Rabbim Allah, dinim İslam, kitabım Kur’an ve önderim liderim peygamberim Muhammed aleyhisselam ikrarında ısrar eden her kadın ve erkek için, Allah ve Resulünün beyanlarının, emir ve fermanlarının hilafına tavır takınmak, söz söylemek ve davranış sergilemek olacak şey değildir.Yol oldur ki doğru vara, yol oldur ki doğruya vara, doğru, dosdoğru yol ise Allah ve Resulünün rızasına harfiyyen uygun olan yoldur.Müslümanlık iddiasındaki hiçbir kimse reel politika diyerek, dünya gerçekleri diyerek, konjonktür böyle gerektiriyor diyerek bu evrensel ölçüyü değiştiremez, sağa-sola kaydıramaz, santim dahi saptıramaz, sapan kendi sapmış olur, yoldan çizgiden çıkmış olur.“Allah ve resulü bir işte hüküm verdiklerinde, inanmış bir erkekle inanmış bir kadının, işlerini kendi isteklerine göre belirleme hakları yoktur. Allah’a ve resulüne isyan eden, açık bir sapıklığa batıp gitmiş demektir.” (Ahzab, 36).Haramlar bellidir helaller de bellidir, bunların yerlerini değiştirmek, haramı helal, helali haram yapmak yetkisi hiçbir beşere verilmemiştir.Bu evrensel, bu değişmez ve şaşmaz ölçülere göre herkes durduğu yerin yeniden bir sağlamasını yapmalıdır, yan yana durduğu, sırt sırta verdiği insanların duruş ve davranışlarını bu ölçüye vurmalıdır.Tuttuğu yol, girdiği yol bu gidişle doğruya mı varacaktır yoksa bir uçurumun başına mı?Beraber yola çıktığı, beraber yürüdüğü yol arkadaşları, Allah ve resulünün beyanları ile ters düştükleri zaman ve zeminlerde, “ne yapalım, reel politika bunu gerektiriyor” diyerek kıvıran takımından mıdır yoksa tehlikeyi fark ettiği anda sırat-ı müstakimimi tercih etmektedirler.Kur’an’ın evrensel ilkelerini benimsemiş, gönül vermiş her kadın ve erkek için, Hakkın hatırı her şeyin üstündedir, her zaman ve zeminde her hal ve şartta her şeyin üstündedir.Makamınız mevkiiniz ne olursa olsun, Allah ve resulün haram saydığını, reel politika gereği, dünya gerçekleri gereği helal sayamazsınız, hiçbir mevki ve makam size böyle bir yetki tanımaz.Makamı mevkii ne olursa olsun böyle bir cürme imza atmışsa bir kişi, artık o andan sonra hiçbir kadın ve erkek Müslümana o kimsenin yanında durmak, destek vermek, alkış tutmak olacak şey değildir.“Ey o bütün iman edenler! Yahudi ile Hıristiyanı yar tutmayın, onlar ancak birbirlerinin yaranıdırlar, içinizden her kim onlara yardaklık ederse muhakkak onlardan ma’duddur, Allah ise zulmedenleri doğru yola çıkarmaz. Onun için yüreklerinde münafıklık derdi olanların, ‘Ne yapalım, başımıza tersine bir devrin gelmesinden korkuyoruz’ diyerek onların içine koşup durduklarını görürsün. Umulur ki, Allah, yakında o zaferi getirir veya katından bir emir buyurur da içlerinde gizlediklerine pişman olurlar.” (Maide, 51-52).v
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025