Zikrullah affedilme vesilesidir -1-
Cenâb-ı Hakk âyet-i kerimede; “Öyle ise siz Beni (ibâdetle) anın ki Ben de sizi anayım. Bana şükredin; sakın Bana nankörlük etmeyin!” buyurdu
18.10.2024 08:26:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
Cenâb-ı Hakk âyet-i kerimede; "Öyle ise siz Beni (ibâdetle) anın ki Ben de sizi anayım. Bana şükredin; sakın Bana nankörlük etmeyin!" buyurdu.
Gavsü'l-Âzam Abdulkadir Geylani Hazretleri, "Gunyetü't-Tâlibîn" adlı eserinde, bu âyetin tefsiri olarak şunu kaydetti: "Said b. Cübeyr, şöyle bir mânâ verdi: 'Beni taatımla zikredin ki, Ben de sizi mağfiretimle anayım.'
Yine aynı eserde, bu âyet şöyle tefsir edildi: "Beni tevbe ile zikredin ki, sizi günah bağışlamakla anayım."
"Beni yaptığınız hatalara pişmanlık duyarak zikrediniz ki sizi keremle anayım."
"Beni özür dileyerek zikredin ki, sizi mağfiretle yani bağışlamakla anayım."
"Beni yaptıklarınızı itiraf ederek anın ki, işlenen günahları silerek sizi anayım."
"Beni zelil hâlinizi anlatarak anın ki, sizi hataları bağışlamak sureti ile anayım."
"Beni saflıkla zikredin ki, sizi af ile anayım."
İnsan beşer olması münasebetiyle bazı yanlışlar yapar. Günaha girer. Lakin tevbe, günahı temizler: Enes'den (radiyallahu anh) rivâyetle Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:
"Her Âdemoğlu günah işler. Günah işleyenlerin en iyileri tevbekâr olanlardır."
Günah işledikten sonra, Allah'ı hatırlamak, O'na yönelmek günahların affına vesiledir. Allah anılınca Allah'ın mağfiretine nâil olmak, günahların dökülmesi, zikrullahın fazileti ve büyüklüğündendir.
Bu mânâda Mevlid-i Şerif'te şöyle denilir:
"Bir kez Allah dese aşk ile lisân,
Dökülür cümle günah misl-ü hazan."
Cenâb-ı Hakk da âyet-i kerimede şöyle buyurur: "Temizlenen, Rabb'inin adını anıp O'na kulluk eden kimse kuşkusuz kurtuluşa ermiştir."
Kurtuluşa eren insan, Allah'ın azabından da emin olur: Muâz'dan (radiyallahu anh); "Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor:
İnsanoğlu, kendisini Allah'ın azabından kurtaran iş olarak, Allah'ın zikrinden daha iyi bir amel işlememiştir."
Bu mânâda zikrullah, affedilme vesilesi olduğu gibi, günahkâr kulun, Allah'ı gazaplandırmasında gazabından rahmetine sığınma vesilesidir.
Zikrullah ile insanın nefsi tezkiye olur, temizlenir, arınır. Zikrullah insanı günah kirinden arındırır, temizler.
İnsanın günahlarından dolayı pişman olması, tevbe etmesi Allah'ı hatırlamaktır. Cenâb-ı Hakk muttakîlerden söz ettiği bir âyet-i kerimede şöyle buyuruyor:
"Yine onlar ki, bir kötülük yaptıklarında ya da kendilerine zulmettiklerinde Allah'ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tevbe istiğfar ederler. Zâten günahları Allah'tan başka kim bağışlayabilir ki! Bir de onlar, işledikleri kötülüklerde, bile bile ısrar etmezler" buyurdu.
Zikrullahın kulun affedilme vesilesi olduğuna dâir, hadis kitaplarında oldukça fazla hadis-i şerif mevcuttur. Bunlardan bazılarını aktaralım:
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Allah'ın yeryüzünde dolaşıp zikir meclisi arayan melekleri vardır. Allah'ı zikreden bir topluluk buldukları zaman, 'Gelin, gelin bulduk' diye birbirlerine müjdeleyip seslenirler.
Sonra gelip o meclisin etrafında otururlar. Kanatlarını dünya göğüne kadar gererek orayı kuşatırlar.
Onları en iyi bilen Rab'leri onlara şöyle sorar: 'Kullarım ne diyor?'
Melekler, 'Kulların, Seni tesbih ediyorlar, tekbir getiriyorlar, hamd ediyorlar, temcîd (ta'zîm) ediyorlar' derler.
'Peki, onlar Beni gördüler mi?'
'Hayır. And olsun Seni görmediler.'
'Ya Beni görseler durumları nasıl olurdu?'
'Seni görseler daha çok ibâdet, daha çok hamd, daha çok tesbih ederlerdi.'
Yüce Allah, 'Peki ne istiyorlar?' buyurur.
'Senden Cennet'i istiyorlar.'
'Peki, Cennet'i gördüler mi?'
'Hayır, vallahi yâ Rabbi, onu görmediler.'
'Ya onu görselerdi durumları nice olurdu?'
'Tabii ki ona duydukları arzu ve rağbet daha da çok olurdu.'
'Onlar neden sığınıyorlar?'
'Cehennem'den sığınıyorlar.'
'Onu gördüler mi?'
'Hayır. And olsun onu görmediler.'
'Onu görselerdi durumları ne olurdu?'
'Onu görselerdi ondan daha çok korkar, daha çok kaçarlardı' diye cevap verirler melekler.
Bunun üzerine Allah şöyle buyurur: 'Sizi şahit gösteriyorum ki, Ben onları bağışladım.'
Meleklerden bir tanesi bunun üzerine şöyle der: 'Ama içlerinde, zikir için değil de sadece bir işi için gelip oturan falan kimse de var.'
Yüce Allah, 'Böyle bir topluluğun arkadaşları da kötü-şaki olamaz' diye buyurur."
Ebû Hureyre'den; "Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) Mekke yolunda yürüyordu. Cümdân denilen bir dağa uğradı ve şöyle dedi: 'Yürüyün, burası Cümdân'dır. Müferridler geçmiştir.'
'Kimdir müferridler, ey Allah Resûlü?' diye sorduklarında; 'Onlar, Allah'ı çokça zikredenlerdir' buyurdu."
Tirmizî'nin rivâyetinde ise şöyle geçmektedir: "Müferridler ne demektir?" diye sordular, Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
"Allah'ın zikrini kendilerine şiâr edinenlerdir. Zikir onların yüklerini ve ağırlıklarını sırtlarından atar ve Kıyâmet Günü Allah'ın huzuruna hafif olarak gelirler."
Mâlik'den (radiyallahu anh); "Peygamber'in (sallallahu aleyhi ve âlihi) şöyle buyurduğu bana ulaştı:
'Gâfiller arasında Allah'ı zikreden kişi, harpten kaçanların arkasında savaşan kimse gibidir. Gâfiller içinde Allah'ı hatırlayıp zikreden kişi, kuru ağaçtaki yeşil bir dal gibidir. Gâfiller içinde Allah'ı zikreden, karanlık evdeki lamba gibidir. Gâfiller içinde Allah'ı zikredene Allah, daha ölmeden Cennet'teki yerini gösterir. Gâfiller içinde Allah'ı zikreden her fasih ve a'cem sayısınca Allah onu bağışlar.'"
"Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: İmam, 'semiallahü limen hamideh' dediği zaman, siz, 'Allahümme Rabbenâ lekel-hamd' deyiniz. Çünkü onun (söyleyenin) sözü meleklerin sözüne rastlarsa Allah, onun tüm geçmiş günahlarını bağışlar."
"Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Kim, sabah namazının ardından yüz kere 'Sübhanallah', yüz kere 'Lâ ilâhe illallah' derse, deniz köpükleri kadar bile olsa günahları bağışlanır."
İmam Ali'den (radiyallahu anh); "Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) bana dedi ki: Söylediğin zaman, Allah'ın seni bağışlayacağı birkaç kelime öğreteyim mi? Şunu söyle: Lâ ilâhe illallahü'l-Ali'yyü'l-Azîm. Lâ ilâhe illallahül-Halîmü'l-Kerim. Lâ ilâhe illallahü Rabbü'l-Arşi'l-Azîm."
Enes'den (radiyallahu anh); "Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Kim, her namazın ardından otuz üç kere 'Sübhanallah', otuz üç kere 'elhamdülillah' ve otuz üç kere 'Allahuekber' deyip yüzüncüsünü 'Lâ ilâhe illallahü vahdehû lâ şerîke leh. Lehü'l-mülkü ve lehül-hamdü ve hüve alâ külli şey'in Kadîr' diyerek tamamlarsa, deniz köpükleri kadar olsa dahi günahları bağışlanır."
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Kim sabah namazından sonra üç kere 'Estağfirullahellezî lâ ilâhe illâ hû ve etûbu ileyhi/Kendisinden başka ilâh bulunmayan Allah'tan bağışlanma dilerim ve O'na tevbe ederim' derse, günahları deniz köpüklerinden daha çok olsa bile bağışlanır."
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Yeryüzündeki insanlardan herhangi biri 'Lâ ilâhe illallahü vallahü ekber ve lâ havle velâ kuvvete illâ billah' derse, deniz köpükleri kadar günahları olsa bile bağışlanır."
Müslim b. el-Hâris'den (radiyallahu anh); "Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) kulağına eğilip gizlice şöyle buyurmuş:
Akşam namazını kıldıktan sonra hiç kimseye konuşmadan yedi kere 'Allahümme ecirnî minen-nâr/Allah'ım, beni ateşten kurtar' de! Çünkü bunu deyip de o gece ölürsen, mutlaka Cehennem'den kurtulursun. Sabah namazından sonra da aynı şeyi söyle! Zira o gün ölürsen ateşten kurtulmak senin için mukadder olur." (Prof. Dr. Haydar Baş Dua ve Zikir eserinden)
Gavsü'l-Âzam Abdulkadir Geylani Hazretleri, "Gunyetü't-Tâlibîn" adlı eserinde, bu âyetin tefsiri olarak şunu kaydetti: "Said b. Cübeyr, şöyle bir mânâ verdi: 'Beni taatımla zikredin ki, Ben de sizi mağfiretimle anayım.'
Yine aynı eserde, bu âyet şöyle tefsir edildi: "Beni tevbe ile zikredin ki, sizi günah bağışlamakla anayım."
"Beni yaptığınız hatalara pişmanlık duyarak zikrediniz ki sizi keremle anayım."
"Beni özür dileyerek zikredin ki, sizi mağfiretle yani bağışlamakla anayım."
"Beni yaptıklarınızı itiraf ederek anın ki, işlenen günahları silerek sizi anayım."
"Beni zelil hâlinizi anlatarak anın ki, sizi hataları bağışlamak sureti ile anayım."
"Beni saflıkla zikredin ki, sizi af ile anayım."
İnsan beşer olması münasebetiyle bazı yanlışlar yapar. Günaha girer. Lakin tevbe, günahı temizler: Enes'den (radiyallahu anh) rivâyetle Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:
"Her Âdemoğlu günah işler. Günah işleyenlerin en iyileri tevbekâr olanlardır."
Günah işledikten sonra, Allah'ı hatırlamak, O'na yönelmek günahların affına vesiledir. Allah anılınca Allah'ın mağfiretine nâil olmak, günahların dökülmesi, zikrullahın fazileti ve büyüklüğündendir.
Bu mânâda Mevlid-i Şerif'te şöyle denilir:
"Bir kez Allah dese aşk ile lisân,
Dökülür cümle günah misl-ü hazan."
Cenâb-ı Hakk da âyet-i kerimede şöyle buyurur: "Temizlenen, Rabb'inin adını anıp O'na kulluk eden kimse kuşkusuz kurtuluşa ermiştir."
Kurtuluşa eren insan, Allah'ın azabından da emin olur: Muâz'dan (radiyallahu anh); "Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor:
İnsanoğlu, kendisini Allah'ın azabından kurtaran iş olarak, Allah'ın zikrinden daha iyi bir amel işlememiştir."
Bu mânâda zikrullah, affedilme vesilesi olduğu gibi, günahkâr kulun, Allah'ı gazaplandırmasında gazabından rahmetine sığınma vesilesidir.
Zikrullah ile insanın nefsi tezkiye olur, temizlenir, arınır. Zikrullah insanı günah kirinden arındırır, temizler.
İnsanın günahlarından dolayı pişman olması, tevbe etmesi Allah'ı hatırlamaktır. Cenâb-ı Hakk muttakîlerden söz ettiği bir âyet-i kerimede şöyle buyuruyor:
"Yine onlar ki, bir kötülük yaptıklarında ya da kendilerine zulmettiklerinde Allah'ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tevbe istiğfar ederler. Zâten günahları Allah'tan başka kim bağışlayabilir ki! Bir de onlar, işledikleri kötülüklerde, bile bile ısrar etmezler" buyurdu.
Zikrullahın kulun affedilme vesilesi olduğuna dâir, hadis kitaplarında oldukça fazla hadis-i şerif mevcuttur. Bunlardan bazılarını aktaralım:
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Allah'ın yeryüzünde dolaşıp zikir meclisi arayan melekleri vardır. Allah'ı zikreden bir topluluk buldukları zaman, 'Gelin, gelin bulduk' diye birbirlerine müjdeleyip seslenirler.
Sonra gelip o meclisin etrafında otururlar. Kanatlarını dünya göğüne kadar gererek orayı kuşatırlar.
Onları en iyi bilen Rab'leri onlara şöyle sorar: 'Kullarım ne diyor?'
Melekler, 'Kulların, Seni tesbih ediyorlar, tekbir getiriyorlar, hamd ediyorlar, temcîd (ta'zîm) ediyorlar' derler.
'Peki, onlar Beni gördüler mi?'
'Hayır. And olsun Seni görmediler.'
'Ya Beni görseler durumları nasıl olurdu?'
'Seni görseler daha çok ibâdet, daha çok hamd, daha çok tesbih ederlerdi.'
Yüce Allah, 'Peki ne istiyorlar?' buyurur.
'Senden Cennet'i istiyorlar.'
'Peki, Cennet'i gördüler mi?'
'Hayır, vallahi yâ Rabbi, onu görmediler.'
'Ya onu görselerdi durumları nice olurdu?'
'Tabii ki ona duydukları arzu ve rağbet daha da çok olurdu.'
'Onlar neden sığınıyorlar?'
'Cehennem'den sığınıyorlar.'
'Onu gördüler mi?'
'Hayır. And olsun onu görmediler.'
'Onu görselerdi durumları ne olurdu?'
'Onu görselerdi ondan daha çok korkar, daha çok kaçarlardı' diye cevap verirler melekler.
Bunun üzerine Allah şöyle buyurur: 'Sizi şahit gösteriyorum ki, Ben onları bağışladım.'
Meleklerden bir tanesi bunun üzerine şöyle der: 'Ama içlerinde, zikir için değil de sadece bir işi için gelip oturan falan kimse de var.'
Yüce Allah, 'Böyle bir topluluğun arkadaşları da kötü-şaki olamaz' diye buyurur."
Ebû Hureyre'den; "Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) Mekke yolunda yürüyordu. Cümdân denilen bir dağa uğradı ve şöyle dedi: 'Yürüyün, burası Cümdân'dır. Müferridler geçmiştir.'
'Kimdir müferridler, ey Allah Resûlü?' diye sorduklarında; 'Onlar, Allah'ı çokça zikredenlerdir' buyurdu."
Tirmizî'nin rivâyetinde ise şöyle geçmektedir: "Müferridler ne demektir?" diye sordular, Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
"Allah'ın zikrini kendilerine şiâr edinenlerdir. Zikir onların yüklerini ve ağırlıklarını sırtlarından atar ve Kıyâmet Günü Allah'ın huzuruna hafif olarak gelirler."
Mâlik'den (radiyallahu anh); "Peygamber'in (sallallahu aleyhi ve âlihi) şöyle buyurduğu bana ulaştı:
'Gâfiller arasında Allah'ı zikreden kişi, harpten kaçanların arkasında savaşan kimse gibidir. Gâfiller içinde Allah'ı hatırlayıp zikreden kişi, kuru ağaçtaki yeşil bir dal gibidir. Gâfiller içinde Allah'ı zikreden, karanlık evdeki lamba gibidir. Gâfiller içinde Allah'ı zikredene Allah, daha ölmeden Cennet'teki yerini gösterir. Gâfiller içinde Allah'ı zikreden her fasih ve a'cem sayısınca Allah onu bağışlar.'"
"Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: İmam, 'semiallahü limen hamideh' dediği zaman, siz, 'Allahümme Rabbenâ lekel-hamd' deyiniz. Çünkü onun (söyleyenin) sözü meleklerin sözüne rastlarsa Allah, onun tüm geçmiş günahlarını bağışlar."
"Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Kim, sabah namazının ardından yüz kere 'Sübhanallah', yüz kere 'Lâ ilâhe illallah' derse, deniz köpükleri kadar bile olsa günahları bağışlanır."
İmam Ali'den (radiyallahu anh); "Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) bana dedi ki: Söylediğin zaman, Allah'ın seni bağışlayacağı birkaç kelime öğreteyim mi? Şunu söyle: Lâ ilâhe illallahü'l-Ali'yyü'l-Azîm. Lâ ilâhe illallahül-Halîmü'l-Kerim. Lâ ilâhe illallahü Rabbü'l-Arşi'l-Azîm."
Enes'den (radiyallahu anh); "Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Kim, her namazın ardından otuz üç kere 'Sübhanallah', otuz üç kere 'elhamdülillah' ve otuz üç kere 'Allahuekber' deyip yüzüncüsünü 'Lâ ilâhe illallahü vahdehû lâ şerîke leh. Lehü'l-mülkü ve lehül-hamdü ve hüve alâ külli şey'in Kadîr' diyerek tamamlarsa, deniz köpükleri kadar olsa dahi günahları bağışlanır."
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Kim sabah namazından sonra üç kere 'Estağfirullahellezî lâ ilâhe illâ hû ve etûbu ileyhi/Kendisinden başka ilâh bulunmayan Allah'tan bağışlanma dilerim ve O'na tevbe ederim' derse, günahları deniz köpüklerinden daha çok olsa bile bağışlanır."
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Yeryüzündeki insanlardan herhangi biri 'Lâ ilâhe illallahü vallahü ekber ve lâ havle velâ kuvvete illâ billah' derse, deniz köpükleri kadar günahları olsa bile bağışlanır."
Müslim b. el-Hâris'den (radiyallahu anh); "Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) kulağına eğilip gizlice şöyle buyurmuş:
Akşam namazını kıldıktan sonra hiç kimseye konuşmadan yedi kere 'Allahümme ecirnî minen-nâr/Allah'ım, beni ateşten kurtar' de! Çünkü bunu deyip de o gece ölürsen, mutlaka Cehennem'den kurtulursun. Sabah namazından sonra da aynı şeyi söyle! Zira o gün ölürsen ateşten kurtulmak senin için mukadder olur." (Prof. Dr. Haydar Baş Dua ve Zikir eserinden)