Evet, ABD'nin alnında bu leke varken bir sittin sene daha insanlıktan, insan haklarından, demokrasiden bahsetmeye hakkı da yoktur, yetkisi de yoktur.Bilindiği gibi, takvimler 6 Ağustos 1945'i gösterirken; ABD Nemrutlara ve Firavunlara rahmet okutacak derecede korkunç bir vahşet sergilemiş, Japonya'nın Hiroşima şehrine atom bombası atarak ilk saniyelerde yetmiş bin insanın buharlaşmasına sebep olmuş ve toplam ikiyüzbin insanı acımasızca katletmiştir. Olayın üzerinden altmış bir sene geçmiş fakat yüzlerce altmış sene geçse dahi unutulması mümkün değildir. Altmış bir yıl evvel ABD'nin sergilediği bu vahşetin bir benzeri, insanlık tarihinde belki de hiç yaşanmamıştır.İki yüz bin insanı, birkaç dakika içinde yok etmiş olmak gibi korkunç ve kocaman bir lekeyi alnında taşıyan bir devlet, üstelik bu vahşetin milyonlarca canlı şahidi henüz hayatta iken, kendi elinden akan kanlardan utanmadan ve sıkılmadan, dünyaya demokrasi dersi, insanlık dersi vermeye kalkması tek kelime ile utanılacak bir şeydir.Kim olursan ol, şanın şöhretin ne olursa olsun; senin boynundan asılan haçın üzerinde; "bu adam birkaç dakikada ikiyüz bin insanı katletmiştir" ibaresi bulunmaktadır. Sen insanlığın vicdanında ebediyen mahkum olmuşsun. Yeryüzünde yaşayan insan sayısı kadar idam kararına çarpılmışsın. Senin ismin geçtiği her yerde, Hiroşima,atom bombası ve acımasızca katlettiğin ikiyüz bin insan da hatırlanmaktadır. Nereye gidersen git, uzayda şehir de kursan, gittiğin yerde eğer insan olacaksa, alnındaki bu kara lekeyi sürekli görecektir.Kargaları bile güldürecek kadar gülünç bir iddiadır ki; alnında böyle bir leke bulunan bir devlet okyanuslar ötesinden kalkıp bizim coğrafyamıza demokrasi, insan hakları taşımak için güya yollara düşmüştür. Nitekim, Hiroşima boyutlarında olmasa bile, Afganistan'da, Irak'ta sergilediğin, Filistin ve Lübnan'da da sergilettiğin vahşete tüm dünya şahit. Diyeceğimiz o ki; alnında Hiroşima gibi bir kara leke bulunduğu halde bir ülke hala demokrasiden söz edebiliyorsa ondan her türlü utanmazlık ve sahtekarlık beklenir.ABD'nin Hiroşima dehşeti ve de vahşeti tüm zamanlarda tüm nesillere anlatılmalı ve aktarılmalıdır. "Korkunç trajedinin geçmişi 61 yıl önceye dayanıyor. 6 Ağustos 1945'e...Hiroşima'da gökyüzü masmaviydi o sabah...Mavilikte kara bir cisim belirdi, uçağa benziyordu.Saat 08.15'ti. Uçak, 8 bin metre yüksekten, adına 'Little Boy' (küçük oğlan) dedikleri bir cisim bıraktı atmosfere... Bir kilogram ağırlığındaki cisim, atıldıktan 43 saniye sonra Shina Hastanesi'nin üstünde patladı. Gözleri kör eden bir ışık yayıldı çevreye.Sıcaklık 2000-3000 derecelik termal dalgalara dönüşmüştü. Saatte 640 ila 960 kilometre hızla yayılan rüzgarlar büyük bir mantar bulutu oluşturmuştu.Binalar yerle bir oluyor, insan bedenleri anında kül olup savruluyordu.Hiroşima, cehenneme dönmüştü!Okulun bahçesinde dolaşan genç kız, can havlıyla evine doğru koşarken, ellerini öne uzatmış insanlar gördü. Bir şey taşıyor gibiydiler. Önce ellerinde kumaş var zannetti. Ancak bu kadar kişinin hepsi birden, üstelik böyle acayip şekilde kumaş taşıyamazlardı. Biraz dikkat edince, taşıdıkları şeylerin kumaş değil, ellerinin karararak sıyrılan derileri olduğunu fark etti.Bir başka çocuk, gözlerini açtığında, yüzünün fena halde acıdığını hissetti. Birden bire yüzü şişmeye ve siyahlaşan derisi dökülmeye başladı. Kolları ve elleri de aynı durumdaydı. Üzerindeki bluz ve eteklik, iç çamaşırlarıyla birlikte eriyip yok olmuştu. Bu durumdan utanç duyamıyordu, çünkü çevresindekiler de aynı durumdaydı. Daha sonra aynaya baktığı zaman ağlamaktan başka bir şey yapamadı. Oysa herkes ona çok güzel olduğunu söylerdi." (Tercüman, 6 Ağustos 2006, Sırrı Yüksel Cebeci).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025