Prigojin, Putin'in çok iyi tanıdığı Rusya'nın çıkarlarını korumak için kurulmuş olan paralı asker gücünün komutanı.
Zekeriya Öz ise Sayın Erdoğan2ın çok iyi tanıdığı Türkiye Cumhuriyeti yargı sisteminde görev alan savcılardan biri.
Ortak noktaları ise ihanet.
Wagner'in kurucusu Yevgeniy Prigojin ve askerleri, Rusya için Ukrayna ile savaşırken artık ne olduysa veya kim fiyat yükseltiyse bir anda namlularını Rusya'ya çevirdiler.
Rusya zor durumda kaldı. Günlerce süren çatışmalardan sonra anlaşma sağlandığı açıklandı ve Prigojin ortalıktan kayboldu.
Tabi bu süreçte bana göre 21. yüz yılık ilk çeyreğinin dünya lideri Putin'e, durum hakkındaki görüşleri soruldu.
Putin net konuştu: 'Her şeyi affederim ama ihaneti asla' dedi.
Ve gün ortası ansızın Yevgeniy Prigojin ve arkadaşlarını taşıyan özel jet düştü.
Tabi batı, Putin'in, 'ihaneti affetmem' sözlerini hatırlatarak bu suikastı Rusya'nın yaptığını iddia ettiler.
Putin, biz yapmadık, dedi ve ekledi; "Yaşamını yitirenlerin ailelerine taziyelerimi iletiyorum. Prigojin'i 90'lı yılların başından beri tanıyorum, kaderi zor bir adamdı ve ciddi hatalar yaptı. Yetenekli bir iş insanıydı. Sadece ülkemizde değil, yurt dışında ve özellikle Afrika'da çalıştı ve önemli başarılar elde etti".
Prigojin'i kim öldürdü, o kadar da önemli değil. Önemli olan yeryüzünde inancı ne olursa olsun vatana, millete ihanetin bir bedeli vardır ve hainler o bedeli öder.
Zekeriya Öz
Bursa'da doğru ve okudu. İstanbul hukuku bitirdi. Avukatlık yaptı. 28 Şubat sürecinde girdiği Hakim ve Savcılar Sınavı'nı kazandı ve savcı oldu.
1999'da 114 kilo ile kısa dönem askerlik hizmetine başladı. Askerliğinin 12. gününde çeşitli sağlık nedenleriyle sağlık kurulunun karşısına çıktı. Kendisine 3 ay süreyle hava değişimi verilmiş ve verilen sürede istenen kilolara inememiştir. Bunun üzerine 2 kez daha üçer aylık hava değişimi verilmiş ve durumunda bir değişiklik olmaması nedeniyle Mayıs 2000'de eksojen obezite tanısıyla askerliğe elverişsizdir raporu verilmiştir.
2004 yılında İstanbul, Ümraniye'ye atandı ve İstanbul Cumhuriyet Savcısı oldu.
12 Haziran 2007 Ümraniye'de bir gecekonduda 27 el bombasının bulunması ile başlayan Ergenekon soruşturmasını yöneten savcılardan biriydi.
Deliller çürük, şahitler PKK'lıydı. Yani TSK, yargı yoluyla çökertilmeye, ele geçirilmeye çalışılıyordu.
Ama Sayın Erdoğan, Zekeriya'ya ve ekip arkadaşlarına sahip çıkmış, 'saygı duyun' demiş ve özel zırhlı araç tahsis etmişti.
Hatta Sayın Erdoğan bu süreç için, 'Bırakın bakayım, nereye varacak bu işin sonu. Rahat olun. Anadolu'da güzel bir söz var: 'Abdestinden şüphesi olmayanın namazından şüphesi olmaz". Mesele bu. Onun için, kimse, eğer senin geçmişinden bir sıkıntın yoksa anından da sıkıntın olmasın' demişti.
TSK'nın abdesti, namazı tamdı ama geçmişinde sıkıntısı olanlar vardı ve o sıkıntılarını bu kez kendilerine sahip çıkanlara çevirdiler.
17-25 Aralık süreci başlatıldı. Ama Sayın Erdoğan, 'bırakın nereye varacak bu işin sonu' demediği gibi abdest namaz, örneğini de vermedi.
Zekeriyya Öz ve arkadaşları gün ortası ülkemizden kaçıp, gittiler. 10 yıldan fazla zaman oldu bu hainler bulunamadı, diyeceğim ama yalan olur. Herkes, kimin, nerede olduğunu biliyor ama 'FETÖ ile mücadelemiz kesintisiz devam ediyor' diyenler bir türlü bu kişilere uzanamıyor.
4 veya 5 yıl önceydi. Ergenekon kumpasıyla hapse atılmış, yargılanmış ve yıllar sonra suçsuzluğu otaya çıkmış bir astsubay, kendi imkanlarıyla bu haini Almanya'da buldu. Fotoğraf ve videolarını çekti, kamuoyuna açıkladı.
Birkaç hafta önce ise iş adamı Rıfat Bayraktar, Almanya'da bir lokantada yemek yerken Zekeriya Öz ile karşılaşıyor.
Bayraktar: "Masasına yaklaştım, 'değdi mi vatansız kalmaya' dedim kafayı vurdum. Yüreğim soğudu" diyor.
Deniz Yücel
Alman vatandaşıydı ve terör propagandası yapmak ve halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek, suçlarından tutuklanmıştı.
İki ülke arasında söz düellosu başlamıştı. Sayın Erdoğan, Deniz Yücel'in teröristtir, diyerek meşhur 'ben varken hapisten çıkamaz' sözünü tekrarlamıştı.
Merkel araya girmiş ve bir sabah ansızın Deniz Yücel serbest bırakılmıştı. Merkel memnuniyetini açıklarken dönemin Başbakan Binali Yıldırım ise "Türkiye-Almanya ilişkilerinde bazı sıkıntılar bugün giderilmiş görünüyor. İnşallah daha iyi olacak" diyordu.
Zekeriyya Öz, Almanya'da. Sayın Erdoğan bir ricada neden bulunmuyor?
Öyle ya! 'Artık emir alan değil emir veren bir Türkiye var' diyenlerden bunu beklemek hakkımızdır.
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025