AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan ve kurmayları yaptıkları her açıklamada 'dezenformasyon' başlığı altında çok uzun ve tehditkar cümleler kuruyor.
Sayın Erdoğan, 'Bazı odaklar ahlaksızca edepsizce bu birlik beraberliğin tavan yapması gereken dönemde saldırının peşinde. An birlik olma anıdır, beraberlik içinde olma zamanıdır' dedi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, gazeteci-yazar Merdan Yanardağ hakkında, Kahramanmaraş merkezli 10 ili etkileyen depremle ilgili olarak bir televizyon programında sarf ettiği sözler nedeniyle "Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik" suçlamasıyla soruşturma başlatmış ve gazeteci, hakkında yurtdışı yasağı kararı konularak serbest bırakılmış.
Merdan Yanardağ ne dedi, diye baktım. Akıllı bir insan, o sözleri söylemez. Kanunlara göre suç işlemişse cezası da olmalıdır.
Ama! Hem iktidara, hem de savcılarımıza sormak istiyorum: 'Dezenformasyon, halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik' başlıkları kimleri kapsıyor?
Örneğin Akit gazetesi. Sayın Erdoğan'a, 'Akit gazetesi şöyle şöyle manşetler atıyor, yazarları halkı galeyana getirici ifadeler kullanıyor' diyen bir danışmanı yok mu?
Ya Sayın Savcılarım! Merdan Yanardağ'a gösterdiğiniz ilgiyi neden Yeni Akit yazarı Ali Karahasanoğlu'na, Yeni Asya yazarı İbrahim Ersoylu'ya göstermiyorsunuz?
99 Marmara depreminde 'Devlet enkaz altında… Ankara, on binlerce insanın feryadına kör ve sağır' manşetleriyle halkı, iktidara karşı kışkırtan AKİT gazetesi bugün yaşadığımız felakette, 'Başın sağ olsun Türkiye'm… Acımız büyük! Devlet-millet el ele teyakkuzda… Bu felaketinde üstesinden geliriz… Devlet aciz değil, deprem benzersiz' manşetlerini 'Millet can derdinde zillet rant peşinde' manşetine bağlıyorsa ortada sadece dezenformasyon değil, provokatörlük, şahsiyetsizlik var, demektir.
1999'da 'Katiller" manşeti atan Hürriyet'in bugün 'Peş peşe felaket' manşeti atıyorsa…
1999'da 'Devletin çöküşü' manşetini atan Yeni Şafak'ın bugün "Kıyamet gibi… Bu felaketinde üstesinden geliriz… Çürük bina yapanlar kaçmasınlar' gibi manşetler atıyorsa ortada açık bir dezenformasyon, birileri aklama, prangalanmış medya ve de 'at, sahibine göre kişner' gerçeği vardır.
Akit yazarı: Suriyeli karşıtlığı afet getirdi
Türkiye ağlarken, milletimiz kendi kendine seferberlik ilan ederken Akit yazarı Ali Karahasanoğlu, 'açık sözlüyümdür, dolambaçlı anlatımları sevmem" diyerek başladığı yazısında, ülkemizdeki Suriyelileri öne atarak, bunların ülkelerine gönderilmesini savunanlara bolca laf edip, akabinde de, 'belki de Suriyeli göçmenlere karşı olanlara yeterince cevap veremediğimiz için Allah'ın afeti hepimizi vurdu' diyor.
'"Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik' suçlamasıyla soruşturma başlatan Sayın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, bu şahsın sözlerinde bir tahrik ve düşmanlık görüp, görmediğinizi merak ediyorum.
Yeni Asya yazarı: Depremin muhtemel mesajları
Akit yazarını notlarıma almıştım ki aynı mantıkta bir yazıda Yeni Asya yazarı İbrahim Ersoylu'dan geldi.
İbrahim Ersoylu, Fethullah Gülen'in Hocası, mirasçısı Said Nursi'den örnekler vererek, 15 Temmuz sonrası yapılanlara, işlerinden atılanlara (KHK'lılara) dikkat çekerek şöyle diyor:
"Toplumun çoğu, yapılan bu haksızlıklara ya fiilen, ya sessiz kalarak ya da müdafaa ederek iştirak etmiştir.
Aradan yedi yıl geçmiş olmasına rağmen ne idarecilerden, ne de halkın çoğunluğundan bu zulümlere dair bir öz eleştiri, bir pişmanlık gösterilmemiş, onların telafisi için herhangi bir adım atılmamıştır. İlahî adalet bizi bu depremle bu hususta uyarmış olabilir' diye yazdı.
Bunların o hahamdan farkları var mı?
İsrail'in önde gelen Hahamlarından, Haham Shmuel Eliyahu, Türkiye ve Suriye'de meydana gelen deprem felaketi için bakın ne diyor:
'Topraklarımızı birkaç kez işgal edip bizi denize atmak isteyen çevremizdeki tüm ulusları, ilah yargılıyor…
Yaşanan her şey, dünyayı temizlemek ve daha iyi hale getirmek için oluyor. Bize zarar veren çevremizdeki tüm uluslardan intikam alınacak'.
Sen söyle sevgili okuyucu! Yukarıdaki dinci yazarların mantığı ile bu Hahamın mantığı arasında fark var mı?
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025