Tanzimat Döneminin önde gelen Müslüman Türk şairlerinden, aydınlarından Ziya Paşa'nın 1870'te Cenevre'de yazdığı Terkib-Bend adlı eseri, hem o güne hem bugüne hitap eden, bu bağlamda güncelliğini ve evrenselliğini koruyan bir bilgelik metnidir.Bu güzel ülkemizin son günlerde yaşadığı ahlâksızlık, yolsuzluk, rüşvet, hırsızlık, devlet millet parasının gasp edilmesi gibi olayları anlamada bu metin bize ışık tutuyor.Resmî işlerde kanunlara ve usule aykırı şekilde özel kayırma karşılığında bir bedel alma ya da vermeye rüşvet deniyor. Devlet görevinde bulunan ve yetki sahibi olan kişi, emeğinin karşılığı olmayan haksız kazanç karşılığında kanunlara aykırı bir şekilde görevini kötüye kullanır. Kanunsuz işleri, para karşılığında kanunlara uygunmuş gibi bir duruma sokar. Bütün bunlar yolsuzluktur. Rüşvet, yolsuzluk, haksız kazanç elde ederek zengin olma, siyasi ve idari yetki sahiplerinin eşlerinin, çocuklarının, damatlarının, akrabalarının, dostlarının şirketlere ortak edilmesi, şirket yönetim kurullarında görevlendirilmesi gibi durumlar insani de değildir, İslamî de.Siyasetçilerin ve idarecilerin bu tür malî ahlâksızlıkları, salt bugünün meselesi değildir. Bu Hz. Âdem'in oğlu Kabil'den günümüze kadar bütün zamanlarda ve bütün toplumlarda var olagelen insanî bir zaaftır. İnsan nefsi para, maddi menfaat konusunda daima zaaf içindedir. Bu yüzden daima yanlışa eğilimlidir. Gelen her din, iyi niyetli her düşünce, felsefe ve ideoloji bu zaafla mücadele etmiştir. Başarılı olan da var, olamayan da. Şu kadar başarılı olan var, bu kadar olan var. Nitekim Tanzimat döneminde de bazı siyasetçi ve idareciler, yetkilerini istismar ederek haksız kazanç elde etmişler, yolsuzluk yapmışlar, rüşvet alıp vermişler, devlet millet malını ve parasını kılıfına uydurarak ya da doğrudan gaspetmişler. O dönemin aydını Ziya Paşa, bu durumu, birçok şiirinde olduğu gibi Terkib-Bend'inde de sert bir şekilde eleştirmiştir.Bütün zamanlarda ve mekânlarda bazı memurlar, idareciler ve siyasetçiler, görev ve yetkilerini kötüye kullanıp, usulsüz, kanunsuz işlerle haksız kazanç elde edebilirler. Ama bu suçu önlemek üzere hukuk diye bir kurum vardır. Milletin hakkını, hukukunu, malını, parasını korumak, adaleti dağıtmak, hakkı layık olduğu yere koymak demek olan hukuk, bağımsız, serbest ve özgürce işlerse mesele yok. Eğer hukuk, yolsuzluk suçunu işleyen siyasetçi ve idareciler tarafından işlevsiz, kadük hale getirilirse bu sefer ortada devlet de kalmaz, insanlık da, adalet de, hak da, insaf da. Bu meseleyi Ziya Paşa'nın Terkib-Bend'inden seçtiğimiz bazı beyitler ışığında ele alalım. Ziya Paşa şöyle diyor:"Afv ile mübeşşer midir eshâb-ı merâtib Kânûn-i cezâ âcize mi hâs demektir." (:Yüksek rütbeli kimseler affedilmekle müjdelenmiş midir? Yani devletin en tepesinde yer alan kişiler, ne yaparlarsa yapsınlar hep bağışlanacaklar mı? Ceza kanunu sadece aciz ve zavallı kimseler için mi konmuştur?)Devletin yüksek mertebelerinde bulunan kişiler ne yaparlarsa yapsınlar sorgulanmazlar mı? Onların her yaptığı usulsüzlük, yolsuzluk, hırsızlık affedilecek, görmezlikten gelinecek, yok sayılacak şeyler midir? Ceza kanunları sadece sıradan vatandaşlar, acizler, dayısı, arkası olmayan kişiler için midir? Ceza kanunları ister başbakan, ister bakan, ister bakan oğlu, eşi, akrabası, ister genel müdür, ister memur, ister sıradan vatandaş olsun herkes için eşit şekilde uygulanmak için konmamış mıdır? Öyle değilse hukuk devletinden bahsedilebilir mi? İnsanlıktan, İslamlıktan bahsedilebilir mi?Aslında bir hukuk devleti olması geren Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasasının 10. maddesinde: "Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar." İfadelerine yer verilir. Ama Türk milleti tarafından kendilerine bu devleti yönetme görevi verilenlerin bir kısmının kendilerini kanun önünde eşit kabul etmediklerini bazı hukuksuz uygulamalarıyla görmekteyiz.Nitekim Kur'an-ı Kerim'de de Allah, kanun ve hukuk önünde herkesin eşit olduğu, hiç kimsenin ayrıcalıklı olmadığı gerçeğini apaçık ortaya koyuyor:"Ey İman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan, kendiniz, ana babanız ve akrabanız aleyhinde de olsa Allah için şahitlik eden kimseler olun; (haklarında şahitlik ettikleriniz) zengin olsunlar, fakir olsunlar, Allah onlara (sizden) daha yakındır. Hislerinize uyup adaletten, sapmayın...(Nisa, 135)Hz. Muhammed (sav) de aynı tavrı ortaya koydu. Nitekim Mahzun oğullarından bir kadın hırsızlık yapmıştı. Kadın, Hz. Peygamberin huzuruna getirilir. Üsame b. Zeyd, Hz. Peygamber'den bu kadının bağışlanmasını ister. Bu teklif üzerine Efendimiz şöyle buyurur: "Allah'ın tayin ettiği hadlerden bir had (ceza) hakkında şefaat etmek (aracı olmak) mı istiyorsunuz? Sizden öncekilerin helâk olmalarının sebebi, aralarından soylu, kuvvetli kimseler çaldıklarında, onlara ceza uygulamamaları, zayıf biri çaldığında ise ona hemen haddi uygulamalarıydı. Allah'a yemin ederim ki, Muhammed'in kızı Fâtıma çalmış olsaydı elini keserdim " (Buhârî, Hudûd 12: Müslim, Hudûd, 8-9)."Demek ki hırsızlık yapan oğlunuz da olsa, kızınız da olsa, eşiniz dostunuz da olsa kaçırmayacaksınız, mahkeme önüne çıkaracaksınız.
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
- Dayatılan kapitalist stil / 26.12.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015