değerlisi kimdir?" diye sorduklarında: "Allah'ı daha çok anan ve O'na daha çok itaat eden kimsedir." diye buyurdu
20.03.2025 00:10:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





İmam Cafer-i Sadık (a.s) buyuruyor ki; İmam'a "Allah katında halkın en değerlisi kimdir?" diye sorduklarında: "Allah'ı daha çok anan ve O'na daha çok itaat eden kimsedir." diye buyurdu.
"Allah nezdinde halkın daha çok buğzedileni kimdir?" diye sorduklarında İmam aleyhi's-selâm: "Allah'ı suçlayan kimsedir." diye buyurdu.
"Allah'ı suçlayan kimse de var mıdır?" dediklerinde de: "Evet, vardır" dedi. "Mesela, Allah'tan hayır dileyen bir kimse, kendisine sevmediği bir şey vasıtasıyla hayır verilince öfkelenir; işte onun bu öfkelenmesi Allah'ı suçlamasıdır."
"Başkası da var mıdır?" dediklerinde İmam aleyhi's-selâm: "Allah'tan şikâyet eden kimsedir." buyurdu.
"Allah'tan şikâyet eden kimse var mıdır?" dediklerinde de İmam aleyhi's-selâm, "Evet vardır." dedi, "Örneğin; sıkıntıya düştüğünde, sıkıntısından daha fazla halkın yanında yakınıp sızlanan kimsedir."
"Başka kim vardır?" dediklerinde İmam aleyhi's-selâm: "Kendisine bir şey verildiğinde şükretmeyen ve sıkıntıya düştüğünde de sabretmeyen kimse" diye buyurdular.
"Öyleyse, Allah indinde en değerli kimdir?" dediler. İmam aleyhi'sselâm: "Kendisine bir şey verildiğinde şükreden ve sıkıntıya düştüğünde sabreden kimsedir" diye cevap verdiler.
"Ahlâkı kötü olan kimse, kendi eliyle cezalandırılmaktadır.
İyilik, kendi ismi gibi iyidir. İyilikten, sevabı hariç daha üstün bir şey yoktur. İyilik, Allah'ın kuluna verdiği bir hediyedir. Her iyilik yapmak isteyen iyilik yapamaz; gücü yeten herkes de buna muvaffak olamaz.
Allah bir kula lütufta bulunmak isterse ona iyilik yapma isteğini, gücünü ve muvaffakiyetini verir. İşte burada, iyilik yapmak isteyen için saadet ve yücelik tamamlanır.
Sevilen şeyi şükür gibi artıran, sevilmeyen şeyi de sabır gibi azaltan hiçbir şey yoktur.
Şeytan'ın kadın ve öfkeden daha güçlü bir askeri yoktur.
Dünya, müminin zindanı, sabır siperi ve cennet meskenidir. Dünya kâfirin cenneti, kabir zindanı, cehennem ise yurdudur.
Allah, ölüme yakin etmek gibi, şekke benzeyen bir yakin yaratmamıştır.
Halkın günahlarını araştıran ve kendi günahlarını unutan bir kul gördüğünüzde, bilin ki (Allah'ın) tuzağına duçar olmuştur.
Yemek yiyip şükreden kimsenin mükâfatı, oruç tutup mükâfat dileyen kimsenin mükâfatı gibidir. Rahatlıkta olup şükreden kimsenin sevabı da, sıkıntıya düşüp sabreden kimsenin mükâfatı gibidir.
İlmi olmayanı mutlu saymak, sevgi ve muhabbeti olmayanı övmek doğru değildir. Sabırlı olmayan kimse de kâmil sayılmaz. Ulemayı kınamaktan ve onlara dil uzatmaktan kaçınmayan kimse için, dünya ve ahiret hayrı ümit edilmez.
Akıllı adam, sözüne güvenilmesi için doğru konuşan ve nimetin çoğalmasını hak etmesi için de şükreden olmalıdır.
Denediğin haini emin bilmemelisin, emin bildiğin kimseyi de suçlamamalısın.
Çabuk usanıp bıkan (çabuk incinip sabırsızlanan) kimsenin dostu ve kıskanç kimsenin de zenginliği olmaz (sürekli muhtaçtır). Hikmette çok düşünmek, aklı kemale eriştirir." (Hasan B. Ali el-Harranî Tuheful Ukul eserinden)
"Allah nezdinde halkın daha çok buğzedileni kimdir?" diye sorduklarında İmam aleyhi's-selâm: "Allah'ı suçlayan kimsedir." diye buyurdu.
"Allah'ı suçlayan kimse de var mıdır?" dediklerinde de: "Evet, vardır" dedi. "Mesela, Allah'tan hayır dileyen bir kimse, kendisine sevmediği bir şey vasıtasıyla hayır verilince öfkelenir; işte onun bu öfkelenmesi Allah'ı suçlamasıdır."
"Başkası da var mıdır?" dediklerinde İmam aleyhi's-selâm: "Allah'tan şikâyet eden kimsedir." buyurdu.
"Allah'tan şikâyet eden kimse var mıdır?" dediklerinde de İmam aleyhi's-selâm, "Evet vardır." dedi, "Örneğin; sıkıntıya düştüğünde, sıkıntısından daha fazla halkın yanında yakınıp sızlanan kimsedir."
"Başka kim vardır?" dediklerinde İmam aleyhi's-selâm: "Kendisine bir şey verildiğinde şükretmeyen ve sıkıntıya düştüğünde de sabretmeyen kimse" diye buyurdular.
"Öyleyse, Allah indinde en değerli kimdir?" dediler. İmam aleyhi'sselâm: "Kendisine bir şey verildiğinde şükreden ve sıkıntıya düştüğünde sabreden kimsedir" diye cevap verdiler.
"Ahlâkı kötü olan kimse, kendi eliyle cezalandırılmaktadır.
İyilik, kendi ismi gibi iyidir. İyilikten, sevabı hariç daha üstün bir şey yoktur. İyilik, Allah'ın kuluna verdiği bir hediyedir. Her iyilik yapmak isteyen iyilik yapamaz; gücü yeten herkes de buna muvaffak olamaz.
Allah bir kula lütufta bulunmak isterse ona iyilik yapma isteğini, gücünü ve muvaffakiyetini verir. İşte burada, iyilik yapmak isteyen için saadet ve yücelik tamamlanır.
Sevilen şeyi şükür gibi artıran, sevilmeyen şeyi de sabır gibi azaltan hiçbir şey yoktur.
Şeytan'ın kadın ve öfkeden daha güçlü bir askeri yoktur.
Dünya, müminin zindanı, sabır siperi ve cennet meskenidir. Dünya kâfirin cenneti, kabir zindanı, cehennem ise yurdudur.
Allah, ölüme yakin etmek gibi, şekke benzeyen bir yakin yaratmamıştır.
Halkın günahlarını araştıran ve kendi günahlarını unutan bir kul gördüğünüzde, bilin ki (Allah'ın) tuzağına duçar olmuştur.
Yemek yiyip şükreden kimsenin mükâfatı, oruç tutup mükâfat dileyen kimsenin mükâfatı gibidir. Rahatlıkta olup şükreden kimsenin sevabı da, sıkıntıya düşüp sabreden kimsenin mükâfatı gibidir.
İlmi olmayanı mutlu saymak, sevgi ve muhabbeti olmayanı övmek doğru değildir. Sabırlı olmayan kimse de kâmil sayılmaz. Ulemayı kınamaktan ve onlara dil uzatmaktan kaçınmayan kimse için, dünya ve ahiret hayrı ümit edilmez.
Akıllı adam, sözüne güvenilmesi için doğru konuşan ve nimetin çoğalmasını hak etmesi için de şükreden olmalıdır.
Denediğin haini emin bilmemelisin, emin bildiğin kimseyi de suçlamamalısın.
Çabuk usanıp bıkan (çabuk incinip sabırsızlanan) kimsenin dostu ve kıskanç kimsenin de zenginliği olmaz (sürekli muhtaçtır). Hikmette çok düşünmek, aklı kemale eriştirir." (Hasan B. Ali el-Harranî Tuheful Ukul eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.