Zuhurunun şiddetinden gizli olmuştur
Şüphesiz Allah, zuhurunun şiddetinden hafi (gizli) olmuştur. O’nun zuhuru, batınının (hafi olmasının) sebebidir. Nuru ise, nurunun perdesidir
22.08.2019 00:00:00





Cenab-ı Hakk'ın Zâhir ve Bâtın isimleri vardır. Bu iki vasıf da muzaflardandır. Zahir bir şeyin batını olur. Bir şey, aynı yönden hem zahir, hem batın olamaz. İdrake izafetle bir yönden zahir ve diğer yönden bâtın olur. Şu halde zuhur (açıklık), butun (gizlilik) idraklere izafetle kabili tasavvur oluyor.
Allah, his ve hayâl idraklarinin gücü ile aranacak olursa batın, istidlal tarikini elde eden akıl ve mantık gücü ile aranacak olursa zahirdir.
Hislerin idrake izafetle, batın oluşu açıktır, izaha lüzum yok.
Akıl için zahir oluşu meselesine gelince, anlaşılması biraz güç. Çünkü zahir olan herhangi bir şeyi herkes görür. Onu idrak etme babında halk arasında fikir ayrıldığı olmaz. Bu ise, insanlar arasında ihtilâf konusu olmuştur.
Zira ona, inananlar bulunduğu gibi inanmayanlar da olmuştur.
Şüphesiz Allah, zuhurunun şiddetinden hafi (gizli) olmuştur. O'nun zuhuru, batınının (hafi olmasının) sebebidir. Nuru ise, nurunun perdesidir.
Haddini aşan her şey zıddı üzerine in'ikas eder. Bunu bir misâl vermeden anlayamayacaksın galiba. İşte sana misal:
Bir kâtip tarafında yazılan bir kelimeye baktığın zaman, o kelime ile onun Âlim, Kadir, Semi', Basîr olduğuna istidlal eder ve ondan yakîn elde edersin. Çünkü bu sıfatlaronda bulunmuştur.
Tek bir kelime, kâtibin varlığına, onun gören, gücü yeten, duyan ve yaşayan bir varlık olduğuna delâlet ederse; göklerde, yerde, bulunan gezegenler, güneş, ay, hayvan, bitki gibi varlıklar, kendilerini meydana getirecek ve idare edecek bir varlığa delâlet etmez mi? Hatta insan, yalnız kendi varlığını incelese bile, kendisinin bir yaratıcısı, idare edicisi olduğunu hemen idrak eder.
Eşya, görme bakımından çeşit çeşit olursa, yani kimisi görüp de kimisi göremezse, hepsi için yakîn hâsıl olur. Lâkin müşahedeler çoğalınca, zuhurun şiddetinden görünmez olur.
Eşyanın en meydanda olanı, duyularla idrak edilendir. Bunun da en zahir olanı gözle görülendir. Gözle görülenler arasında en meydanda olanı bütün cisimleri aydınlatan güneşin ışığıdır. Her şeye ışık veren yani her şey kendi sayesinde aydınlığa kavuşan bir şeyin kendisinin zahir olmaması düşünülebilir mi?
Bu gerçeği birçok kimse anlayamadılar da şöyle dediler:
'Renkli şeylerde ancak kendi renkleri bulunur. Siyahsa siyah, kırmızı ise kırmızı olur. Bu renklerle beraber bir ziya veya nurun bulunması ise mümkün değildir.' Sonra böyle düşünenler idrak ettiler renkli olan şeylerde de nurun bulunduğuna kail oldular. İdraklerinin sebebi şudur: Gölge ile, aydınlığın bulunduğu yer arasındaki fark ile, gece ile gündüzün arasındaki fark..."
(bu bahis devam edecek…)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.