AKP inisiyatifi tamamen kaybetti

Türkiye'de ne zaman çok hızlı gelişmeler yaşansa, gündemi takip edemez hale gelsek sonunda bir fırtına kopuyor. Bu gelenek asırlardır bozulmadı, bundan sonra da bozulacak gibi görünmüyor. Ülke Şemdinli olaylarıyla çalkalanırken, siyasi parti heyetlerinin peş peşe ilçeyi ziyaret ettiği bir ortamda başka birçok önemli gelişme de yaşanıyor. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'ndeki yolsuzlukla ilgili kilit isimlerden 4 aydır tutuklu bulunan genel sekreter yardımcısı Enver Arpalı'nın cezaevinde intihar etmesiyle bir anda gözler Van'a çevrildi. Gözlerimiz Van'a çevrilirken, PKK'nın bir başka tezgahı da son anda engellendi. Van Valiliği otoparkına bomba yerleştiren PKK'lılar son anda yakalanmasa ve o bomba patlasa, zaten diken üstünde duran Van'da eylemler ard arda patlayacaktı. Şemdinli'deki derin komplolar, Van'a, oradan Ağrı'ya, oradan Diyarbakır'a ve tüm Türkiye'ye teşmil edilecekti. Enver Arpalı intihar edince, hükümetin bugüne kadar YÖK ile arasındaki bilmem ne yarışına kurban ettiği YYÜ'deki yolsuzluk davası tekrar gündeme geldi. Aylardır açılmayan ve Enver Arpalı'nın da intihar sebebi olarak gösterilen davanın açılmaması sorununa hükümet acil çözüm üretti ve dava açıldı. Yine bu konu üzerinden YÖK ve hükümet atışmaya devam ediyor?Sorunlar bunlarla sınırlı olsa yine iyi. AİHM'nin verdiği "başörtüsü yasağına devam" kararı üzerinden yürütülen tartışmalar tam gaz devam ediyor. AİHM'de başörtüsü yasağını savunan hükümet üyeleri Erdoğan, Gül ve Arınç peş peşe tribüne mesajlar yollayıp, yasakçı zihniyetin mümtaz savunucularına salvolar indiriyorlar. Arınç Türkiye sınırlarını da aşıp, yurtdışından başörtüsü demeçleri yağdırıyor, "bu iş bitmiştir" diye yasakçı kararın üstüne balıklama atlayan Cumhurbaşkanı Sezer ve YÖK Başkanı Teziç'i eleştiri yağmuruna tutuyor. "Madem bu iş bitmedi, o halde Meclis'teki çoğunluğunuzu kullanıp bugüne kadar neden bu problemi çözmediniz" sorularını duymazlıktan gelen Arınç meydanı boş bulmuş konuşmaya devam ediyor. Erdoğan Katar'dan, Danimarka'dan, Arınç Romanya'dan, Aksu Viyana'dan,  Gül bilmem nereden demeç üstüne demeç yağdırıyorlar. Ülkede kızılca kıyamet kopmuş, her kafadan bir ses çıkıyor, Hakkari'de başlayan provokasyon tüm Doğu ve Güneydoğu'ya yayılmış ama hükümetin yetkilileri yurtdışından ahkam kesiyorlar. Kantarın topuzu, asayişin ayarı iyice kaçırılmış vaziyette. Şemdinli'de bir haftadır devam eden ve tüm ülkeye yayılma tehlikesi bulunan provokasyonlarla ilgili ne Başbakan, ne içişleri Bakanı ne de üst düzey bir hükümet yetkilisi ilçeye hala gitmiş değil. İlçede okullar boykot ediliyor, dükkanlar açılmıyor, her gece eylemler yapılıyor, polis araçları taşlanıyor  ama hükümet kılını kıpırdatmıyor. Şemdinli'de asayişi kim sağlıyor biliyor musunuz?DEHAP'lılar!Evet bölücülükten hapis yatıp, AB emri doğrultusunda hapisten çıkarılan DEHAP'lılar Şemdinli'deki tansiyonu bir anda düşürüveriyor. DEHAP'lı yöneticiler Şemdinli halkına "tamam bu kadar yeter, artık dükkanlarınızı açabilirsiniz" dedikten sonra kepenkler açılıyor, okullardaki boykot bitiyor ve hayat normale dönüyor. Hükümetin sağlayamadığı asayişi DEHAP'lılar sağlıyor! Tabi bu asayişin bedelini de unutmamak lazım.  AKP hükümeti ülke yönetimindeki inisiyatifini tamamıyla kaybetmiş durumda. Ateş altındaki polis memurları İçişleri Bakanı'nı, Valiyi veya başbakanı arayacakları yerde muhalefet partisinin liderini arayıp yardım istiyor, Şemdinli'deki asayişi DEHAP'lılar sağlıyor!Böyle ülke yönetimi, böyle idare, böyle iktidar olmaz.