Avrupa ülkelerinde 10 Haziran'da farklı bir heyecan yaşanacak.
Avrupa Birliği'ne mensup ülkeler, bu tarihte parlamentolarını revize edecekler.
Yasama organı yeni temsilcileriyle Birliğe yön kazandırmaya çalışacak.
Hollanda'da Türk adayların da yeraldığı vekiller kıyasıya yarışa tutuştular.
Almanya'da Sosyal Demokratlar ile Hristiyan Demokratlar sıkı mücadele veriyorlar. Fransa'da iç politik manevralar yanısıra Türkiye'nin birliğe alınıp alınmamasını savunan ve savunmayan siyasiler arasında tartışmalar kızışmış durumda.
Belçika ve İngiltere'de ise; demokratik açılımlar ile istihdam sorunu ve işsizlik konusunda siyasal partilerin adayları yoğun kulis başlatmış vaziyetteler.
Renkli tartışmaların ve farklı beklentilerin 10 Haziran ertesi ne sonuç vereceğini hep birlikte göreceğiz.
Hep birlikte bir gerçeği daha görmüş olacağız. Bu nokta bizim için ehemmiyet arzediyor:
Avrupa Birliği Parlamentosu'nun yeni şekli Türkiye'ye ne kazandırıp, ne kaybettirecek?
Parlamento'da oluşacak çoğunluğun Türkiye'ye bakışı ne olacak?
Yürütme organı Komisyon'un görüşü ve Konsey'in onayı yanısıra temsil kabiliyeti yüksek Parlamento'nun Türkiye'nin üyeliğine tavrı önem arzediyor.
Fransa, Almanya, Hollanda, Belçika ve Hollanda'da yapılan seçim öncesi kamuoyu yoklamalarında Türkiye ve Türkler'e karşı negatif bir yaklaşım seziliyor.
Yunanistan ve Rum Yönetimi'nin ne tepki vereceği ise ayrı bir konu.
Türkiye'ye üyelik konusunda destek verir pozisyon takınan Rum-Yunan düetinin geri planda diğer büyük ülkelerde lobiler kanalıyla Türkiye'ye karşı kulis yaptığı ise açıkça görülüyor.
Parlamento'dan çıkan sayısal sonuç ne olursa olsun, seçilen temsilcilerin Türkiye'ye yaklaşımları bizin için turnusol niteliğinde.
2004 Aralık ayından tarih almayı bekleyen Ankara yönetiminin ilk sınavı 10 Haziran diyebiliriz. Sınav derken burada sizin sınavda verdiğiniz kağıt değil, onların sizin kimliğinize bakış açısı yoğunluk kazanacak. DGM'lerin kaldırılması, MGK'ya yeni şekil verilmesi, Kıbrıs'ta tavize gidilmesi, Kürtçe ve Kürtler üzerinde yapılan siyasal ve teknik revizyonlar bir tarafa; Birlik mensuplarının zihni Türk algılaması ve İslami kimlik yaklaşımları ayrı bir konu.
Avrupa Birliği, genişleme sürecinde hiçbir ülkeyi, buna İngiltere de dahil,bünyesine katarken objektif davranmadı. Bunun bilincindeki ülkeler de Birlik politikalarının ortak uygulamalarında sürekli kendi önceliklerini suyüzüne çıkardılar.
Almanya ve Fransa güdümünde bir kutuplaşma yaşanırken, Akdenizlilik ruhu ile Amerikan karşıtlığı son yıllara damgasını vurdu.
Birlik kendi içinde birlik olamama gibi bir sorunla boğuşuyor.
70 milyonluk bir ülkenin nasıl sindirileceği ise büyük bir sorun olarak ortada.
Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Türkiye karşıtlığı epey prim yapacak gibi. Türkiye karşıtlığı ile Türkiye'nin AB hayranlığı gibi bir ikilem arasında karar vermeye çalışan Türk insanının kafası da bulanık. 2004 Aralık için 10 Haziran önemli bir eşik.
Avrupa Birliği'ne mensup ülkeler, bu tarihte parlamentolarını revize edecekler.
Yasama organı yeni temsilcileriyle Birliğe yön kazandırmaya çalışacak.
Hollanda'da Türk adayların da yeraldığı vekiller kıyasıya yarışa tutuştular.
Almanya'da Sosyal Demokratlar ile Hristiyan Demokratlar sıkı mücadele veriyorlar. Fransa'da iç politik manevralar yanısıra Türkiye'nin birliğe alınıp alınmamasını savunan ve savunmayan siyasiler arasında tartışmalar kızışmış durumda.
Belçika ve İngiltere'de ise; demokratik açılımlar ile istihdam sorunu ve işsizlik konusunda siyasal partilerin adayları yoğun kulis başlatmış vaziyetteler.
Renkli tartışmaların ve farklı beklentilerin 10 Haziran ertesi ne sonuç vereceğini hep birlikte göreceğiz.
Hep birlikte bir gerçeği daha görmüş olacağız. Bu nokta bizim için ehemmiyet arzediyor:
Avrupa Birliği Parlamentosu'nun yeni şekli Türkiye'ye ne kazandırıp, ne kaybettirecek?
Parlamento'da oluşacak çoğunluğun Türkiye'ye bakışı ne olacak?
Yürütme organı Komisyon'un görüşü ve Konsey'in onayı yanısıra temsil kabiliyeti yüksek Parlamento'nun Türkiye'nin üyeliğine tavrı önem arzediyor.
Fransa, Almanya, Hollanda, Belçika ve Hollanda'da yapılan seçim öncesi kamuoyu yoklamalarında Türkiye ve Türkler'e karşı negatif bir yaklaşım seziliyor.
Yunanistan ve Rum Yönetimi'nin ne tepki vereceği ise ayrı bir konu.
Türkiye'ye üyelik konusunda destek verir pozisyon takınan Rum-Yunan düetinin geri planda diğer büyük ülkelerde lobiler kanalıyla Türkiye'ye karşı kulis yaptığı ise açıkça görülüyor.
Parlamento'dan çıkan sayısal sonuç ne olursa olsun, seçilen temsilcilerin Türkiye'ye yaklaşımları bizin için turnusol niteliğinde.
2004 Aralık ayından tarih almayı bekleyen Ankara yönetiminin ilk sınavı 10 Haziran diyebiliriz. Sınav derken burada sizin sınavda verdiğiniz kağıt değil, onların sizin kimliğinize bakış açısı yoğunluk kazanacak. DGM'lerin kaldırılması, MGK'ya yeni şekil verilmesi, Kıbrıs'ta tavize gidilmesi, Kürtçe ve Kürtler üzerinde yapılan siyasal ve teknik revizyonlar bir tarafa; Birlik mensuplarının zihni Türk algılaması ve İslami kimlik yaklaşımları ayrı bir konu.
Avrupa Birliği, genişleme sürecinde hiçbir ülkeyi, buna İngiltere de dahil,bünyesine katarken objektif davranmadı. Bunun bilincindeki ülkeler de Birlik politikalarının ortak uygulamalarında sürekli kendi önceliklerini suyüzüne çıkardılar.
Almanya ve Fransa güdümünde bir kutuplaşma yaşanırken, Akdenizlilik ruhu ile Amerikan karşıtlığı son yıllara damgasını vurdu.
Birlik kendi içinde birlik olamama gibi bir sorunla boğuşuyor.
70 milyonluk bir ülkenin nasıl sindirileceği ise büyük bir sorun olarak ortada.
Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Türkiye karşıtlığı epey prim yapacak gibi. Türkiye karşıtlığı ile Türkiye'nin AB hayranlığı gibi bir ikilem arasında karar vermeye çalışan Türk insanının kafası da bulanık. 2004 Aralık için 10 Haziran önemli bir eşik.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005