24 Nisan, Ermeniler tarafından her yıl soykırımı anma ve lanetleme günü olarak, çeşitli eylemler ve gösterilerle gündeme getirilir. Ermenistan'da ve batı Hıristiyan dünyasında yayın organlarından resmi kuruluşlara kadar birçok gösterilere ve eylemlere yer verilir. Soykırım heykelleri açılır, konuşmalar yapılır. ABD'de devlet başkanlarının her yıl 24 Nisan konuşmalarında 1915 olaylarına geniş yer vermeleri gelenek haline gelmiştir. Her yıl başkan aman "soykırım" sözünü kullanmasın diye hükümetlerimizin ve dış işlerinin eteği tutuşur. Başkanı ikna etmek için Yahudi lobilerine milyonlar ödenir. ABD'ye siyasi ve iktisadi konularda tavizler verilir, bedeller ödenir. Sonuçta o kelimenin kullanılması önlenmiş olur ama konu bütün detayı ile konuşma metnine girer. Sadece soykırım "jenosit" kelimesi "büyük felaket" sözü ile yer değiştirir. Gerçekte değişen bir şey olmaz. Her yıl bu oyun oynanmaya devam edilir.Gelelim "24 Nisan 1915" gerçeğine... 99 yıl önce 24 Nisan'da ne oldu da bu tiraji-komik yaygara sürüp gidiyor. Nerede, kaç kişi öldü? Cevap: Sıfır. Nasıl sıfır! Ya soykırım? Ya Ermeni iddialarına göre 1,5 milyon Ermeni'nin katledilmesi! Oraya geleceğiz? Gelelim 24 Nisan 1915'te sıfır ölüm sayısına?Yıl 1915. Birinci Dünya Savaşı bütün hızıyla devam ediyor. Ermeni komiteleri Taşnak Sutyan Ermeni terör örgütü ile korkunç planlar hazırlıyor.Bombalar, patlayıcılar stratejik bölgelerde depolanmış, planlar en ince detaylarına kadar hazırlanmış, görevler belirlenmiş. Demiryolları, köprüler, bütün ülkede aynı günde havaya uçurulacak. Osmanlı Devleti felç edilip çökertilecek. İstihbarat bunları haber alıyor. Hükümet yetkilileri önce Ermeni patriğine gidiyor. Bu ihanetin durdurulması için yardım istiyor. Sonuç alınamayınca hükümet İstanbul'daki bütün komite merkezlerini kapatmaya ve teröristlerin elebaşlarını tutuklamaya karar veriyor.24 Nisan 1915 günü 2345 komitacı tutuklanıyor ve komite merkezleri kapatılıyor. Ölüm yok. Kimsenin burnu bile kanamıyor. Daha sonra, tutuklanan komitacılar affedilerek yurt dışına çıkmalarına izin veriliyor.İşte; "24 Nisan, 24 Nisan" diye; "soykırım mı, büyük felaket mi?" diye bütün dünyada yaygara koparılan 24 Nisan olayı budur. 2345 teröristin tutuklanma ve yurtdışına çıkarılma olayıdır. Bu apaçık tarihi olayı kimseye anlatamamışız. Lobilere para ödemeye, ödünler vermeye, bedeller ödemeye devam ediyoruz. Allah bize akıl, fikir ihsan eylesin.24 Nisan'la ilgisi olmayan; soykırım diye tutturanların başka bir dayanağı da "Tehcir Olayı"dır. "Soykırım, tehcir/göç ettirme sırasında yapıldı" diyorlar. Onu da açalım.Komitacılar tutuklanıp yurt dışına gönderilmesine rağmen Ermeni terörü gittikçe arttı. Çarlık Rusya'sında eğitilip gönderilen Taşnak Çeteleri 300-400 kişilik gruplar halinde köylere saldırıyor, yakıp yıkıyor, savunmasız halkı öldürüyorlardı. Hatta Ermeni köylerini de basıyor, isyana katılmayan Ermeni halkını da hunharca öldürüyorlardı. Doğuda Ruslarla savaşan Kafkas Ordusunun ikmal yollarını kesiyorlardı. Osmanlı Hükümeti çaresizlik içindeydi. Eli silah tutan erkekler askere alınmış, uzak cephelere gönderilmişti. Bu yüzden köylerin ve şehirlerin güvenliği sağlanamıyordu. Sonunda, doğuda savaş bölgesi içinde kalan bölgelerin boşaltılmasına, güneydeki güvenli bölgelere taşınmasına karar verildi.27 Mayıs 1915'te "geçici sevk ve iskân yasası" çıkarıldı. Bu yasaya göre savaş bölgesindeki halk güvenli güney illerine taşınacak savaş bitene kadar orada iskân edilecekti. Bu yasada Ermeni kelimesi geçmez. Göç ettirilecek tehlikeli savaş bölgesi içinde kalan halktır. Savaş bölgesi dışında kalan İstanbul, Bursa, İzmir, Aydın gibi batı illerinde yaşayan Ermeniler göçe tâbi tutulmamış, yerlerinde kalmışlardır. Bu bir sürgün değil, ülke içinde geçici olarak yer değiştirme uygulamasıdır. Nitekim doğuda Ruslarla savaş bitince 4 Ocak 1919'da "geri dönüş kararnamesi" çıkarılmış, geri dönenler olmuştur. Birçok Ermeni ise kendi istekleriyle, savaş şartlarından kurtulmak için, Avusturya, Amerika gibi uzak ülkelere göç etmişlerdir. Ermeni Diasporasının uydurma "soykırım" iddialarında 1,5 milyon Ermeni'nin öldürüldüğünü öne sürüyorlar. Oysa 1915 yılında Osmanlı topraklarında o kadar Ermeni yoktu. Ancak 1.300.000 Ermeni yaşıyordu. Ermenistan Cumhurbaşkanı Hatisov, 400.000 Ermeni'nin Ermenistan'a göç ettiğini beyan etmiştir. Yine Ermeni temsilcisi olan Gabrial Naradurgian, Lozan Konferansı'na sunduğu raporda 695.000 Ermeni'nin kendi istekleriyle yabancı ülkelere göç ettiğini beyan etmiştir. 400.000+695.000=1.095.000 Ermeni'nin göç ettiği kendi kaynaklarından anlaşılıyor. 170.000 Ermeni'nin yurtiçinde kaldığını da hesaba katarsak tehcir sırasında Ermeni nüfusunda bir azalma görünmüyor. Türk Tarih Kurumu'nun araştırmalarına göre de bir milyondan fazla Ermeni'nin göç adresine ulaşılmış ancak 40.000 kadar adrese ulaşılamamıştır.Lousville Üniversitesi Ortadoğu Profesörü Justin Mccarti, filme alınmış görüntülü derslerinde diyor ki: "Savaş yıllarında bu bölgede çok sayıda insan ölmüştür. Savaş şartları, salgın hastalıklar vs. bu bölgede ölümlerden bahsederken, sadece Ermenilerin öldüğünü söylemek haksızlıktır, Müslümanlar da ölmüştür. Hem de Ermenilerden çok fazla. 2,5 milyon Müslüman ölmüştür. Tarihin saptırılmasını istemiyorsak bunları da söylemeliyiz" diyor.Ermeniler Osmanlı Devleti'nin en imtiyazlı azınlığı idi. Devletin kilit noktalarında 20.000 Ermeni asıllı memur görev yapıyordu. Meclisi Mebussan da 12 Ermeni milletvekili vardı. Bakanlar kurulunda 8 Ermeni bakan vardı. Göç ettirme işlemlerinde de çok sayıda Ermeni memur görev almıştı. Öldürme emri ve eylemleri olsaydı bu memurlar bunu dile getirmezler miydi?Ermeni Diasporasının soykırım iddiaları tarihi bir yalandır. Bu yalanın mimarları Ermeniler değil, İngiltere ve Fransa'dır. Bu devletler ABD'yi I. Dünya Savaşı'na sokmak, kamuoyunu da hazırlamak için "savaş propaganda büroları" kurmuşlardı. Bu büroların görevi yalan haber ve yayınlar yaparak ABD kamuoyunu galeyana getirmekti. İngilizlerin yayınladığı "Mavi Kitap" hayali ve trajik olaylarla doluydu. Savaş bittikten sonra bu büroları yönetenler bu yayınları gerçeği yansıtmadığını, propaganda amaçlı olduğunu beyan ettiler. Fakat Ermeniler bu yayınlara gerçekmiş gibi sarıldılar. Avrupa ve Amerika medyasındaki geniş çevreleri kullanarak "soykırım" masalını canlı tutmayı başardılar. Diasporanın bu yalanı sürdürmede iki amacı vardı. Biri, uygun bir zamanda Türkiye'den tazminat ve toprak koparmak, diğer amacı da, Ermenilerin yaşadığı yabancı ülkelere entegre olup kimliklerini kaybetmelerini önlemek; milli duygularını canlı tutmak.Soykırım masalının gerçeği kısaca bunlardır.
Hüseyin Kanyılmaz / diğer yazıları
- Türkiye ve Kıbrıs Türk gençliğine çağrı! / 18.05.2014
- Kıbrısta Barbarlık Müzesi / 11.05.2014
- 24 Nisan soykırım hezeyanı / 23.04.2014
- Vakıflar adası Kıbrıs ve Maraş meselesi / 11.03.2014
- 'Kıbrıs'ta 10 yıl sonra / 04.03.2014
- Kıbrısta Barbarlık Müzesi / 11.05.2014
- 24 Nisan soykırım hezeyanı / 23.04.2014
- Vakıflar adası Kıbrıs ve Maraş meselesi / 11.03.2014
- 'Kıbrıs'ta 10 yıl sonra / 04.03.2014