Tarih: 6 Şubat 2023
Saat: 04.17
Önce hafiften bir sarsıntı. Sonra şiddetlenerek yerin dibe girmesi. Tam olarak bunu yaşadı 11 il. Yerler yarıldı yerin dibine girdi insanlar. Bağıra çağıra can verdi güzel ülkemin güzel insanları, "sesimi duyan var mı" dedik. Duyanlar oldu. Duymayanlar daha çok oldu.
Müstakil evimizin 3 merdivenli girişinden bile dışarı çıkamadık 110 saniye boyunca. Deprem esnasında dışarı çıkmaya çalışmalarımız, ev halkının toplanması, babamın ezan okuması, gözlerdeki korku ve ağlamalar… Binlerce canımız giderken aslında herkesin hemen hemen yaptığı şeylerdi bunlar. Dışarısı soğuk ve hiç durmayan yağmur. Günlerce araçlarda kendine güvenli gördüğü yerde kaldı yurdumun insanları ve üzerinden tam bir sene geçmesine rağmen halen çadırda kalmaya devam eden ailelerimiz...
Depremin 2. günü çıktık yola. Kendi araçlarımızla sokak sokak gezerek sıcak çorba, yiyecek ve giyecek sağlamaya çalıştık. O soğukta, enkaz başında cenazelerini belki bir umut canlı çıkacak olan yakınlarını bekleyen insanlara rastladık.
Bir tarafta yangın, diğer tarafta sel suları İskenderun'da. Ve 2. gün sonunda çorba dağıttığımız askerden duyduğumuz şu cümle: "İki gündür boğazımızdan sıcak bir şey geçmemişti Allah razı olsun."
İnsanlar aç susuz çalıştı günlerce. Yorulduk demedi kimse çünkü saniyelerle yarışıyorlardı.
Atatürk'ün şahsi meselem dediği Hatay çok sıkıntıdaydı. Yardım istediler yol yarıldı, trafik tıkandı karadan yardım gelemedi. Ulaşmaya çalışan insanların önünü kesip eşkıyalık yapıp yardım malzemeleri çalındı. Havadan yardımda hava bozuk, havalimanı hasarlı denildi. Oradan da yardımın ulaşması çok uzun sürdü. Memleketimin insanları ıslanmış kıyafetleri ile soğukta günlerce beklemek zorunda kaldılar. Hastaneler artık cenazelerle dolmuş, büyük dolaplara bile cenaze koyar oldular.
Enkaz başında çıkan cenazeler battaniyelere sarılmış bir şekilde ayakuçlarımıza bırakıldı. Yoldan geçen cenaze arabaları sanki çöp toplar gibi cenazeleri topladı ve tüm bunlara canlı canlı şahit olmak ise ayrı bir acıydı.
Ülke olarak en başta depreme sonra ise olası tüm felaketlere hiç hazır değiliz.
Rüzgâr esse elektriğimiz gider, kar yağsa yollarımız kapanır. 'Türkiye Yüzyılı'ndayız ama elimizde olan sadece can kayıplarımız. Halen sürekli vermiş olduğumuz şehitlerimiz.
Omuz omuza çarpışarak yabancılardan kurtulan ülkemize şimdi ise kucak açtığımız sığınmacılara bir de para verilerek burada kalmalarına müsaade ediyoruz. Sonra ise ülkede yaşanan taciz, hırsızlık, gasp vb. durumları durduramıyoruz.
Artık kendine gelmeli güzel ülkem. Yeniliklere, genç beyinlere ihtiyaç duyduğumuzun farkına varmalı. Olası felaketlere önlem alıp, sorunlarımıza çözüm bulunmalı. Gerçek Atatürkçü, gerçek vatansever, gerçek muhafazakâr bir liderle yeni Türkiye'ye hak ettiklerimiz verilmeli. Yaşama hakkımız verilmeli. Ve bunu yapabilecek tek lider Hüseyin Baş getirilmeli.
- Depremde yaşadıklarımız / 07.02.2024
- Atatürk’ü anlamak / 09.11.2019