Bu yazı kaleme alındığı saatlerde, Türk ve dünya basını Türk donanmasının Kıbrıs açıklarına savaş gemisi gönderdiği haberleriyle çalkalanıyordu. İlk olarak NTV televizyonu, Türkiye'nin Kıbrıs açıklarına savaş gemileri gönderdiğini duyurdu. Haberler üzerine açıklama yapan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt "Doğu Akdeniz ve Ege'de zaten devamlı görev yapan, devriye gezen gemilerimiz var. Dışişleri Bakanlığı ile müşterek çalışmalarımız var. Bizim yeni gemi göndermemize ihtiyaç yok" açıklamasını yaptı.Büyükanıt bu açıklamayı Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile görüşmeye gittiği sırada yaptı. Yani bu açıklamadan sonra "iade ziyareti" olarak açıklanan Gül-Büyükanıt görüşmesi gerçekleşti. Aslında sabah saatlerinde yaşanan bu yoğun gelişmeler "rutin" olmanın ötesinde, oldukça sıcak ve hararetli bir gündemin ve günlerin habercisi niteliğindeydi. Nitekim uluslar arası haber ajansları da olayı, Büyükanıt'ın açıkladığı çerçeveden ziyade, NTV'nin duyurduğu "Türk savaş gemileri Akdeniz'de" şeklinde aktarmayı tercih etti. Çünkü ortada rutinin ötesinde ciddi bir durum ve hatta savaş tehdidi söz konusuydu.Genelkurmay bu son girişimle, yumruğunu masaya net olarak vurdu ve Rum'un uzun zamandır takındığı şımarık ve cürmünden kat be kat büyük işlerin altına girme cür'etine şamar indirdi.Peki, Türkiye'yi Akdeniz'de bir savaşın eşiğine getiren gelişme neydi?Tekrar hatırlayalım?Bir süre önce Rum yönetimi KKTC karasuları dahil ada çevresini 13 bölgeye ayırarak petrol ve doğal gaz aramak amacıyla ihale kararı almış, daha sonra da Lübnan ve Mısır'a lisans çıkartmıştı. Türkiye söz konusu ülkeleri uyararak bu lisansı tanımadığını belirtmişti. Ankara Lübnan'a gönderdiği sert mesajda "Akdeniz'de kıyısı olan ülkelerin haklarını ihlal eden tutum içine giriyorsun bunun yükü ağır olur" demişti.Benzer bir uyarı da Mısır'a yapılınca Mısır'da ileri adımları atmaktan kaçınmıştı. Burada dikkatlerinizi çekmek istediğim önemli bir konu da, üç gün önceki yazımızda da ifade ettiğimiz üzere, Rum yönetiminin petrol arama anlaşması yaptığı ülkelerin Mısır ve Lübnan oluşu. İki Müslüman ülke tercih ediliyor: Biri Ortadoğu'da Türkiye'den sonraki kilit ülkelerden birisi olan ve ABD-İsrail ikilisinin arabulucu olarak kullanmayı tercih ettikleri Mısır. Mısır'ın diğer Ortadoğu ülkeleriyle ilişkilerinde ve Türkiye'ye karşı duruşunda belli bir mesafeyi gözetmesi özellikle dikkat çekici.İkinci ülke ise, yeni Ortadoğu savaş ve bölüşüm planlarında ABD ve İsrail'in "yeni savaş tarlası" ve güç arenası olarak gördükleri ve İran ile mücadelenin görünmez merkezi haline getirilen Lübnan. Türkiye'nin sözde barışı sağlamak için asker gönderdiği ve başta Başbakan Erdoğan olmak üzere AKP hükümetinin arabuluculuk için su yoluna çevirdikleri ve bütün dış politika denklemlerinde odak noktasına yerleştirdikleri Lübnan.Lübnan'ın bir diğer özelliği ise, Türkiye'de Telekom gibi önemli kuruluşlarımızın yeni sahiplerinin memleketi olması. Anlayacağınız son zamanlarda Türkiye-Lübnan arasında (AKP-Lübnan arasında demek daha doğru olacak) gizli-açık çok yoğun bir ilişki ve ortaklık trafiği yaşanıyor. Rum yönetiminin, ya da ona akıl veren ağabeylerinin özenle seçtikleri bu iki ülke (Mısır-Lübnan) üzerinden Türkiye'nin sürüklenmek istediği mecrayı tahmin etmek zor değil.Genelkurmay'ın son manevrası önemli ve etkili bir hamleydi. Gelişmeleri hep beraber izleyelim?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012