Mevcudiyetimizin mihenk taşı: Çanakkale
Bağımsızlığımızın, egemenliğimizin bedelinin emsali görülmedik şekilde ödendiği Çanakkale, bir devrin battığı, vatan kalbinin attığı yerdir. Asla, bilmeden basılacak, manası unutulacak bir yer değildir
Çanakkale içinde aynalı çarşı,Ana ben gidiyom, düşmana karşı,Of... Gençliğim eyvah!..
Çanakkale içinde bir dolu testi,Analar babalar ümidi kesti.Of... Gençliğim eyvah!...
Çanakkale içinde bir uzun selvi,Kimimiz nişanlı, kimimiz evli.Of... Gençliğim eyvah!..
DUR YOLCU!
Ne zamandan beri "Çanakkale Sevdası", buram buram tütüyordu bağrımda. Sevgili dostum Ercan beyin, "Mübarek Ramazan'ın bir iftarını şehitler diyarı Çanakkale'de açalım. Var mısın?" teklifi bir âb-ı hayat gibi geldi bana. Ve ver elini Çanakkale...
İftarımızı açmak için lokanta ararken birden gözüme "Aynalı Çarşı" levhası ilişti. Çocukluğumuzda ezberleyerek büyüdüğümüz Çanakkale içindeki meşhur Aynalı Çarşı. 10-15 metre boyundaki, bir kaç köşesinde ayna bulunan mütevazi çarşı, her nedense çok garip ve mahzun geldi bana. Daha bir heybetli ve büyükçe bekliyordum Aynalı Çarşıyı.
İftar ve teravih, derken, denize sıfır Bakır otelin birinci katında bulduk kendimizi. O ne güzellik Ya Rabbi!.. Gecenin karanlığındaki yakamozlar ve karşınızdaki Kilithabir sırtlarındaki Dur Yolcu Anıtını doya doya, kana kana seyre dalmak ne büyük bir baht...
Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın,Bu toprak bir devrin battığı yerdir.Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın,Bir vatan kalbinin attığı yerdir.(N. Halil Onan)
Kaldığımız Bakır otelin sağ yanında Çimenlik Kalesi ve tam karşısında Kilitbahir Kalesi bulunmakta.
Fatih Sultan Cennetmekan, 1452 yılında Bizans'ı kuşatırken, İstanbul Boğazı'ndakiler gibi (Anadolu ve Rumeli Hisarları) Çanakkale Boğazının en dar yerine de kaleler inşa ettirmiş. Amaç, Bizans'a gelebilecek Latin donanmasını engellemekti.
Marmara Denizinin kilitiydi Kilitbahir ve Çimenlik Kalesi. 1915'te ise aynı görevi Çanakkale'de Mehmetçik'le beraber geçit vermeyerek yerine getirmiştir.
Sahur, sabah namazı, derken, karşıya, Gelibolu Yarımadasına geçmek için feribottayız. Ve ilk durağımız Kilitbahir. Bizi ilk karşılayan Kaşıkçı Dede. Kaşıkçı Dede'ye selamımızı verip fatihalar okuyoruz. Kendisi, Çanakkale savaşlarının manevi fatihlerinden.
Kınından çekilmiş kılıç
Kaşıkçı Dede, Çanakkale savaşları sırasında, savaş esnasında, Bigalı köyünde geçici olarak konaklayan 27. Alay'ın mataralarını doldurmuş . Bir alay askerin su ihtiyacını karşılayan bu ihtiyarın kim olduğu, alay içerisinde görevli askerlerden Konyalı Ahmet'in dikkatini çekmiş. Onun Kilitbahir'li ve Kaşıkçı Dede olduğunu öğrenmiş. Konya Ladik'li Ahmet, gazi olduktan yollar sonra bu bölgeye yaptığı ziyaret sonucu Kaşıkçı Dede'yi ziyaret etmek istemiş ve türbesiyle karşılaşınca, Allah dostlarının asıl vazifelerini öldükten sonra ifa ettiklerine bir kez daha kanaat getirmiş. Burada, kültürümüzde yerleşik bulunan, "Allah dostları öldükten sonra kınından çıkmış kılıç gibidir" gerçeğini ve bu gerçeğin binlerce tezahürünün varlığını aktarmadan geçmeyelim.
Kaşıkçı Dede'den sonra Ahmet Cahid-i Sultan Hazretlerinin huzurundayız. Çanakkale savaşları sırasında boğaz komutanı Cevat Paşa'nın gördüğü rüyayı tabir etmesi sonucu 26 adet kutsal saydığımız Türk yapısı mayınların döşenmesine sebep zattır Ahmet Cahid-i Sultan.
Yazmış olduğu divanından bir dörtlük onun kimliğini, Çanakkale'nin ruh yapısını şöyle ortaya koyuyor:
Cahid-i geç bu hayalden, bakma dünya malına,Zehr olur her kim sunarsa elin anın balına,Akil isen kıl seyahat, git Resulün yoluna,Bir değirmendir bu dünya, öğüdür bir gün bizi.
Yarın: Gelibolu; bastığın yeri toprak diyerek geçme tanı
Bağımsızlığımızın, egemenliğimizin bedelinin emsali görülmedik şekilde ödendiği Çanakkale, bir devrin battığı, vatan kalbinin attığı yerdir. Asla, bilmeden basılacak, manası unutulacak bir yer değildir
Çanakkale içinde aynalı çarşı,Ana ben gidiyom, düşmana karşı,Of... Gençliğim eyvah!..
Çanakkale içinde bir dolu testi,Analar babalar ümidi kesti.Of... Gençliğim eyvah!...
Çanakkale içinde bir uzun selvi,Kimimiz nişanlı, kimimiz evli.Of... Gençliğim eyvah!..
DUR YOLCU!
Ne zamandan beri "Çanakkale Sevdası", buram buram tütüyordu bağrımda. Sevgili dostum Ercan beyin, "Mübarek Ramazan'ın bir iftarını şehitler diyarı Çanakkale'de açalım. Var mısın?" teklifi bir âb-ı hayat gibi geldi bana. Ve ver elini Çanakkale...
İftarımızı açmak için lokanta ararken birden gözüme "Aynalı Çarşı" levhası ilişti. Çocukluğumuzda ezberleyerek büyüdüğümüz Çanakkale içindeki meşhur Aynalı Çarşı. 10-15 metre boyundaki, bir kaç köşesinde ayna bulunan mütevazi çarşı, her nedense çok garip ve mahzun geldi bana. Daha bir heybetli ve büyükçe bekliyordum Aynalı Çarşıyı.
İftar ve teravih, derken, denize sıfır Bakır otelin birinci katında bulduk kendimizi. O ne güzellik Ya Rabbi!.. Gecenin karanlığındaki yakamozlar ve karşınızdaki Kilithabir sırtlarındaki Dur Yolcu Anıtını doya doya, kana kana seyre dalmak ne büyük bir baht...
Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın,Bu toprak bir devrin battığı yerdir.Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın,Bir vatan kalbinin attığı yerdir.(N. Halil Onan)
Kaldığımız Bakır otelin sağ yanında Çimenlik Kalesi ve tam karşısında Kilitbahir Kalesi bulunmakta.
Fatih Sultan Cennetmekan, 1452 yılında Bizans'ı kuşatırken, İstanbul Boğazı'ndakiler gibi (Anadolu ve Rumeli Hisarları) Çanakkale Boğazının en dar yerine de kaleler inşa ettirmiş. Amaç, Bizans'a gelebilecek Latin donanmasını engellemekti.
Marmara Denizinin kilitiydi Kilitbahir ve Çimenlik Kalesi. 1915'te ise aynı görevi Çanakkale'de Mehmetçik'le beraber geçit vermeyerek yerine getirmiştir.
Sahur, sabah namazı, derken, karşıya, Gelibolu Yarımadasına geçmek için feribottayız. Ve ilk durağımız Kilitbahir. Bizi ilk karşılayan Kaşıkçı Dede. Kaşıkçı Dede'ye selamımızı verip fatihalar okuyoruz. Kendisi, Çanakkale savaşlarının manevi fatihlerinden.
Kınından çekilmiş kılıç
Kaşıkçı Dede, Çanakkale savaşları sırasında, savaş esnasında, Bigalı köyünde geçici olarak konaklayan 27. Alay'ın mataralarını doldurmuş . Bir alay askerin su ihtiyacını karşılayan bu ihtiyarın kim olduğu, alay içerisinde görevli askerlerden Konyalı Ahmet'in dikkatini çekmiş. Onun Kilitbahir'li ve Kaşıkçı Dede olduğunu öğrenmiş. Konya Ladik'li Ahmet, gazi olduktan yollar sonra bu bölgeye yaptığı ziyaret sonucu Kaşıkçı Dede'yi ziyaret etmek istemiş ve türbesiyle karşılaşınca, Allah dostlarının asıl vazifelerini öldükten sonra ifa ettiklerine bir kez daha kanaat getirmiş. Burada, kültürümüzde yerleşik bulunan, "Allah dostları öldükten sonra kınından çıkmış kılıç gibidir" gerçeğini ve bu gerçeğin binlerce tezahürünün varlığını aktarmadan geçmeyelim.
Kaşıkçı Dede'den sonra Ahmet Cahid-i Sultan Hazretlerinin huzurundayız. Çanakkale savaşları sırasında boğaz komutanı Cevat Paşa'nın gördüğü rüyayı tabir etmesi sonucu 26 adet kutsal saydığımız Türk yapısı mayınların döşenmesine sebep zattır Ahmet Cahid-i Sultan.
Yazmış olduğu divanından bir dörtlük onun kimliğini, Çanakkale'nin ruh yapısını şöyle ortaya koyuyor:
Cahid-i geç bu hayalden, bakma dünya malına,Zehr olur her kim sunarsa elin anın balına,Akil isen kıl seyahat, git Resulün yoluna,Bir değirmendir bu dünya, öğüdür bir gün bizi.
Yarın: Gelibolu; bastığın yeri toprak diyerek geçme tanı
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.