Uzun zamandan beri ülkemizde sergilenen projelerden bir tanesi de dinlerarası diyalog çalışmalarıdır. Bu çalışmaların misyoner karakterini ve asıl maksadının halkımızın dini inanç ve milli kültürünü tahrip etmeye dönük olduğunu ifade etmiştik.
Fethullah Gülen ve çevresindeki insanların Vatikan'a gitmeleri ve Papaya sundukları mektupla dinlerarası diyalog çalışmaları belli bir boyuta taşınmıştı. Hatırlanacağı üzere " Papalık misyonunun bir parçası olarak bulunduklarını" bizzat ifade etmişlerdi. Aynı kadro daha sonra Abant'ta toplantılar düzenlemiş akıl ve vahiy çatışması olduğu zaman, aklın tercih edilmesi gerektiğini ifade etmişlerdi.
Yine aynı kadro, Urfa'da düzenledikleri bir kültürel etkinlikte, diğer din mensuplarını da toplamış, onlarca kutsal olan mekanları rehber ve komisyoncu edasıyla dolaştırmışlardı. Aynı etkinlikte, bir Müslüman hanım ile gayrimüslim olan bir erkeği de evlendirmişlerdi. Bu düğün hem imam hem de papaza kıydırılarak gazetelerinde "bir devrim" yapmanın sarhoşluğu içerisinde sunulmuştu. Ayet-i Kerimelerde yasaklanmasına rağmen bir proje gereği yapılan bu icraat aslında geleceğe dair sinyalleri de bünyesinde barındırıyordu.
Şimdilerde ise, sanki ülkemizin başka meselesi yokmuş gibi gündem Elif Sözen ile Almanya eski başbakanı Helmut Kohl'ün oğlu Peter Kohl'ün düğününe kilitlenmiş durumda. Malum basın ve yayının en ince ayrıntısına kadar ballandıra ballandıra anlattıkları düğün, aslında dinî ve millî açıdan bir yıkımın resmidir.
İslam dinine göre bir Müslüman bayanını bir gayrimüslimle evlenmesi mümkün olamamasına rağmen bir imamın önünde islamî nikah kıyılması arkasından bir papaz tarafından Hıristiyan geleneklerine uygun olarak bir kilisede nikah kıyılması hiçbir ölçüye sığmamaktadır. "Ben yaptım oldu" demek hiçbir mantıkla izah edilemez. Burada uygulanan ince politikayla bu milletin inancıyla, bir milletin değerleriyle alay edilmektedir.
Yine malum çevreler, süratini alamamış olacak ki, aynı çiftin düğününün Türk geleneklerine uygun olarak yapıldığını ifade etmektedir. Dünya basınının kare kare izlediği düğün töreninin neresinin Türk geleneklerine uyduğunu bilen varsa lütfen beri gelsin. "Türk gelenekleri" yorumunu yapanlar olsa olsa ya geleneklerimizi bilmeyecek kadar bizden uzak veya geleneklerimizi saptırmaya çalışan, yıllardan beri sarsılan milletimizin hafızasına yabancı kültürleri empoze etmeye çalışan kadrolardır. Damat Kohl'e domuz eti kullanılarak yapılan yemek ve bu yemeğin takdiminden önce güya güvenlik gerekçesiyle otel personeline tattırılan bu yemek düğünün ne kadar millî olduğunu da göstermektedir.
Yaşanan bu hadiseler toplum profilinden bir kesit. Bu tarz kültürel tahribatlar ise her geçen gün artış göstermekte. Kültürel yozlaşmanın sonucunda ortaya çıkan, milli direncimizin ortadan kalkması devlet ve millet olarak ezilmenin tescili olmaktadır.
Fethullah Gülen ve çevresindeki insanların Vatikan'a gitmeleri ve Papaya sundukları mektupla dinlerarası diyalog çalışmaları belli bir boyuta taşınmıştı. Hatırlanacağı üzere " Papalık misyonunun bir parçası olarak bulunduklarını" bizzat ifade etmişlerdi. Aynı kadro daha sonra Abant'ta toplantılar düzenlemiş akıl ve vahiy çatışması olduğu zaman, aklın tercih edilmesi gerektiğini ifade etmişlerdi.
Yine aynı kadro, Urfa'da düzenledikleri bir kültürel etkinlikte, diğer din mensuplarını da toplamış, onlarca kutsal olan mekanları rehber ve komisyoncu edasıyla dolaştırmışlardı. Aynı etkinlikte, bir Müslüman hanım ile gayrimüslim olan bir erkeği de evlendirmişlerdi. Bu düğün hem imam hem de papaza kıydırılarak gazetelerinde "bir devrim" yapmanın sarhoşluğu içerisinde sunulmuştu. Ayet-i Kerimelerde yasaklanmasına rağmen bir proje gereği yapılan bu icraat aslında geleceğe dair sinyalleri de bünyesinde barındırıyordu.
Şimdilerde ise, sanki ülkemizin başka meselesi yokmuş gibi gündem Elif Sözen ile Almanya eski başbakanı Helmut Kohl'ün oğlu Peter Kohl'ün düğününe kilitlenmiş durumda. Malum basın ve yayının en ince ayrıntısına kadar ballandıra ballandıra anlattıkları düğün, aslında dinî ve millî açıdan bir yıkımın resmidir.
İslam dinine göre bir Müslüman bayanını bir gayrimüslimle evlenmesi mümkün olamamasına rağmen bir imamın önünde islamî nikah kıyılması arkasından bir papaz tarafından Hıristiyan geleneklerine uygun olarak bir kilisede nikah kıyılması hiçbir ölçüye sığmamaktadır. "Ben yaptım oldu" demek hiçbir mantıkla izah edilemez. Burada uygulanan ince politikayla bu milletin inancıyla, bir milletin değerleriyle alay edilmektedir.
Yine malum çevreler, süratini alamamış olacak ki, aynı çiftin düğününün Türk geleneklerine uygun olarak yapıldığını ifade etmektedir. Dünya basınının kare kare izlediği düğün töreninin neresinin Türk geleneklerine uyduğunu bilen varsa lütfen beri gelsin. "Türk gelenekleri" yorumunu yapanlar olsa olsa ya geleneklerimizi bilmeyecek kadar bizden uzak veya geleneklerimizi saptırmaya çalışan, yıllardan beri sarsılan milletimizin hafızasına yabancı kültürleri empoze etmeye çalışan kadrolardır. Damat Kohl'e domuz eti kullanılarak yapılan yemek ve bu yemeğin takdiminden önce güya güvenlik gerekçesiyle otel personeline tattırılan bu yemek düğünün ne kadar millî olduğunu da göstermektedir.
Yaşanan bu hadiseler toplum profilinden bir kesit. Bu tarz kültürel tahribatlar ise her geçen gün artış göstermekte. Kültürel yozlaşmanın sonucunda ortaya çıkan, milli direncimizin ortadan kalkması devlet ve millet olarak ezilmenin tescili olmaktadır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Kaybolan iğne evde aranır / 23.04.2025
- Dış politikanın kırılma noktası: Kıbrıs / 22.04.2025
- Algı yönetimi gölgesinde Suriye ve bölgesel tehditler / 20.04.2025
- Trump, Netanyahu ve Türkiye: Bölgedeki yeni denge / 15.04.2025
- Hoş Geldin Atatürk penceresinden Haydar Baş / 14.04.2025
- O’nun ışığı her geçen gün daha parlıyor / 13.04.2025
- Ekonomik buhrana karşı çözümümüz var / 09.04.2025
- Adalet mi dediniz hakkaniyet mi? / 05.04.2025
- Yunan bayramı, Türk dersi / 29.03.2025
- Asıl rakip ne İmamoğlu ne Yavaş: Hükümetin en büyük sınavı geçim krizi / 24.03.2025
- Dış politikanın kırılma noktası: Kıbrıs / 22.04.2025
- Algı yönetimi gölgesinde Suriye ve bölgesel tehditler / 20.04.2025
- Trump, Netanyahu ve Türkiye: Bölgedeki yeni denge / 15.04.2025
- Hoş Geldin Atatürk penceresinden Haydar Baş / 14.04.2025
- O’nun ışığı her geçen gün daha parlıyor / 13.04.2025
- Ekonomik buhrana karşı çözümümüz var / 09.04.2025
- Adalet mi dediniz hakkaniyet mi? / 05.04.2025
- Yunan bayramı, Türk dersi / 29.03.2025
- Asıl rakip ne İmamoğlu ne Yavaş: Hükümetin en büyük sınavı geçim krizi / 24.03.2025