Hükümetin terör sorununu halletmek adına; terör örgütü başı ve terör örgütü ile başlatmış olduğu sözüm ona “barış süreci”; pek çok tehlikeyi içinde barındırmaktadır. Bu yolla terör örgütü Türkiye’de yaşayan Kürt vatandaşlarımızın temsilcisi haline getirilmiştir. Oysa 30 yıllık süreçte bölge halkı büyük çoğunlukla terörün yanında olmayıp; devletinin yanında yer almıştır. Barış süreci diye adlandırılan bu süreç bölgedeki sorunu bitirmeyip derinleştirecektir.
Milleti bölünmeye götürecek bu süreci halka hazmettirmek, kabul ettirmek için hükümet ve PKK bir çaba içerisine girmiş ve akil adamlar formülünde uzlaşmışlardır. Hatırlanmalıdır ki; akil adamlar formülü iktidara ait olmayıp 2003 yılından beri terörist başı tarafından önerilmişti. Şu işe bakın ki, terörist başının akil adam önerisi iktidarın önerisi gibi sunuldu.
Geçen hafta akil insanların isimleri medyaya düştü. İsimlerden kimi teklifi kabul etti, kimi reddetti, sonuçta 63 akil insan ismi belirdi. İktidar, Türk milletinin birliğinin ortadan kalkması ve etnik kimliklere ayrılarak milletin çözülmesine yol açan ve adına çözüm denilen fakat bizce çözülme sürecini akil insanları katarak hem meşrulaştırmak istemekte hem de sorumluluğu paylaşarak bimesul olmaya çalışmaktadır. Yani iktidarın bu çabası cepheyi geniş tutarak, çözülme sürecindeki sorumluluğunu üzerinden atmaya yöneliktir. Bu noktada akil adam olarak seçilen kişilerin dikkatli olması gerekir. Şöyle ki; terör örgütü ile iktidarın görüşmesi sürecine dâhil edilmeyen, bu görüşmenin içeriğinden haberdar edilmeyen, sözü alınmayan akil insanların seçimi kabulleri bir nevi boş senede imza atmaktır. Başka deyişle akil insanların, İmralı müzakerelerinde varılan mutabakatı halka hazmettirmede araç olarak kullanılması, psikolojik harekâtta kullanılması kendilerine saygısızlıktır, bunun farkında olmalıdırlar.
Asırlar boyu Haçlıya karşı İslam’ın bayraktarlığını yapan Türk milletinin millet kimliğinin ortadan kaldırılarak Türk, Kürt, Laz vs. gibi parçalara ayrılması unutulmamalıdır ki, ülkeyi birliğe değil çözülmeye götürür. Bu mantıkla Türk milleti kavramının tu-kaka ilan edildiği, anayasadan çıkarılmasının düşünüldüğü, vatanı sevmenin suç sayıldığı günümüzde Prof. Dr. Haydar BAŞ çıkıp “Ehlibeyt ortak paydamız”, “Türk, Kürt, Şii, Alevi, Sünni ayrımı yoktur, biz bir ve beraberiz. Müslümanlar ancak kardeştir”, “Bir kolumu kesseniz Türk kanı akar, diğer kolumu kesseniz Kürt kanı akar” diyerek birlik için haykırmaktadır. Ama birlik beraberliği, etnik parçalara ayrılarak değil Hacıbektaş Veli’nin nefesi ile Türk, Kürt, Laz vs. bir ve beraber olarak sağlayabiliriz demektedir. Prof. Haydar BAŞ’ın bu çıkışı, Hz. Ali’nin Hz. Peygamber’in yatağına yatması misali fedakârlıktır. Bu süreçte Prof. Haydar BAŞ, Yalnız Allah’a sığınmıştır. Millet olarak bize düşen, milli birlik ve beraberlik için Prof. Haydar BAŞ’ı bu haklı davasında yalnız bırakmamaktır. Birlikteliğin nasıl sağlanacağını Prof. Haydar BAŞ’ın kaleme aldığı Milli Ekonomi Modeli, Sosyal Devlet Milli Devlet tezi, Ehl-i Beyt külliyatını okuyarak pek ala anlayabiliriz. Bunu başka bir yazımıza bırakalım.
Özetle ifade etmek gerekir ki; Prof. Haydar BAŞ, Milli Ekonomi Modeli, Sosyal Devlet - Milli Devlet Projeleriyle paylaşım savaşını bitirmekle tüm insanlığı, Ehl-i Beyt açılımı ile tüm Müslümanları bir ve beraber yapacaktır. Toplumda sözü dinlenecek kişi, güncel ifadesiyle akil adam arıyorsak o da Prof. Dr. Haydar BAŞ’tır.
Milleti bölünmeye götürecek bu süreci halka hazmettirmek, kabul ettirmek için hükümet ve PKK bir çaba içerisine girmiş ve akil adamlar formülünde uzlaşmışlardır. Hatırlanmalıdır ki; akil adamlar formülü iktidara ait olmayıp 2003 yılından beri terörist başı tarafından önerilmişti. Şu işe bakın ki, terörist başının akil adam önerisi iktidarın önerisi gibi sunuldu.
Geçen hafta akil insanların isimleri medyaya düştü. İsimlerden kimi teklifi kabul etti, kimi reddetti, sonuçta 63 akil insan ismi belirdi. İktidar, Türk milletinin birliğinin ortadan kalkması ve etnik kimliklere ayrılarak milletin çözülmesine yol açan ve adına çözüm denilen fakat bizce çözülme sürecini akil insanları katarak hem meşrulaştırmak istemekte hem de sorumluluğu paylaşarak bimesul olmaya çalışmaktadır. Yani iktidarın bu çabası cepheyi geniş tutarak, çözülme sürecindeki sorumluluğunu üzerinden atmaya yöneliktir. Bu noktada akil adam olarak seçilen kişilerin dikkatli olması gerekir. Şöyle ki; terör örgütü ile iktidarın görüşmesi sürecine dâhil edilmeyen, bu görüşmenin içeriğinden haberdar edilmeyen, sözü alınmayan akil insanların seçimi kabulleri bir nevi boş senede imza atmaktır. Başka deyişle akil insanların, İmralı müzakerelerinde varılan mutabakatı halka hazmettirmede araç olarak kullanılması, psikolojik harekâtta kullanılması kendilerine saygısızlıktır, bunun farkında olmalıdırlar.
Asırlar boyu Haçlıya karşı İslam’ın bayraktarlığını yapan Türk milletinin millet kimliğinin ortadan kaldırılarak Türk, Kürt, Laz vs. gibi parçalara ayrılması unutulmamalıdır ki, ülkeyi birliğe değil çözülmeye götürür. Bu mantıkla Türk milleti kavramının tu-kaka ilan edildiği, anayasadan çıkarılmasının düşünüldüğü, vatanı sevmenin suç sayıldığı günümüzde Prof. Dr. Haydar BAŞ çıkıp “Ehlibeyt ortak paydamız”, “Türk, Kürt, Şii, Alevi, Sünni ayrımı yoktur, biz bir ve beraberiz. Müslümanlar ancak kardeştir”, “Bir kolumu kesseniz Türk kanı akar, diğer kolumu kesseniz Kürt kanı akar” diyerek birlik için haykırmaktadır. Ama birlik beraberliği, etnik parçalara ayrılarak değil Hacıbektaş Veli’nin nefesi ile Türk, Kürt, Laz vs. bir ve beraber olarak sağlayabiliriz demektedir. Prof. Haydar BAŞ’ın bu çıkışı, Hz. Ali’nin Hz. Peygamber’in yatağına yatması misali fedakârlıktır. Bu süreçte Prof. Haydar BAŞ, Yalnız Allah’a sığınmıştır. Millet olarak bize düşen, milli birlik ve beraberlik için Prof. Haydar BAŞ’ı bu haklı davasında yalnız bırakmamaktır. Birlikteliğin nasıl sağlanacağını Prof. Haydar BAŞ’ın kaleme aldığı Milli Ekonomi Modeli, Sosyal Devlet Milli Devlet tezi, Ehl-i Beyt külliyatını okuyarak pek ala anlayabiliriz. Bunu başka bir yazımıza bırakalım.
Özetle ifade etmek gerekir ki; Prof. Haydar BAŞ, Milli Ekonomi Modeli, Sosyal Devlet - Milli Devlet Projeleriyle paylaşım savaşını bitirmekle tüm insanlığı, Ehl-i Beyt açılımı ile tüm Müslümanları bir ve beraber yapacaktır. Toplumda sözü dinlenecek kişi, güncel ifadesiyle akil adam arıyorsak o da Prof. Dr. Haydar BAŞ’tır.
Tevrat Duran / diğer yazıları
- 5 bin TL / 28.05.2015
- İktidar açığını yasalarla mı kapatıyor? / 23.05.2013
- İktidar, yargı üzerindeki baskısını artırıyor (2) / 25.04.2013
- İktidar, yargı üzerindeki baskısını artırıyor / 24.04.2013
- İktidar, yargı üzerindeki baskısını artırıyor / 24.04.2013
- Akil adamlar ne kadar akıllı / 15.04.2013
- İktidar açığını yasalarla mı kapatıyor? / 23.05.2013
- İktidar, yargı üzerindeki baskısını artırıyor (2) / 25.04.2013
- İktidar, yargı üzerindeki baskısını artırıyor / 24.04.2013
- İktidar, yargı üzerindeki baskısını artırıyor / 24.04.2013
- Akil adamlar ne kadar akıllı / 15.04.2013