3 büyük mü' Bir büyük mü?

Büyüklük yalnız Allah'a (cc) ait bir sıfattır. Bunun dışında "Büyüklük" yanlış bir kullanımdır. Türk matbuatı İstanbul şehri ne ait üç (FB, GS, BJK) takımı böyle lanse ettiği için okuyucularımızın anlayabilmesi doğrultusunda bende "büyük" ya da "büyüklük" kelimesini bu manada kullanacağım. Bu küçük açıklamadan sonra; üç büyük diye adlandırılan futbol kulüplerinin büyük unvanlarının doğru olmadığının sebep ve saiklerini siz değerli okuyucularımla paylaşmak istiyorum.

Ülkemizde büyük unvanını hak eden bir tek futbol takımı var... TRABZONSPOR... Türk futbol tarihi detaylı incelendiğinde; bu gerçeğin içi boş bir söylem olmadığı apaçık ortaya çıkmaktadır.

Fenerbahçe Kulübünün; bugüne kadar harcadığı ile elde ettiği tamamen ters orantılıdır. Galatasaray Sultanisinde ki Tanzimatçı zevatın kurduğu sarı-kırmızı renkli Galatasaray; iç ve dış hegomon çevreler tarafından akıl almaz biçimde her türlü desteği elde etmesine rağmen amaç ve sonuç bakımından sınıfta kalmıştır. Beşiktaş Kulübüne gelince her türlü desteğe rağmen kargaşa üretim merkezi olmaktan başka bir sonuca ulaşamamıştır. Sevgili okuyucularım diyebilirler ki ya bu takımların elde ettiği şampiyonluklar, kupalar ne olacak. Bizim buradaki amacımız; tasarım, destek, vaat ve sonuç açısından olaya yaklaşmaktır ki... elde ettiğimiz netice ancak "dağ fare doğurmuştur" olarak açıklanabilir.

Bugüne kadar yurtiçinden başta Matbuat-ı Bab-ı Ali olmak üzere, para, bürokrasi, siyasi zevattan akıl almaz şekilde desteklenip şişirilen bu üç büyükçükler ülke dahilinde sözde şampiyonluklar kazanmışlardır. Bu kazanım aslında kendilerinin hak ettiği bir sonuç olmayıp haksızca dağıtılan "ulufeler"dir. Şimdi şapkamızı önümüze koyup kendimize soralım, bu haksız oluşuma karşı Trabzonspor dışından mücadele edecek, direnebilecek her hangi bir kulüp var mı? Maalesef yok. Üstelik bu kulüplere son günlerde ayyuka çıkan teşvik primi ve şike söylentilerinde yardımcı olanda özde ve sözde ufacık olan bu asansör takımlardır. FB, GS ve BJK'ın rakipleri kimlerdir? Antep mi?... Denizli mi?... Samsun mu?... Rize mi?... Gençlerbirliği mi? Kim durdurabilir bu haksızlığı. Kim doğru olanın tecellisini sağlayabilir?... Bu soruların bir tek cevabı var... Trabzonspor...TS'u ligden alalım bu takımlar rakipsiz kalır. Üstelik bugüne kadar Türk futbolunu yönetenler hep çifte standart uygulamışlardır. Üç İstanbul takımı Trabzonspor karşısında her konuda çok açık bir biçimde kayrılmıştır. Saha sonuçları bu kulüpler lehine masa başında halledilmiş, cereme TS'a çektirilmiştir. Bu kulüplere bütün imkanlar oluk oluk akıtılmış, basın yoluyla her türlü maniplasyonlarına, ajitasyonlarına, provakasyonlarına çanak tutulmuştur. Öyle ki Trabzon'a otobüslerle taşınan sözde taraftarlar palalar, kamalar, sopalarla şehir halkını provoke ederken yetkili makamlar eyyamcılık yapmışlardır. Yetmiş santim uzunluğunda döner bıçağı ile kahvehaneye giren tinerci taraftara hiçbir işlem yapılmadığı gibi şehir karalanmıştır. Avni Aker stadyumunu tahrip ederek babasının kucağında atılan taşla, FB taraftarlarınca yaralanan kız çocuğunun kanlı görüntüleri ortada dururken bizzat Sn.Başbakan tarafından Trabzonspor'un suçlanması ve olaya sebep olan faillerin hiçbir adli işleme tabi tutulmaması da akıllarda kalan trajıkomik bir durumdur. İstanbul şehrinde Futbol adına bir çok cinayetler işlenmiş olmasına rağmen, necip Türk Matbuatı tarafından, durumun vehameti "Hadiseyi Adiye" olarak geçiştirilmiştir. Maktüllerden ikisi İngiliz taraftarlardır. 2003-2004 futbol sezonu sonunda çeşitli atraksiyonlarla, senaryo gereği ligi en üst sırada bitiren, FB kulübünün şapiyonluk kutlamalarında; İstanbul Avcılarda, dokuz yaşında bir kız çocuğu, rastgele havaya ateş açan sarı-lacivertli taraftarlarca öldürülmüştür. Son olarak da Beşiktaş İnönü stadyumunda bir gencin bıçaklanarak ölümü üç büyük diye anılan bu ufacık takım yöneticilerinin ve kiralık sözde kalem erbabının hali pür melalinin ortaya konulması açısından bir hayli manidardır. Eğer bu olayların, Allah göstermesin, biri Trabzon'da olsaydı acaba neler olurdu? Tüm medya maymunları, ağzını ve kalemini kiraya verenler, yönetici olarak İstanbulumuzun bu nezih futbol kulüplerinin başında bulunan "zevatı kebir" ne cevahirler yumurtlarlardı? Otuz iki kısım tekmili birden hisseli harikalar kumpanyası bir bombardımana başlardı ki sormayın. TS'u tarihten siler, en alt kümeye yollarlardı. Otto Bariç denen zatın Trabzon'da değme aktörlere taş çıkartan rolü hala aklımızdan çıkmadı. Ya "bir taş attırıp FB'yi şampiyon yaptım" demeci unutulur mu? Ankaragücü kalecisi Zalad'ın yediği 8 gol hala dillerde. Malatyaspor ve Yılmaz Vural'a hediye edildiği söylenen Murat 131 otomobillere ne demeli, Şampiyonluğu sağladığı iddia edilen büyücüler mi, karşı büyü yapan medyum yemişler mi. Armatörlerle dolaşan saha sonuçlarını değiştirdiğini söyleyen ekranda sille tokat kavga eden medyum ve medyumeler mi... Neler neler gördük. Sadece Hak ederek Şampiyon olanını göremedik... TRABZONSPOR'dan başka...

Trabzon şehrinin kendi çocukları, kıt ama tertemiz kaynakları, muhafaza ettiği ilke ve değerleri ile Türkiye'nin şampiyonluğu anasının ak sütü gibi hak eden tek futbol kulübüdür. Sayın başkanı Atay AKTU?, basın sözcüsü Dr. İbrahim Şahin, bir otorite olan Şenol Güneş, tüm eski ve yeni yöneticileri, camiası ve futbolu gerçek olarak bilen taraftarı ile büyüklük unvanına layık futbol oyunu alanındaki tek kurumu TRABZONSPOR'dur. Görülen o ki Anadolu kulüpleri TS'a destek değil, aksine köstektir. Onlar üç büyük tabir edilen kulüplerin gölgesinde yaşamaktan memnun, aldıkları teşvik primlerini ceplerine doldurarak, medya, futbol federasyonu ve hakemlerin de yardımı ile Trabzonspor'un şampiyonluklarını engelemek için programlanmış sözüm ona futbol oynayan ekip olmaktan başka bir şansa sahip olmayan küçük spor camialarıdır. Gelecek adına hiç bir idealleri yoktur. Öyle şampiyon filan olmak akıllarının ucundan bile geçmez. Küme düşmemek, orta sıralarda yer bulmak, kazara federasyon kupasında final oynamak ya da şansı yaver giderse bu kulvarda ipi göğüslemek. İstanbul takımlarına birkaç oyuncu satmak. Yönetici mevkiinde olanların arada sırada, TV ekranlarında boy göstermesi vs. Şimdi Allah için söyleyin üçe karşı bir. İşte size TRABZONSPOR... Şimdi söyleyin bakalım kim büyük?

Büyük takım işte böyle olunur. Şimdi düşünelim bu kulüplerden her hangi birine verilen destek ve imkanların yarısı TS'a verilseydi Türk futbolu nerelerde olurdu...

Sonuç olarak; kırk haramilere karşı tek başına mücadele eden ve ayakta kalabilmeyi başaran TRABZONSPOR Türk Futbolu'nun tek büyüğüdür.

Mustafa BEKARO?LU/FUTBOL ZAMANI mustafabekaroglu@hotmail.com