Farkında mısınız bilemiyorum, dün alay ettiğiniz nice problemler bu gün gelip eşiğinize dayanmış ve başınızın etini yemeğe başlamıştır.
Kerim Kitabımız Allah’ın kanunlarında asla bir değişiklik olmadığını, olmayacağını öğütlemektedir.
Işık kaynağımız ve hidayet rehberimiz olan Kur’an ve onu tebliğ eden müjdeleyici, uyarıcı ve kutlu davetçi, son elçi Hz. Peygamber Efendimizin mesajlarını incelediğimiz zaman görüyoruz ki geçmişten geleceğe nice yol haritaları ile, nice işaret taşları ile doludurlar.
Bu yol haritalarını ve işaret taşlarını kulak ardı eden toplumlar tökezlemeye, yol ve izlerini kaybetmeye mahkumdurlar.
Yaşamaya elverişli yaratılan bu gezegende bizden önce yaşayıp giden toplumların hayat hikayeleri, İlahi uyarılar karşısındaki tutum ve davranışları ve karşılaştıkları akıbetler anlatılır ve uyarıları dikkate almayan toplumların yok oluşları zikredilir.
Kuşkusuz bütün bu anlatımlar haşa boş yere anlatılmıyor, anlatılan bu kıssalarda işlenen cürümler hangi zaman diliminde, hangi çağda tekrarlanırsa, işleyenlerin aynı kötü akıbetlerle karşılaşacakları dikkatlere sunuluyor.
Bizden önceki toplumlar yalanı hayat tarzı haline getirmişler ve helak olup gitmişler.
Bizden evvelki milletler fuhuşu, gayri meşru ilişkileri hayat tarzı haline getirmişler yok olup gitmişler.
Bizden önceki insan toplulukları içlerinden zalim ve zorbalara, güçlü ve cebbarlara kulluğa razı olmuşlar, içlerinden zayıflara ve mazlumlara sahip çıkmamışlar ve korkunç cezalara çarpılmış gitmişler.
Bizden önceki toplumlar bir birlerine iftiralar atmayı meslek haline getirmişler ve belalarını bulmuşlar.
Bizden evvelki milletler, kendi davranışları ile oluşturdukları zorba liderleri zamanla tanrı haline getirmişler, şirke düşerek helak olup gitmişler.
Bizden önceki toplumların güçlüleri, zalim ve zorbaları, çeşitli hile ve desiselerle zayıfların ellerinden lokmalarını çarpmış semirmişler ve ilahi cezaları hak etmişler.
Bizden evvelki insan toplulukları kendi elleri ile yonttukları bir takım heykellere zaman içinde tapar hale gelmişler ve affedilmez suç olan şirk günahını işlemiş helak olmuşlar.
İyi de bütün bu haberlerin bize bakan bir yönü, bizi ilgilendiren bir tarafı, çağımıza vermek istediği bir mesajı yok mu?
Aynı suçları, benzer cürümleri işler hale geldiğimiz halde, onları çarpan yıldırımların, onları çer-çöp haline getiren korkunç kasırgaların, korkunç sayhaların bizi de çarpmayacağına dair bir garantimiz mi var?
Kerim Kitabımızı pür dikkat okuyacağımız günlerden geçiyoruz.
Kerim Kitabımız Allah’ın kanunlarında asla bir değişiklik olmadığını, olmayacağını öğütlemektedir.
Işık kaynağımız ve hidayet rehberimiz olan Kur’an ve onu tebliğ eden müjdeleyici, uyarıcı ve kutlu davetçi, son elçi Hz. Peygamber Efendimizin mesajlarını incelediğimiz zaman görüyoruz ki geçmişten geleceğe nice yol haritaları ile, nice işaret taşları ile doludurlar.
Bu yol haritalarını ve işaret taşlarını kulak ardı eden toplumlar tökezlemeye, yol ve izlerini kaybetmeye mahkumdurlar.
Yaşamaya elverişli yaratılan bu gezegende bizden önce yaşayıp giden toplumların hayat hikayeleri, İlahi uyarılar karşısındaki tutum ve davranışları ve karşılaştıkları akıbetler anlatılır ve uyarıları dikkate almayan toplumların yok oluşları zikredilir.
Kuşkusuz bütün bu anlatımlar haşa boş yere anlatılmıyor, anlatılan bu kıssalarda işlenen cürümler hangi zaman diliminde, hangi çağda tekrarlanırsa, işleyenlerin aynı kötü akıbetlerle karşılaşacakları dikkatlere sunuluyor.
Bizden önceki toplumlar yalanı hayat tarzı haline getirmişler ve helak olup gitmişler.
Bizden evvelki milletler fuhuşu, gayri meşru ilişkileri hayat tarzı haline getirmişler yok olup gitmişler.
Bizden önceki insan toplulukları içlerinden zalim ve zorbalara, güçlü ve cebbarlara kulluğa razı olmuşlar, içlerinden zayıflara ve mazlumlara sahip çıkmamışlar ve korkunç cezalara çarpılmış gitmişler.
Bizden önceki toplumlar bir birlerine iftiralar atmayı meslek haline getirmişler ve belalarını bulmuşlar.
Bizden evvelki milletler, kendi davranışları ile oluşturdukları zorba liderleri zamanla tanrı haline getirmişler, şirke düşerek helak olup gitmişler.
Bizden önceki toplumların güçlüleri, zalim ve zorbaları, çeşitli hile ve desiselerle zayıfların ellerinden lokmalarını çarpmış semirmişler ve ilahi cezaları hak etmişler.
Bizden evvelki insan toplulukları kendi elleri ile yonttukları bir takım heykellere zaman içinde tapar hale gelmişler ve affedilmez suç olan şirk günahını işlemiş helak olmuşlar.
İyi de bütün bu haberlerin bize bakan bir yönü, bizi ilgilendiren bir tarafı, çağımıza vermek istediği bir mesajı yok mu?
Aynı suçları, benzer cürümleri işler hale geldiğimiz halde, onları çarpan yıldırımların, onları çer-çöp haline getiren korkunç kasırgaların, korkunç sayhaların bizi de çarpmayacağına dair bir garantimiz mi var?
Kerim Kitabımızı pür dikkat okuyacağımız günlerden geçiyoruz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Makamdan istifa yok ama insanlıktan istifalar çok / 30.01.2025
- Başkentin başucunda çığlıklar duyulmadı / 29.01.2025
- Duydun mu? / 26.01.2025
- Yüreklerin yangını nasıl söndürülecek? / 24.01.2025
- İnsanca paylaşılsa… / 23.01.2025
- Anlayan beri gelsin / 19.01.2025
- Bu oyunun ardındakilere karşı herkes oyunun arkasında durmalı / 18.01.2025
- Üzerinde tepinmek varken, ezdirmeye ne gerek var?! / 17.01.2025
- Kurutmadığınız ne kaldı? / 16.01.2025
- Hangi hakla ve ne yüzle? / 14.01.2025
- Başkentin başucunda çığlıklar duyulmadı / 29.01.2025
- Duydun mu? / 26.01.2025
- Yüreklerin yangını nasıl söndürülecek? / 24.01.2025
- İnsanca paylaşılsa… / 23.01.2025
- Anlayan beri gelsin / 19.01.2025
- Bu oyunun ardındakilere karşı herkes oyunun arkasında durmalı / 18.01.2025
- Üzerinde tepinmek varken, ezdirmeye ne gerek var?! / 17.01.2025
- Kurutmadığınız ne kaldı? / 16.01.2025
- Hangi hakla ve ne yüzle? / 14.01.2025