AKP ve CHP’nin sürtünme kuvveti

Sahi ne oluyor? Bu gidiş nereye? Sürtünerek ve sürttürerek nereye varmayı hedefliyorsunuz?

Sadece Sayın Erdoğan'ın değil, dini, ırkı, dili ne olursa olsun hiçbir kimsenin şahsına, değerlerine, inancına dil uzatılmamalı, küçümsenmemeli, hakaret edilmemelidir.

Sadece Erdoğan'a değil, sıradan bir insana bile olsa hakaret, aynı tepki ile karşılanmalıdır. Sayın Erdoğan'ın şahsiyeti ne kadar kutsal ise, sıradan bir insanın şahsiyeti de en az o kadar kutsaldır.

'Efendim, Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil ediyor.'

Doğrudur. Atatürk neyi temsil ediyordu? İsmet İnönü, Bayar, Kenan Evren, Özal, Demirel daha önce o koltuğa oturanlar neyi temsil ediyor?

Daha önemlisi! Sayın Erdoğan ve kadrosu hiç empati yapıyor mu? Örneğin 'Biz, ne yaptık da milletin en az yarısı bize böyle tepki veriyor' sorusuna hiç cevap aradılar mı?

Devletin bir numarası, milyonların önünde, 'arsız, sürtük, cibilliyetsiz, namussuz, hain, şerefsiz, ayyaş, ev zencisi, kadın mıdır, kız mıdır, ananı da al, git' gibi nice kelimeleri dillendirirse maddenin yapısı gereği etkiye, tepki doğar.

Diğer taraftan 'Dilruba' gündemi yaşıyoruz. Dilruba, teşbihte haddi aştı. Bağımsız(!) denen yargımız ise daha da haddini aştı. 

Bir de 'Erdoğan'ı savunuyorum' edasıyla, en adi insanın kuracağı cümleleri kuranlar var. Onların haddi yok zaten.

Diğer taraftan bir gece ansızın 'Dilruba' serbest bırakıldı. CHP Genel Başkanı Sayın Özel, partisinin protokolünde bu kadına yer verdi. 

CHP adına çok yanlış. CHP hala AKP'nin siyaseten beslendiği kanalları çözememiş. Oysa sadece yasalar çerçevesinde olaya yaklaşıp, 'adalet' vurgusu yapsaydı sadece kendi tabanının değil herkesin takdirini alırdı. CHP de etki yaptı, AKP de aynı anda tepki gösterdi.

AKP tepki de haklı mıdır?

AKP Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik yaptığı açıklamada, "Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a, cumhurbaşkanlığı makamına ve vatandaşlarımıza hakaretler eden bir kişinin, CHP Genel Başkanı tarafından protokolde ağırlanması, alkışlanması ve üstüne taltif edilmesi asla kabul edilemez" dedi.

Haklı mıdır?

Etki-tepki dedim ya! Fizikte 'sürtünme kuvveti' diye bir kavram var. Temas halinde olan iki cismin veya yüzeyin birbiri üzerinden kaymasını engelleyen kuvvete verilen isimdir. Cismi harekete geçirebilir ya da cismin hareketine karşı koyabilir.

Saray ve Meclis'teki partileri siyaset mantığı tam da budur: Sürtünme kuvveti. Bu kuvvet yani birbirlerine sürtünerek ya harekete geçiyorlar ya da harekete karşı koyuyorlar. Böylece de varlıklarını devam ettiriyorlar.

Takıldığım nokta ise her fırsatta 'iki ayyaş' sözünü tekrarlayanların ve de alkışlayanların mevzu şahısları olunca gösterdikleri hassasiyettir. 

Sen, kalkıp Atatürk'e, Türkiye Cumhuriyeti'ne, Türk Milletine karşı hesabı olanları ve bu hesabı açıkça dile getirenlerin Malazgirt'e götürüp, ellerini havaya kaldır… 

'Keşke Yunan galip gelseydi' diyenleri baş tacı yap…

Emperyalistlere karşı bu vatanı müdafaa eden, milletin canı, namusu için cepheden cepheye koşanları kafir ilan eden, İskilipli Atıf, Mustafa Sabri, Said Nursi, Şeyh Said gibilerine rahmet oku…

Bunları ve daha fazlasını yapanlara da bir başkaları rahmet(!) okur.

Dediğim gibi sürtünme kuvveti ile kendileri, varlıklarını devam ettirirken milletimiz uçtan uca savruluyor, kindarlaştırılıyor.

Yazdıklarımı unutun

"Papa 6. Paul cenapları tarafından başlatılan ve devam etmekte olan Dinlerarası Diyalog için Papalık Konseyi (PCID) misyonunun bir parçası olmak üzere burada bulunuyoruz. Bu misyonun tahakkuk edişini görmeyi arzu ediyoruz. En aciz bir şekilde hatta biraz cüretle, bu pek kıymetli hizmetinizi icra etme yolunda en mütevazı yardımlarımızı sunmak için size geldik." (M. Fethullah Gülen, Rabb'in aciz kulu, 9 Şubat 1998)

'İslam yanlış anlaşılan bir din olmuştur ve bunun sebebi Müslümanlardır.'  

'Kur'an'ın kullandığı aynı üslûp, bugünün Yahudi ve Hristiyanları için de kullanılacak diye bir şart, bir mecburiyet olamaz… O ayetlerin ilk günden bu yana her Yahudi ve Hristiyan'ı içine aldığı kesin değildir…"

"Herkes kelime-i tevhidi esas alarak çevresine bakışını yeniden gözden geçirmeli ve ıslah etmelidir. Hatta kelime-i tevhidin ikinci bölümünü, yani 'Muhammed Allah'ın resulüdür' kısmını söylemeksizin sadece ilk kısmını ikrar eden kimselere rahmet ve merhamet bakışıyla bakmalıdır."

Gibi insanımızı, imanından eden fikirlerin sahibine (haşa) 'Allah dostu' diye taltif edip, devletin imkanlarını seferber edenlerin şahsi, milli ve manevi hassasiyetlerine şahsen inanmıyorum.  

22 yıldır yönettikleri ülkede Yüce Allah (c.c.), Allah'ın dini, Peygamber'i, bu devletin kurucusu tartışılıyor. 

Ama Erdoğan tartışılamaz. O zaman herkesin kutsalı kendine…