Zikrullaha özel hâller, durumlar
Her ibâdete bir sınır konulmuştur. Mesela farz olan namaz günde beş vakittir. Farz oruç on iki ayda sadece bir aya mahsustur. Haccın belli bir vakti vardır. Oysaki zikrullah için bir sınırlama konulmamıştır
20.12.2024 18:30:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Her ibâdete bir sınır konulmuştur. Mesela farz olan namaz günde beş vakittir. Farz oruç on iki ayda sadece bir aya mahsustur. Haccın belli bir vakti vardır. Oysaki zikrullah için bir sınırlama konulmamıştır. Allah-u Teâlâ bize sadece zikretmeyi değil, çokça zikretmeyi; sabah-akşam ve her hâlimizde zikretmeyi emrediyor.
"Namazı bitirince de; ayakta, otururken ve yanınız üzerinde yatarken (dâima) Allah'ı zikredin. Huzura kavuşunca da namazı dosdoğru kılın çünkü namaz mü'minler üzerine vakitleri belli bir farzdır."
Peygamber Efendimiz de bir sahabisine, "Dilin dâima Allah'ın zikriyle ıslak kalsın" diyerek daima zikir hâlinde olmasını tavsiye etmiştir.
Abdullah b. Büsr'den, "Bir adam Allah Resûlü'ne (sallallahu aleyhi ve âlihi) şöyle dedi: 'Ey Allah Resûlü! Hayır, kapıları çok. Hepsini yapmama imkân yok. Bana bir şey söyle de onu yapayım, çok şey söyleyip de unutmayayım.'
'Dilin daima Allah'ın zikriyle ıslak kalsın' buyurdu."
İnsan, ayaktayken, otururken, yatarken, yürürken, elleri-ayakları bir işle meşgulken dahi dili ile zikredebilir. Dilin zikirle meşgul olması bu tür işleri yapmaya mâni olmadığı gibi, bu tür işleri yapmakta zikretmeye engel değildir.
Zira insanın nefsin ve Şeytan'ın şerrinden emin olması, Allah'tan gâfil olmaması için daima Allah'ı hatırlaması gereklidir. Her hâlinde, her işinde Allah'ı zikirle dili ve gönlü meşgul olan insan dünyayı yaşarken, dünyalık işlerle meşgulken dahi ibâdethâlinde olur.
Zikrullah her vakitte yapılabildiği gibi, hadis ve âyet-i kerimelerde bazı zamanlarda zikretmenin daha faziletli olduğu bildirilmiştir. Bu hadisler "duanın kabul olduğu hâller, durumlar, zamanlar" konu başlığı altında aktarıldığı için tamamını öğrenmek isteyenler o hadisleri inceleyebilirler. Örnek olması açısından bu hadislerden bir tanesini aktaralım:
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Sabah namazından sonra oturup Allah'ı zikreden bir toplulukla oturmam, Benim için İsmail neslinden dört köle azad etmemden daha sevimlidir. İkindi namazından sonra akşama kadar oturup Allah'ı zikreden toplulukla oturmam, benim için, dört köle azad etmemden daha sevimlidir."
Bu tür vakitleri gözetmek efdal olduğu gibi, günün diğer vakitlerinde de Allah'tan gâfil olmamak; dâim zikir hâlinde olmak, Peygamber Efendimizin sahabesine, Ehl-i Beyt'ine tavsiye ettiği, onların yolundan gelen İmamlarında takip ettiği bir yoldur.
Zikrullah için belli bir zaman olmadığı, her vakitte yapılabildiği gibi, belli bir mekânda da yapma zorunluluğu yoktur. Her yöne doğru yönelerek zikredilebilir.
Zikrullah Allah'a ulaşmanın en kestirme yoludur. Allah'ı zikretmek için zor bir eğitim almak gerekmez, çocuğundan gencine, gencinden yaşlısına kadar her yaştan insan, kolaylıkla Allah'ı zikredebilir." (Prof. Dr. Haydar Baş Dua ve Zikir eserinden)
"Namazı bitirince de; ayakta, otururken ve yanınız üzerinde yatarken (dâima) Allah'ı zikredin. Huzura kavuşunca da namazı dosdoğru kılın çünkü namaz mü'minler üzerine vakitleri belli bir farzdır."
Peygamber Efendimiz de bir sahabisine, "Dilin dâima Allah'ın zikriyle ıslak kalsın" diyerek daima zikir hâlinde olmasını tavsiye etmiştir.
Abdullah b. Büsr'den, "Bir adam Allah Resûlü'ne (sallallahu aleyhi ve âlihi) şöyle dedi: 'Ey Allah Resûlü! Hayır, kapıları çok. Hepsini yapmama imkân yok. Bana bir şey söyle de onu yapayım, çok şey söyleyip de unutmayayım.'
'Dilin daima Allah'ın zikriyle ıslak kalsın' buyurdu."
İnsan, ayaktayken, otururken, yatarken, yürürken, elleri-ayakları bir işle meşgulken dahi dili ile zikredebilir. Dilin zikirle meşgul olması bu tür işleri yapmaya mâni olmadığı gibi, bu tür işleri yapmakta zikretmeye engel değildir.
Zira insanın nefsin ve Şeytan'ın şerrinden emin olması, Allah'tan gâfil olmaması için daima Allah'ı hatırlaması gereklidir. Her hâlinde, her işinde Allah'ı zikirle dili ve gönlü meşgul olan insan dünyayı yaşarken, dünyalık işlerle meşgulken dahi ibâdethâlinde olur.
Zikrullah her vakitte yapılabildiği gibi, hadis ve âyet-i kerimelerde bazı zamanlarda zikretmenin daha faziletli olduğu bildirilmiştir. Bu hadisler "duanın kabul olduğu hâller, durumlar, zamanlar" konu başlığı altında aktarıldığı için tamamını öğrenmek isteyenler o hadisleri inceleyebilirler. Örnek olması açısından bu hadislerden bir tanesini aktaralım:
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Sabah namazından sonra oturup Allah'ı zikreden bir toplulukla oturmam, Benim için İsmail neslinden dört köle azad etmemden daha sevimlidir. İkindi namazından sonra akşama kadar oturup Allah'ı zikreden toplulukla oturmam, benim için, dört köle azad etmemden daha sevimlidir."
Bu tür vakitleri gözetmek efdal olduğu gibi, günün diğer vakitlerinde de Allah'tan gâfil olmamak; dâim zikir hâlinde olmak, Peygamber Efendimizin sahabesine, Ehl-i Beyt'ine tavsiye ettiği, onların yolundan gelen İmamlarında takip ettiği bir yoldur.
Zikrullah için belli bir zaman olmadığı, her vakitte yapılabildiği gibi, belli bir mekânda da yapma zorunluluğu yoktur. Her yöne doğru yönelerek zikredilebilir.
Zikrullah Allah'a ulaşmanın en kestirme yoludur. Allah'ı zikretmek için zor bir eğitim almak gerekmez, çocuğundan gencine, gencinden yaşlısına kadar her yaştan insan, kolaylıkla Allah'ı zikredebilir." (Prof. Dr. Haydar Baş Dua ve Zikir eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.