Ayet-i kerimede kainatın ölümünden -ki buna "kıyamet" diyoruz- bahisle Cenab-ı Hak: "Güneş katlanıp dürüldüğünde, yıldızlar (kararıp) döküldüğünde, dağlar (sallanıp) yürütüldüğünde..." (Tekvir; 81/1-2) buyuruyor.
"Güneş katlanıp dürüldüğü zaman...". Demek bir zaman gelecek ki Allah bunu dürecek. Daha? "Yıldızlar döküldüğü zaman..." Yıldızlar tek tek dökülecek. Buraya gelmişken bir hususun altını çizmekte fayda var. Fiziğin kurallarına göre de bu işin olması şarttır. Bir fizik kaidesine göre harekette olan bir cisim er veya geç enerjisini tükettiğinde durma mecburiyetindedir. Elimizde bir taş var. Atıyorsunuz. Ne kadar gider? Sizin onu atma hızınız, enerjiniz onu ne kadar götürürse o kadar gider. Cenab-ı Hak, "Kün/ol" dedi, bu alemi oldurdu, yarattı. Yani fırlattı, attı. "Ol" dedi ve oluş başladı. Ne kadar devam edecek?O emir bitene kadar... Fizik ilmi ile uğraşanlar şu anda anlatacağımı çok daha iyi bilirler. Maddeyi oluşturan, onu vücuda getiren atom parçalarıdır. Atom da tek başına bir bütün değildir. O da elektron ve çekirdekten vücuda gelmiş bir varlıktır. Ve fakat atomun yapısı da çok enteresandır. Koskocaman bir futbol sahasında beş-on tane topun büyük bir hızla döndüğünü düşünün. O, 10 veya 20 topun dönüşü nedeniyle zannediyorsunuz ki her taraf top olmuş. Elektronlar da çok hızlı dönüyor. Hızla dönen bir pervaneye bakıyorsunuz, zannediyorsunuz ki, iki kanadın arası dolmuş. Aslında her taraf boş. Ancak onda ikisi dolu, onda sekizi boş. Maddenin oluşu, tabiri caizse, böyle bir göz boyamadır. Aslında bir hiçliktir. Zaten Cenab-ı Hak, Kur'an-ı Kerim'de dünyayı, maddeyi tarif ederken;"Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Müttakî olanlar için ahiret yurdu muhakkak ki daha hayırlıdır. Hâlâ akıl erdiremiyor musunuz?" (En'am, 6/32) buyuruyor. "Oyun, eğlence" diyor. Çocuk, oyuncakla kanar. Ne zamana kadar? Akıl-baliğ olana kadar. Akıl-baliğ olduktan sonra da: "Ben enayi imişim. Nedir ki ben bu bir odun parçası ile, bir bebekle kendimi avutuyorum" der. İşin hakikatini ister. Dünya, Kur'an'ın beyanıyla böyle bir aldatmadır. Yani aslına baktığınız zaman, koskoca kainat, galaksiler, yıldızlar topluluğu, içinde yaşadığımız dünya, Samanyolu, gözümüzle görmemiz mümkün olmayan, bazı teknik cihazlarla ancak görülmesi mümkün olan elektronlardan vücut bulmuştur.
HİKMETİN SIRLARI / Prof. Dr. Haydar BAŞ'ın kaleminden Gönül Sohbetleri
"Güneş katlanıp dürüldüğü zaman...". Demek bir zaman gelecek ki Allah bunu dürecek. Daha? "Yıldızlar döküldüğü zaman..." Yıldızlar tek tek dökülecek. Buraya gelmişken bir hususun altını çizmekte fayda var. Fiziğin kurallarına göre de bu işin olması şarttır. Bir fizik kaidesine göre harekette olan bir cisim er veya geç enerjisini tükettiğinde durma mecburiyetindedir. Elimizde bir taş var. Atıyorsunuz. Ne kadar gider? Sizin onu atma hızınız, enerjiniz onu ne kadar götürürse o kadar gider. Cenab-ı Hak, "Kün/ol" dedi, bu alemi oldurdu, yarattı. Yani fırlattı, attı. "Ol" dedi ve oluş başladı. Ne kadar devam edecek?O emir bitene kadar... Fizik ilmi ile uğraşanlar şu anda anlatacağımı çok daha iyi bilirler. Maddeyi oluşturan, onu vücuda getiren atom parçalarıdır. Atom da tek başına bir bütün değildir. O da elektron ve çekirdekten vücuda gelmiş bir varlıktır. Ve fakat atomun yapısı da çok enteresandır. Koskocaman bir futbol sahasında beş-on tane topun büyük bir hızla döndüğünü düşünün. O, 10 veya 20 topun dönüşü nedeniyle zannediyorsunuz ki her taraf top olmuş. Elektronlar da çok hızlı dönüyor. Hızla dönen bir pervaneye bakıyorsunuz, zannediyorsunuz ki, iki kanadın arası dolmuş. Aslında her taraf boş. Ancak onda ikisi dolu, onda sekizi boş. Maddenin oluşu, tabiri caizse, böyle bir göz boyamadır. Aslında bir hiçliktir. Zaten Cenab-ı Hak, Kur'an-ı Kerim'de dünyayı, maddeyi tarif ederken;"Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Müttakî olanlar için ahiret yurdu muhakkak ki daha hayırlıdır. Hâlâ akıl erdiremiyor musunuz?" (En'am, 6/32) buyuruyor. "Oyun, eğlence" diyor. Çocuk, oyuncakla kanar. Ne zamana kadar? Akıl-baliğ olana kadar. Akıl-baliğ olduktan sonra da: "Ben enayi imişim. Nedir ki ben bu bir odun parçası ile, bir bebekle kendimi avutuyorum" der. İşin hakikatini ister. Dünya, Kur'an'ın beyanıyla böyle bir aldatmadır. Yani aslına baktığınız zaman, koskoca kainat, galaksiler, yıldızlar topluluğu, içinde yaşadığımız dünya, Samanyolu, gözümüzle görmemiz mümkün olmayan, bazı teknik cihazlarla ancak görülmesi mümkün olan elektronlardan vücut bulmuştur.
HİKMETİN SIRLARI / Prof. Dr. Haydar BAŞ'ın kaleminden Gönül Sohbetleri