ABD yönetimi ile yapılan çok çeşitli konularda örneğin, Ermeni soykırımı meselesinde sayısız kereler duymuşuzdur;
"Evet bu konuda haklı olabilirsiniz. Soykırım tarihe havale edilmesi gereken bir meseledir. Ama gelin görün ki kongre, bizim gibi düşünmüyor. Ya kongre üyelerini memnun edecek bir şeyler yapın. Yada yapacak hiç bir şey yok, evinize dönebilirsiniz..."
Beyaz Saray'ın bu veya benzer cümlelerle kongre kartını kullanarak, Türkiye'yi hizaya soktugu konular az buz değildir. Meclis - Yönetim ilişkisi Beyaz Saray'ın elinde hem bir zenginlik ve aynı zamanda bir sopadır!
Birde bizim hükumetin tavrına bakın...
"Irak'a asker gönderme kararı çıktıktan sonra, Amerikalılarla pazarlık edeceğiz" diyerek Meclis'e gittiler ve konuyu çeşitli atraksiyonlarlada zengineştirerek tezkereyi çıkardılar.
İçi boş, sınırları çizilmemiş, amacı meçhul bir tezkere Amerika'da Kongre'nin önüne gelse, sizi deli diye tımarhaneye tıkarlar.
Ama burası Türkiye, ne yapsanız yeridir...
Hükumet için açıkçası böyle bir mantık ve yaklaşım sürpriz değil. Onlar zaten kuruluş misyonlarını icra ediyorlar. Fakat asıl kaybeden Meclis'imiz oldu. TBMM'nin düştüğü, düşürüldüğü hale bir bakın.
Meclisimiz diyorum çünkü Amerika'nın Türkiye'de saygı duyduğu, saygı duymak zorunda kaldığı tek kurum orasıydı da ondan. TBMM'inide şimdi Hükumete benzettiler!
1 Mart'ın direnç kalesi Meclis, hükümetin önüne koyduğu tezkere yalanına "bu nedir yahu" diyemeden "evet"i bastı.
İyi ama bir Allah'ın kulu Milletvekilinin çıkıp bu hükumete, şunları sorması gerekmiyor muydu?
1) Ey hükumet, bu tezkere ne menem bir şeydir ki Irak'a gönderilecek Türk askerinin ne sayısı ne de görev yapacağı yer bile belli değil?
2) Pazarlığı tezkere onaylandıktan sonra yapacağınızı söylüyorsunuz... İyi güzelde eğer bu niyetinizde samimi iseniz tezkere henüz geçmeden, Meclis'in 1 Mart'tan kalan itibarınıda arkanıza alarak müzakereleri bitirip öyle gelmeniz gerekmiyor muydu?
3) Irak'ın en tehlikeli bölgesine 10 bin Mehmetçik gidecek. Belki bunun devamıda gelecek. Böylesine önemli bir karar için "bırakınız temel hükümleri, detayları bile tamamlamadan nasıl karşıma çıkabiliyorsunuz" bunun aksini düşünmek TBMM'ni hafife almak değilde, nedir?
4) İyi pazarlık yapmadığınız, yapamadığınız, hatta teslim olduğunuz 8.5 milyar $'lık kredi anlaşmasından belli değilmi?
Bunları, bu soruların sorulmasını TBMM'den, Millet'in Meclisi'nden beklerdik. Fakat 1 Mart'ın tarihi Meclis'inin basireti bağlandı. Gören gözleri kör, yüreği ifsad edildi. Meclis, Meclis'imiz al-da-tıl-dı?
1 Mart'ta hem Türkiye'nin itibarını kurtaran, hem de işgalini önleyen Meclis, kazandığı tüm altın puanları yitirdi.
Zaten hesapta buydu...
"ABD hiçbir şeyi unutmaz, kendisine yapılanı cezalandırır" psikolojisini TBMM'ne yedirdiler.
Rövanş alındı yani...
Millet nezdinde "tavan" yapan Meclis, yeniden eski "taban"a döndü.
Oysa o tüm teslim alınmışlık ve kuşatılmışlık içinde Meclis'imiz nasılda parlamıştı!
Umutsuzluğun, karamsarlığın bırakınız Başkenti insanımızda kol gezdiği günlerde o mekan, gerçekten Millet'in Meclis'i olduğunu göstermişti. O'nun-Bu'nun değil...
Yazık! 3-0'lık maç, 4-3 mağlubiyete döndü. Öyle ya sonuçta ABD'nin dediği oldu.
Madem film böyle bitecekti bari hiç başlamasaydınız!
Millet'in de bahtına yine esmer günler düşmeseydi...
"Evet bu konuda haklı olabilirsiniz. Soykırım tarihe havale edilmesi gereken bir meseledir. Ama gelin görün ki kongre, bizim gibi düşünmüyor. Ya kongre üyelerini memnun edecek bir şeyler yapın. Yada yapacak hiç bir şey yok, evinize dönebilirsiniz..."
Beyaz Saray'ın bu veya benzer cümlelerle kongre kartını kullanarak, Türkiye'yi hizaya soktugu konular az buz değildir. Meclis - Yönetim ilişkisi Beyaz Saray'ın elinde hem bir zenginlik ve aynı zamanda bir sopadır!
Birde bizim hükumetin tavrına bakın...
"Irak'a asker gönderme kararı çıktıktan sonra, Amerikalılarla pazarlık edeceğiz" diyerek Meclis'e gittiler ve konuyu çeşitli atraksiyonlarlada zengineştirerek tezkereyi çıkardılar.
İçi boş, sınırları çizilmemiş, amacı meçhul bir tezkere Amerika'da Kongre'nin önüne gelse, sizi deli diye tımarhaneye tıkarlar.
Ama burası Türkiye, ne yapsanız yeridir...
Hükumet için açıkçası böyle bir mantık ve yaklaşım sürpriz değil. Onlar zaten kuruluş misyonlarını icra ediyorlar. Fakat asıl kaybeden Meclis'imiz oldu. TBMM'nin düştüğü, düşürüldüğü hale bir bakın.
Meclisimiz diyorum çünkü Amerika'nın Türkiye'de saygı duyduğu, saygı duymak zorunda kaldığı tek kurum orasıydı da ondan. TBMM'inide şimdi Hükumete benzettiler!
1 Mart'ın direnç kalesi Meclis, hükümetin önüne koyduğu tezkere yalanına "bu nedir yahu" diyemeden "evet"i bastı.
İyi ama bir Allah'ın kulu Milletvekilinin çıkıp bu hükumete, şunları sorması gerekmiyor muydu?
1) Ey hükumet, bu tezkere ne menem bir şeydir ki Irak'a gönderilecek Türk askerinin ne sayısı ne de görev yapacağı yer bile belli değil?
2) Pazarlığı tezkere onaylandıktan sonra yapacağınızı söylüyorsunuz... İyi güzelde eğer bu niyetinizde samimi iseniz tezkere henüz geçmeden, Meclis'in 1 Mart'tan kalan itibarınıda arkanıza alarak müzakereleri bitirip öyle gelmeniz gerekmiyor muydu?
3) Irak'ın en tehlikeli bölgesine 10 bin Mehmetçik gidecek. Belki bunun devamıda gelecek. Böylesine önemli bir karar için "bırakınız temel hükümleri, detayları bile tamamlamadan nasıl karşıma çıkabiliyorsunuz" bunun aksini düşünmek TBMM'ni hafife almak değilde, nedir?
4) İyi pazarlık yapmadığınız, yapamadığınız, hatta teslim olduğunuz 8.5 milyar $'lık kredi anlaşmasından belli değilmi?
Bunları, bu soruların sorulmasını TBMM'den, Millet'in Meclisi'nden beklerdik. Fakat 1 Mart'ın tarihi Meclis'inin basireti bağlandı. Gören gözleri kör, yüreği ifsad edildi. Meclis, Meclis'imiz al-da-tıl-dı?
1 Mart'ta hem Türkiye'nin itibarını kurtaran, hem de işgalini önleyen Meclis, kazandığı tüm altın puanları yitirdi.
Zaten hesapta buydu...
"ABD hiçbir şeyi unutmaz, kendisine yapılanı cezalandırır" psikolojisini TBMM'ne yedirdiler.
Rövanş alındı yani...
Millet nezdinde "tavan" yapan Meclis, yeniden eski "taban"a döndü.
Oysa o tüm teslim alınmışlık ve kuşatılmışlık içinde Meclis'imiz nasılda parlamıştı!
Umutsuzluğun, karamsarlığın bırakınız Başkenti insanımızda kol gezdiği günlerde o mekan, gerçekten Millet'in Meclis'i olduğunu göstermişti. O'nun-Bu'nun değil...
Yazık! 3-0'lık maç, 4-3 mağlubiyete döndü. Öyle ya sonuçta ABD'nin dediği oldu.
Madem film böyle bitecekti bari hiç başlamasaydınız!
Millet'in de bahtına yine esmer günler düşmeseydi...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021