Başbakan Erdoğan, dünyanın öteki ucunda, ta Yeni Zelanda'da, Diyarbakır konuşmasına düzeltme yapma ihtiyacı duyuyor. Bir yanlışı düzeltme konuşması bir bakıma. Erdoğan, Diyarbakır'a giderken "Kürt sorunu vardır ve bu ülkenin Başbakanı olarak herkesten önce benim sorunumdur" demişti.Yeni Zelanda'da Canterbury Üniversitesi Ulusal Avrupa Etütleri Merkezi'ndeki konuşmasında ise şöyle diyor:"Türkiye'de Kürt kökenli vatandaşın sorunu, Türk vatandaşın sorunu ne kadarsa o kadardır. Laz kökenli vatandaşın sorunu ne kadarsa, Türk kökenli vatandaşın sorunu da o kadardır."Başbakan demek istiyor ki, sorun varsa toplumsaldır, etnik değildir. Türk'ün, Laz'ın, Kürt'ün etnik kökenden kaynaklanan meselesi yoktur. O halde ilk açıklamasındaki "Kürt sorunu" ifadesi, kastı aşan bir söylemdi. Çünkü Başbakan, uzaklardaki konuşmasını şöyle sürdürüyor: "Burada çeşitli saptırmalar var. Parlamentoya girmekse parlamentodalar. Türkiye'de en üst düzey yönetimlere gelmekse, Türkiye'de en üst düzey yönetimlere gelmiştir. Hiçbir sıkıntıları yoktur. İşadamı olmaksa, Türkiye'nin en önde gelen işadamları içerisinde onlar vardır. Ama maalesef saptırmalar söz konusu olmuştur."Peki sorun nerede?Evet, önceki günkü yazımda belirttiğim gibi, "Eşit vatandaşlık" ise istenen, elini vicdanına koysun ve söylesin herkes, etnik anlamda ne gibi bir eşitsizlik var? Etnik kökenine bakılmaksızın, herkes kabiliyeti ve başarısı ölçüsünde her mevkiye, her makama gelebiliyor mu?Mevcut siyasal zeminde dahi, seçmeni inandırabilirlerse, üstelik Kürt kimliğiyle bile iktidar olmaya engel herhangi bir düzenleme bulunuyor mu? Peki o halde "sorun" nerede?İlginç ama daha önce meseleye "Kürt sorunu" adını veren Başbakan Erdoğan, bu soruya verdiği cevapta, bu kez tam isabet buluyor:"PKK, Kongra-Gel örgütünün maalesef Kürt kökenli vatandaşlarımızın üzerinden nemalanma sorunu vardır. Bölücülük sorunu vardır. Biz bu bölücülük sorununa hiçbir zaman olumlu yaklaşamayız."Meselenin özü, işte budur. Bölücülük, yani Kürtçülük...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.