Hüseyin Baş siyaset arenasındaki duruşu sadece bu iki ismin değil paranın, rantın, kafasını kuma gömmüş ideoloji sahiplerinin, bu milletin birlik ve beraberliğinden korkanların zoruna gitti. Boğazlarına kılçık oldu. Şimdi sıkça ıkınıyorlar, tıkınıyorlar.
Ne dedi ki Hüseyin Baş?
Türkiye iyi yönetilmiyor…
Yeraltı kaynaklarımız peşkeş çekiliyor…
Milletimiz bilinçli olarak fakirleştiriliyor…
Devlet borçlandırılarak Osmanlı kaderine götürülüyor…
Hükümetin dış politikası yok. Cumhuriyet döneminde tek toprak kaybeden bir hükümet AKP'dir…
Atatürk kırmızıçizgimizdir…
Atatürk ve cumhuriyet karşıtı söylemler milli güvenlik sorunudur…
Bu iktidar değişmelidir. Türkiye, fabrika ayarlarına dönmelidir…
Başka?
(Anladığım kadarı ile) Paramızı özgürleştireceğiz. Ekonominin tam bağımsızlığını sağlayacağız. Bu topraklar üzerinden hedefi olmayan ülkelerle siyasi, askeri ve ekonomik ilişkileri geliştireceğiz.
Ayrılıkları değil aynılıkları ortaya koyarak bu milleti yeniden kardeş yapacağız.
İnsanların onurlu bir yaşam süreceği bir asgari ücret vereceğiz.
Eğitimde, zengin çocuğu ile fakir çocuğu arasındaki fırsat eşitliğini devlet olarak biz kapatacağız.
Enerjide kendi kaynaklarımız devreye koyacağız. Dışa bağımlılığı bitireceğiz.
Yola, köprüye değil çiftçiye garanti vereceğiz.
Ne ile yapacak?
Türkiye Cumhuriyeti bor madeninde dünyada birinci, altında ikinci, toryumda üçüncü rezerv büyüklüğüne sahiptir. Topraklarımızda 54 çeşit maden vardır ve batılı bilim insanlarının tespitiyle bu madenlerim hem değeri 3 katrilyon dolardır.
Bu madenleri devlet-millet ortaklığıyla işletip ekonomiye kazandıracağız, gibi daha nice hakikatleri ortaya koydu.
6'lı Masa
Geldiğimiz nokta itibarıyla AKP iktidarı ve ortakları devletin imkanlarıyla bir seçim sürecine girdi. Bunun yanında dini ve milli kavramlar üzerinden ayrıştırmaya, damgalamaya devam ediyor.
Yine birileri tarafından bilinçaltlarına, 'bunlar dinsiz, cami, ezan, başörtüsü düşmanı' tohumları yeniden ekiliyor veya filizlendiriliyor.
Böyle bir ortamda Türkiye'nin delikanlısı, millet ittifakına malum çağrıyı yaptı.
Hüseyin Baş'ın çağrısının temeli bence şu cümleydi: 'bu iktidarın değişmesi lazım. Bunu gerçekleştirmek için şartsız, ön koşulsuz her ittifakın içinde olmaya biz varız' dedi.
Meral Ablamız bu çağrıyı direk cevap verdi. CHP ve Saadet Partisi neden olmasın, dedi.
Meral Akşener, Hüseyin Baş görüşmesinden sonra Sayın Baş'ın kurduğu şu cümle bugüne kadar yapılması gerekenin de ifadesiydi.
Sayın Baş: "Atatürk'ün milli mücadeleyi başlattığı dönemdeki mantığın 'hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır, o satıh bütün vatandır' mantığıyla masada bizler de olalım, Türkiye'deki her yaş grubu, Türkiye'nin bütün renkleri, Türkiye'nin bütün düşünceleri bu masanın etrafında birleşerek katkı sunmaya gayret etsin, biz buna gönüllüyüz, istekliyiz. Bu isteğimizi sizin vasıtanızla bütün ortaklarınıza iletmiş olalım" dedi.
Levent Gültekin
Levent Gültekin'in bu görüşme için Halk Tv ekranlarında kurduğu cümleleri hayret ve esefle dinledim.
Baştan söyleyeyim, bu ülkede siyasal İslam varsa, dini değerlerimiz siyasete alet ediliyorsa bunun azmettiricisi Levent Gültekin zihniyetidir.
Bu şahıs, Akşener'e 'bir tarikat liderini altılı masaya alma çağrısı yapıyorlar' diye tepki gösteriyor.
Hatta diyor ki, 'bu kadar Cumhuriyeti anlamamış. Bu kadar Atatürk'ü anlamamış. Bu kadar Cumhuriyet felsefesinden zerre kadar nasibini almamış insanların, Atatürkçü geçinmesinden artık utanç duyuyorum'.
Arkadaşım! Utanacağın tek şey aynaya baktığında gördüğün olmalıdır.
Kafaya bak! Sanki Atatürk'ü bu şahıs yaratmış, sanki cumhuriyetin sınırlarını bu şahıs çizmiş ve ona göre tasnif yapıyor.
Sen kim, Atatürk kim?
Eğer biraz Atatürk'ü tanısaydın emperyalist işgalini topla, tüfekle değil bu milletin imanı ile kazandığını görürdün.
Eğer biraz Atatürk'ü tanısaydın, O'nun bir meydan dedesi olduğunu, mübarek bir soya sahip olduğunu, cumhuriyet fikrinin bile bir dergahta alındığını bilirdin.
Eğer biraz Atatürk'ü tanısaydın, genç cumhuriyete karşı başlatılan isyanları, isyan planlayıcılarını bilirdin.
Ama sen, Atatürk'ü tanımak yerine tarihin çöplüğüne gömüşmüş ideolojin için gönlünde bir put yapıp, Atatürk ismini vererek ona, tapıyorsun.
Atatürk'e böyle bir ihaneti fesli zihniyeti bile yapamadı. Aynaya bak! Siyasal İslamcılar seninle gurur duyuyor. Gördün mü?
Ahmet Hakan
Ahmet Hakan'ın tanımayanınız var mı? Malum canlı yayında Türkiye'nin önünde kaleminin mürekkebinin Saray tarafında doldurulduğu bizzat açıklanmıştı.
'Gereğini yap' talimatı mı, aldı bilmem ama bu görüşmeyi o da köşesine taşıdı ve şu cümleleri kurdu:
"Mutlakiyet rejimi olsa tahta çıkacaktı demek ki. Cumhuriyet rejimi olduğu için babasının partisinin başına geçiyor. Neyse... Geçelim işin bu kısmını'.
Yok, geçmeyelim Ahmet Hakan! Bilal Erdoğan, Erkam Yıldırım gibi nice isimlerin 25-30 yaşlarındaki saltanatlarını hayranlıklar izleyip, 30 yaşında siyasete girip, delegelerinin tam oyuyla başkan seçilen bir şahsı saltanat ile suçlamak ahlak fukaralığından başka bir şey değildir.
Ahmet Hakan devam ediyor: "Hüseyin Baş'ı izliyorum. Gayretli bir genç. Enteresan çıkışları var. Değişik metotlar izliyor. En azından sosyal medyada bir karşılığı var. Son yaptığı atak ise kendisini aşan sonuçlar doğurmuş durumda."
Ne demek 'kendini aşan sonuçlar'. Bu çağrıyı ABD'ye danıştıktan sonra mı yapması lazımdı?
Bu kafalara anlatarak bir şey anlatamazsınız. Onun için anladıkları dilden anlatayım.
Bak Ahmet Hakan! Senin boyunun ne kadar olduğunu ve şimdilerde boyundan büyük cümleleri nasıl kurduğunu ben bizzat Merhum Şevket Kazan'dan dinlemiştim.
Hatta Cem küçük bizzat açıklamıştı: "Ben, sana bizim taraftansın demedim. Bizim taraftan değilsin ama sen bizim tarafın köpeğisin. Eskiden Aydın Doğan'ın köpeğiydin, şimdi ise bizim köpeğimizsin.
Sahibin değişiyor ama her devir sen bir köpeksin. Biz yat, desek yatıyorsun. Kalk desek kalkıyorsun. Havla dediğimizde işte Ekrem İmamoğlu'na yaptırdığımız gibi havlıyorsun."
Ama merak etmeyin! Hüseyin Baş hepinizi kurtaracak, kimlik sahibi yapacak…
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025