Artık şu net olarak ortaya çıktı.
Sayın Başbakanımız bir konuda sert açıklamalar yapıyorsa bilinki büyük bir ihtimalle o konuda tam ters istikamette adımlar atılıyor demektir!
Örnek 1: İdam konusu.
Kamuoyu Erdoğan'ın idam yemiyle uğraşırken terör örgütü PKK'nın talepleri arasında yer alan ana dilde savunma, ana dilde eğitim ve Öcalan'ın eve çıkarılması konusunda adımlar atıldı.
Yetmedi şimdi PKK'ya genel affı konuşuyoruz. İdam meselesi ise bir anda gündemden çıktı.
Örnek 2: İsrail ile ilişkiler
Yine Başbakanımızın İsrail'e verip veriştirdiği, esip gürlediği bir ortamda baktık ki bu ülkeyle Cenevre'de gizli görüşmeler yapılıyor.
İlk haber İsrail'in Haaretz gazetesinde çıktı.
Gazete haberinde ‘geçen hafta Gazze Şeridi’ndeki duruma ve Başbakan Erdoğan’ın İsrail’e yönelik sert eleştirilerine rağmen iki taraf da görüşmeyi iptal etmedi’ ifadesini kullandı.
İsrail ile görüşme haberini Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da teyit etti.
Oysa Erdoğan, “İlişki kalmadı ki, kim görüşecek? Bizim İsrail'le görüşecek birşeyimiz yok” demişti.
Ben buna şark kurnazlığı diyorum, takiyye siyaseti diyorum!
Şimdi gelin hükümetimizin İsrail'e yönelik kıyaklarından 2 çarpıcı örnek verelim.
İlk örneğimiz İsrail'in OECD üyeliğiyle ilgili.
İsrail (Mayıs 2010) Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü OECD'de yapılan oylamada, Türkiye’nin de desteğini alarak oy birliği ile örgüte kabul edildi.
OECD’de tüm üye ülkelerin yeni üye kabul sürecinde veto hakkı bulunuyor.
Ancak Türkiye, İsrail’in üyeliğinin görüşüldüğü toplantıda bu hakkını kullanmadı.
Üstelik Filistinlilerin oylamadan önce Ankara'ya yaptığı şu uyarı mektubuna rağmen; “İsrail 2008 Aralık-2009 Ocak döneminde tüm Gazze’yi yıkan saldırısının ardından, bir de ambargo uygulayarak, buradaki sivillerin yaşamlarını devam ettirmek için bölgeyi yeniden inşa etmelerine bile izin vermemektedir”
O tarihte İslami İnsan Hakları Komisyonu Genel Başkanı olan Mesud Şadcare de Başbakan Erdoğan ile görüşerek, İsrail’i veto etmesini istediklerini ancak bu taleplerinin kabul görmediğini söylemişti.
İkinci örneğimiz ise, dün yerden yere vurduğu Başbakan Erdoğan'ın bugün sağkolu olan Numan Kurtulmuş'tan.
Kurtulmuş Habertürk televizyonunda katıldığı "Söz Sende" programında hükümetin İsrail'e yaptığı bir kıyağı şöyle anlatıyordu.
"BM Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu toplantısında 'İsrail'in nükleer kapasitesi gündeme alınsın mı alınmasın mı?' tartışmasında ne yazık ki bizim Türk temsilcisi önce dışarı kaçtı, arkasından da İsrail'i destekler mahiyette çekimser oy verdi. Marifet Davos'taki otel lobisinde one minute demek değil, BM salonunda one minute demektir. İsrail'in bu kadar saldırgan olmasının nedeni arkasında ABD'nin olması değil sadece, çok silahının olması değil sadece.
İsrail'in en büyük gücü özellikle de 1967 harbinden sonra karşısında bir diplomatik barajın olmamasıdır. İşte, ne güzel 17 yıl sonra ilk defa İsrail aleyhinde bir karar alınacak, gelin buna Türkiye olarak siz de ön ayak olun.
Soru: Peki niye yapmadı ?
Türkçe'de 'bizim oğlan karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar' diye bir laf var.
Şimdi sayın başbakan bir çok işleri 'mış-miş' gibi yapıyor, yapıyormuş gibi görünüyor."
Evet... İki örnek böyle...
AKP'nin İsrail'e kıyaklarını önceki yazılarımızda daha detaylı olarak aktarmıştık.
Takdir sizin.
Sayın Başbakanımız bir konuda sert açıklamalar yapıyorsa bilinki büyük bir ihtimalle o konuda tam ters istikamette adımlar atılıyor demektir!
Örnek 1: İdam konusu.
Kamuoyu Erdoğan'ın idam yemiyle uğraşırken terör örgütü PKK'nın talepleri arasında yer alan ana dilde savunma, ana dilde eğitim ve Öcalan'ın eve çıkarılması konusunda adımlar atıldı.
Yetmedi şimdi PKK'ya genel affı konuşuyoruz. İdam meselesi ise bir anda gündemden çıktı.
Örnek 2: İsrail ile ilişkiler
Yine Başbakanımızın İsrail'e verip veriştirdiği, esip gürlediği bir ortamda baktık ki bu ülkeyle Cenevre'de gizli görüşmeler yapılıyor.
İlk haber İsrail'in Haaretz gazetesinde çıktı.
Gazete haberinde ‘geçen hafta Gazze Şeridi’ndeki duruma ve Başbakan Erdoğan’ın İsrail’e yönelik sert eleştirilerine rağmen iki taraf da görüşmeyi iptal etmedi’ ifadesini kullandı.
İsrail ile görüşme haberini Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da teyit etti.
Oysa Erdoğan, “İlişki kalmadı ki, kim görüşecek? Bizim İsrail'le görüşecek birşeyimiz yok” demişti.
Ben buna şark kurnazlığı diyorum, takiyye siyaseti diyorum!
Şimdi gelin hükümetimizin İsrail'e yönelik kıyaklarından 2 çarpıcı örnek verelim.
İlk örneğimiz İsrail'in OECD üyeliğiyle ilgili.
İsrail (Mayıs 2010) Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü OECD'de yapılan oylamada, Türkiye’nin de desteğini alarak oy birliği ile örgüte kabul edildi.
OECD’de tüm üye ülkelerin yeni üye kabul sürecinde veto hakkı bulunuyor.
Ancak Türkiye, İsrail’in üyeliğinin görüşüldüğü toplantıda bu hakkını kullanmadı.
Üstelik Filistinlilerin oylamadan önce Ankara'ya yaptığı şu uyarı mektubuna rağmen; “İsrail 2008 Aralık-2009 Ocak döneminde tüm Gazze’yi yıkan saldırısının ardından, bir de ambargo uygulayarak, buradaki sivillerin yaşamlarını devam ettirmek için bölgeyi yeniden inşa etmelerine bile izin vermemektedir”
O tarihte İslami İnsan Hakları Komisyonu Genel Başkanı olan Mesud Şadcare de Başbakan Erdoğan ile görüşerek, İsrail’i veto etmesini istediklerini ancak bu taleplerinin kabul görmediğini söylemişti.
İkinci örneğimiz ise, dün yerden yere vurduğu Başbakan Erdoğan'ın bugün sağkolu olan Numan Kurtulmuş'tan.
Kurtulmuş Habertürk televizyonunda katıldığı "Söz Sende" programında hükümetin İsrail'e yaptığı bir kıyağı şöyle anlatıyordu.
"BM Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu toplantısında 'İsrail'in nükleer kapasitesi gündeme alınsın mı alınmasın mı?' tartışmasında ne yazık ki bizim Türk temsilcisi önce dışarı kaçtı, arkasından da İsrail'i destekler mahiyette çekimser oy verdi. Marifet Davos'taki otel lobisinde one minute demek değil, BM salonunda one minute demektir. İsrail'in bu kadar saldırgan olmasının nedeni arkasında ABD'nin olması değil sadece, çok silahının olması değil sadece.
İsrail'in en büyük gücü özellikle de 1967 harbinden sonra karşısında bir diplomatik barajın olmamasıdır. İşte, ne güzel 17 yıl sonra ilk defa İsrail aleyhinde bir karar alınacak, gelin buna Türkiye olarak siz de ön ayak olun.
Soru: Peki niye yapmadı ?
Türkçe'de 'bizim oğlan karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar' diye bir laf var.
Şimdi sayın başbakan bir çok işleri 'mış-miş' gibi yapıyor, yapıyormuş gibi görünüyor."
Evet... İki örnek böyle...
AKP'nin İsrail'e kıyaklarını önceki yazılarımızda daha detaylı olarak aktarmıştık.
Takdir sizin.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Bayram Çoşgun / diğer yazıları
- Teröriste kravat taktırınca! / 01.03.2025
- Sosyal medyada İslam’a alçak saldırılar / 22.02.2025
- Artık bu işin suyu çıktı! / 13.02.2025
- CHP, Erdoğan ne isterse veriyor! / 05.02.2025
- Futbol üzerine / 30.01.2025
- SMA hastası çocuklar ve aileleri / 24.01.2025
- Haklı çıkmaya devam ediyor / 16.01.2025
- Ne günlere kaldık! / 06.01.2025
- BOP ve Türkiye / 01.01.2025
- Suriye’de mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar / 28.12.2024
- Sosyal medyada İslam’a alçak saldırılar / 22.02.2025
- Artık bu işin suyu çıktı! / 13.02.2025
- CHP, Erdoğan ne isterse veriyor! / 05.02.2025
- Futbol üzerine / 30.01.2025
- SMA hastası çocuklar ve aileleri / 24.01.2025
- Haklı çıkmaya devam ediyor / 16.01.2025
- Ne günlere kaldık! / 06.01.2025
- BOP ve Türkiye / 01.01.2025
- Suriye’de mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar / 28.12.2024