Titina Loizidou isminde güney Kıbrıslı bir Rum AİHM'ne Kuzey Kıbrıs kesimindeki topraklarının elinden alındığı ve oturma hakkının engellendiği gerekçesiyle açtığı davayı 1998 yılında kazanmıştı. Loizidou'yu haklı kabul eden mahkeme Loizidou'ya 500.000 $ tazminat ödenmesini karara bağlamıştı. Türkiye o dönemde kararın siyasi olduğunu ve haklı bulmadığını ifade etmişti. Aynı mahkeme Mayıs 2001'de aldığı yeni bir kararla Türkiye'yi 1974 barış harekatını ve sonrasındaki uygulamaları dolayısıyla insan hakları sözleşmesinin 1, 2, 3, 5, 8, 9, 10 ve 13. Maddelerini ihlal ettiği kararına vardı. Mahkeme Rum kesiminin yaptığı şikayet başvurularının Türkiye'nin sorumluluk sahasına da girdiğini 1'e karşı 16 oyla kabul etti. Kıbrıs Rum kesiminde sevinçle karşılanan bu karar sonrasında Yunan Dışişleri Bakanı Yannakis Kasulides AİHM'sinin Türkiye aleyhine aldığı kararın Avrupa Konseyi üyesi olması dolayısıyla Türkiye'yi bağladığını beyan etti. Bir televizyon programına katılan Avrupa konseyi genel sekreteri Walter Schwimmer de AİHM kararları uluslararası kararlardır ve T.C. bunu uygulamak zorundadır dedi. Aynı programda söz alan AKPM başkanı Lord Russell Johnston da Avrupa insan hakları mahkemesinin kararları AB'nin kararlarıdır. Avrupa konseyine üye olan ve AB aday ülkesi olan Türkiye bu kararları kabul etmezse AB'nin kararlarını kabul etmemiş olur ki bu da Türkiye'nin AB üyeliğini tehlikeye sokar dedi. Programda söz alan AKPM Kıbrıs ve Türkiye raportörü Andras Barsony ise AB'ne üye olmak için AB'nin tüm yasalarının ve kararlarının kabul edilmesi gerektiğini aksi takdirde adaylık başvurusunun ciddiyetini kaybedeceğini beyan etti. Barsony "KKTC 25 yıldır Türkiye'den başka kimsenin kabul etmediği bir gerçektir. Türkiye bunda ısrar etmemelidir. Türkiye başta AİHM olmak üzere AB'nin kural ve kanunlarını tam olarak uygulamalıdır" dedi. Barsony adada güvenliğin de Türk askeri tarafından değil uluslararası güvenlik kuvvetleri tarafından sağlanmasının gerekliliğini vurguladı. Yani kibarca Türk askeri Kıbrıs'tan çekilmelidir dedi. Güney Kıbrıs'ı bölünmüş bir şekilde AB'ne almayı düşünmediklerini, adanın bir bütün olarak AB'ne girmesi gerektiğini beyan eden Barsony, bunun Türkiye için bir köşe taşı olduğunu ifade etti. Kısacası Avrupa Birliği adayı olabilmenin şartı olarak Kıbrıs'ı unutmamız gerektiğini beyan ediyor. Bunun da AB aday ülkesi olmanın gereği yani AB kararlarını tanımış olmanın gereği olduğunu ifade ediyor. Türkiye bir yol ayrımındadır ya aday ülke olmanın gereği olarak başta Kıbrıs'tan, Doğu Anadolu'ndan, Güneydoğu Anadolu'dan, Ege'den taviz verip vatanın bölünmesine seyirci kalacak, ya da şahsiyetli bir dış politikayla AB'nin bizi bölünmeye götüren bitmek tükenmek bilmeyen isteklerine dur diyecek.
20 mayıs soykırım iddialarını red ve ulusal bağımsızlık mitingine akın eden yüzbinlerce insanın vatan bir bütündür bölünemez haykırışına siyasilerimiz kayıtsız kalmamalı, milletin temsilcileri olmaları vazifelerini hakkıyla yerine getirmelidirler. Çünkü AB adayı olmanın bedeli, vatanın bölünmesi. Hiçbir Türk bu bedelin ödenmesine razı olamaz.
20 mayıs soykırım iddialarını red ve ulusal bağımsızlık mitingine akın eden yüzbinlerce insanın vatan bir bütündür bölünemez haykırışına siyasilerimiz kayıtsız kalmamalı, milletin temsilcileri olmaları vazifelerini hakkıyla yerine getirmelidirler. Çünkü AB adayı olmanın bedeli, vatanın bölünmesi. Hiçbir Türk bu bedelin ödenmesine razı olamaz.