YPG'ye karşı Şam-Ankara hamlesi
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Pazar akşamı Suriye'de Esad rejimiyle 'alt düzeyde' temasta bulunulduğu açıklaması, gözleri Ankara-Şam hattına çevirdi. Türk yetkililer istihbari işbirliğinin PKK/YPG üzerinde yoğunlaştığına işaret ediyor
05.02.2019 00:00:00
YENİ MESAJ/DETAY HABER
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye ile Suriye istihbarat birimleri arasında 'alt düzeyde diplomatik temasın yürüdüğünü' açıklaması, Ankara-Şam hattında 2012'de kesilen ilişkilere rağmen diyaloğun tamamen sona ermediğinin teyidi oldu.
Erdoğan'ın açıklaması iki başkent arasındaki temasa işaret etse de, bu temasın kapsamı ve içeriğine dair yeni soruları da beraberinde getirdi. Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, Ankara-Şam hattında istihbarat düzeyinde temas kurulmuş olmasının 'sürpriz görülmemesi' gerektiğine işaret ediyor.
Türk yetkililer, siyasi liderler arasında temas olmasa bile dünyanın her yerinde istihbarat birimlerinin gerekli gördüğü her durumda temas halinde olabileceğine dikkat çekiyor.
Ankara-Şam hattındaki temasın 'yeni bir diyalog kapısı' olarak nitelendirilmesinin de doğal olacağını söylemekten çekinmeyen yetkililer, bu temasta her iki ülkeyi yakınlaştıran konunun 'terörle mücadele' olduğunu vurguluyor.
Yani Ankara'nın da Şam'ın da öncelikli hedefi Türk hükümetinin PKK'nın Suriye'deki uzantısı olarak gördüğü PKK/YPG'yle mücadele. Temastan Esad'la görüşme çıkıp çıkmayacağına ilişkin ise 'zamana bırakmakta fayda var' gibi temkinli bir değerlendirme yapılıyor.
Rusya etkili oldu
Ankara, Şam'la temasın hızlanmasında ABD Başkanı Donald Trump'ın Suriye'den çekilme kararı ve arkasından özellikle Rusya ile kurulan yoğun temasın etkin rol oynadığına dikkat çekiyor.
Trump'ın çekilme kararının ardından Suriye'nin kuzeyinde oluşturulması öngörülen güvenli bölge konusunda Ankara-Washington hattında yürüyen müzakereden henüz sonuç çıkmazken, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin'le görüşmesini 'daha verimli' olarak niteledi.
Putin, Erdoğan'la 23 Ocak'ta Moskova'da yaptığı görüşmede Adana Mutabakatı'nı gündeme taşıdı.
Türkiye ile Suriye arasındaki diyalogu yeniden başlatmak isteyen Putin, Ankara ile Şam'ın 21 yıl önce imzaladığı ve teröre karşı işbirliği öngördüğü Adana Mutabakatı'nın işletilebileceği konusunda Erdoğan'la uzlaşıya varmıştı.
Suriye yönetiminin PKK'ya verdiği destek nedeniyle iki ülkenin savaşın eşiğine geldiği dönemde 1998 yılında imzalanan mutabakat ile Şam, topraklarında Türkiye'ye yönelik terör faaliyetlerine izin vermeyeceği taahhüdünde bulunmuştu.
Suriye topraklarından çıkarılan PKK lideri Abdullah Öcalan Rusya, İtalya ve Yunanistan'ın ardından gittiği Kenya'da yakalanarak, 16 Şubat 1999'da özel uçkla Türkiye'ye götürülmüştü.
Kritik zirve haftaya
Şam yönetimi ile Rusya'nın da desteğiyle 'terörle mücadelede' ortak hareket etmenin Türkiye'nin çıkarına olduğunu belirten diplomatik yetkililer, önümüzdeki günlerde Moskova-Tahran-Şam hattında diplomasi trafiğinin hızlanacağını savunuyor.
14 Şubat'ta Soçi'de Erdoğan, Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin yapacağı üçlü zirvenin 'kritik önemde' olduğunu vurgulanıyor. Bu zirve Ankara için hem Şam'la temasta, hem de Suriye'ye dönük askeri planlamada ilgili yeni bir yol haritası olarak değerlendiriliyor.
Ankara-Şam hattı nasıl kuruldu?
Peki, Ankara'nın Şam'la teması nasıl başladı, Rusya'nın bu temasta rolü var mı? Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi'nden (ORSAM) Suriye uzmanı Oytun Orhan, Türkiye ile Şam yönetimi arasında Astana Süreci'nin başından beri dolaylı bir temas olduğunu söyledi.
Astana Süreci, Ocak 2017'de Suriye'deki krize siyasi çözüm bulmak için Türkiye ve Rusya'nın girişimiyle başlatılmıştı.
"Astana Süreci'nin görünmezi Şam yönetimiydi" diyen Orhan, Şam'la Ankara'yı doğrudan irtibata yönlendiren iki unsur olduğunu belirtirken, bunları "Türkiye'nin Rusya ve İran'la Suriye'de işbirliğine başlaması ve Rusya'nın da, İran'ın da müttefikinin Şam yönetimi olması" olarak sıraladı.
PKK/YPG'nin 'federatif yapı' talebinin ve Suriye'nin birliğinin tehlikede olmasının Ankara-Şam yakınlaşmasını zorunlu kıldığını anlatan Orhan, bu yakınlaşmanın Ankara-Şam arasındaki 'ciddi güven bunalımı'nın aşılmasıyla daha da su yüzüne çıkabileceğini kaydetti.
Plansız hareket edildi
AK Parti iktidarının ilk Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış da, "Ankara'da bir politika değişikliği olduğu kesin. Nihayet gerçekler görülmeye başlandı. Arazideki zorluklar Türkiye'yi Şam'la diyaloga zorladı. Türkiye'nin Suriye'de krizin başladığı 2011'nin hemen ardından Esad'ı gayri meşru sayması yanlıştı. En başından bu kadar hesapsız, plansız hareket edilmeseydi dönüş daha kolay olacaktı" dedi.
Yakış'a göre de Ankara'yı Şam'la diyaloğa zorlayan konu "Suriye'nin kuzeyinde bir Kürt varlığının şekillenmesi".
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye ile Suriye istihbarat birimleri arasında 'alt düzeyde diplomatik temasın yürüdüğünü' açıklaması, Ankara-Şam hattında 2012'de kesilen ilişkilere rağmen diyaloğun tamamen sona ermediğinin teyidi oldu.
Erdoğan'ın açıklaması iki başkent arasındaki temasa işaret etse de, bu temasın kapsamı ve içeriğine dair yeni soruları da beraberinde getirdi. Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, Ankara-Şam hattında istihbarat düzeyinde temas kurulmuş olmasının 'sürpriz görülmemesi' gerektiğine işaret ediyor.
Türk yetkililer, siyasi liderler arasında temas olmasa bile dünyanın her yerinde istihbarat birimlerinin gerekli gördüğü her durumda temas halinde olabileceğine dikkat çekiyor.
Ankara-Şam hattındaki temasın 'yeni bir diyalog kapısı' olarak nitelendirilmesinin de doğal olacağını söylemekten çekinmeyen yetkililer, bu temasta her iki ülkeyi yakınlaştıran konunun 'terörle mücadele' olduğunu vurguluyor.
Yani Ankara'nın da Şam'ın da öncelikli hedefi Türk hükümetinin PKK'nın Suriye'deki uzantısı olarak gördüğü PKK/YPG'yle mücadele. Temastan Esad'la görüşme çıkıp çıkmayacağına ilişkin ise 'zamana bırakmakta fayda var' gibi temkinli bir değerlendirme yapılıyor.
Rusya etkili oldu
Ankara, Şam'la temasın hızlanmasında ABD Başkanı Donald Trump'ın Suriye'den çekilme kararı ve arkasından özellikle Rusya ile kurulan yoğun temasın etkin rol oynadığına dikkat çekiyor.
Trump'ın çekilme kararının ardından Suriye'nin kuzeyinde oluşturulması öngörülen güvenli bölge konusunda Ankara-Washington hattında yürüyen müzakereden henüz sonuç çıkmazken, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin'le görüşmesini 'daha verimli' olarak niteledi.
Putin, Erdoğan'la 23 Ocak'ta Moskova'da yaptığı görüşmede Adana Mutabakatı'nı gündeme taşıdı.
Türkiye ile Suriye arasındaki diyalogu yeniden başlatmak isteyen Putin, Ankara ile Şam'ın 21 yıl önce imzaladığı ve teröre karşı işbirliği öngördüğü Adana Mutabakatı'nın işletilebileceği konusunda Erdoğan'la uzlaşıya varmıştı.
Suriye yönetiminin PKK'ya verdiği destek nedeniyle iki ülkenin savaşın eşiğine geldiği dönemde 1998 yılında imzalanan mutabakat ile Şam, topraklarında Türkiye'ye yönelik terör faaliyetlerine izin vermeyeceği taahhüdünde bulunmuştu.
Suriye topraklarından çıkarılan PKK lideri Abdullah Öcalan Rusya, İtalya ve Yunanistan'ın ardından gittiği Kenya'da yakalanarak, 16 Şubat 1999'da özel uçkla Türkiye'ye götürülmüştü.
Kritik zirve haftaya
Şam yönetimi ile Rusya'nın da desteğiyle 'terörle mücadelede' ortak hareket etmenin Türkiye'nin çıkarına olduğunu belirten diplomatik yetkililer, önümüzdeki günlerde Moskova-Tahran-Şam hattında diplomasi trafiğinin hızlanacağını savunuyor.
14 Şubat'ta Soçi'de Erdoğan, Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin yapacağı üçlü zirvenin 'kritik önemde' olduğunu vurgulanıyor. Bu zirve Ankara için hem Şam'la temasta, hem de Suriye'ye dönük askeri planlamada ilgili yeni bir yol haritası olarak değerlendiriliyor.
Ankara-Şam hattı nasıl kuruldu?
Peki, Ankara'nın Şam'la teması nasıl başladı, Rusya'nın bu temasta rolü var mı? Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi'nden (ORSAM) Suriye uzmanı Oytun Orhan, Türkiye ile Şam yönetimi arasında Astana Süreci'nin başından beri dolaylı bir temas olduğunu söyledi.
Astana Süreci, Ocak 2017'de Suriye'deki krize siyasi çözüm bulmak için Türkiye ve Rusya'nın girişimiyle başlatılmıştı.
"Astana Süreci'nin görünmezi Şam yönetimiydi" diyen Orhan, Şam'la Ankara'yı doğrudan irtibata yönlendiren iki unsur olduğunu belirtirken, bunları "Türkiye'nin Rusya ve İran'la Suriye'de işbirliğine başlaması ve Rusya'nın da, İran'ın da müttefikinin Şam yönetimi olması" olarak sıraladı.
PKK/YPG'nin 'federatif yapı' talebinin ve Suriye'nin birliğinin tehlikede olmasının Ankara-Şam yakınlaşmasını zorunlu kıldığını anlatan Orhan, bu yakınlaşmanın Ankara-Şam arasındaki 'ciddi güven bunalımı'nın aşılmasıyla daha da su yüzüne çıkabileceğini kaydetti.
Plansız hareket edildi
AK Parti iktidarının ilk Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış da, "Ankara'da bir politika değişikliği olduğu kesin. Nihayet gerçekler görülmeye başlandı. Arazideki zorluklar Türkiye'yi Şam'la diyaloga zorladı. Türkiye'nin Suriye'de krizin başladığı 2011'nin hemen ardından Esad'ı gayri meşru sayması yanlıştı. En başından bu kadar hesapsız, plansız hareket edilmeseydi dönüş daha kolay olacaktı" dedi.
Yakış'a göre de Ankara'yı Şam'la diyaloğa zorlayan konu "Suriye'nin kuzeyinde bir Kürt varlığının şekillenmesi".