Yazı Dizisi; Ali Rıza Bayzan; Amerika İslam Dünyasından ne istiyor' (14) "DİYARBAKIR İNCİLİ TOPLULU'U ve Amerikalı misyonerlerin Kürt Projesi"
26.10.2002 00:00:00
hazırlayan: ali rıza bayzan / www.bayzan.net/ arbayzan@hotmail.com
Protestan bir misyoner olan Douglas Layton tarafından kaleme alınan, Amerika'da İngilizce ve Kürtçe olarak yayınlanan "Kitab-ı Mukaddes'te Kürtler (Kurds In The Bible-Kurd Dinaf Tevrat-ı ve Incil-i Da)" Kürtlerin aslında Hıristiyan bir kavim olduğunu ve Kitab-ı Mukaddes'te kendilerinden çokça söz edildiğini ileri sürüyor.Douglas Layton'un kitabı, iki amacı birden gütmekte. İlki Kürtler için hayali ve yapay bir etnik kimlik geliştirmekte ve bu bağlamda bölücü Kürtçü terörü meşrulaştırmaya kalkışmaktadır. İkincisi Kürtler için geliştirdiği etnik kimliği Kitab-ı Mukaddes'le temellendirerek Kürtler'i Hıristiyanlığa ısındırmaya çalışıyor. Öyle ya Hıristiyanların Kutsal Kitab'ı güya Kürtleri büyük bir imparatorluk kurmuş bir ulus olarak tanıyor" Protestan misyoner örgütler, Diyarbakır'da üslenirken niçin özellikle Sur Belediyesi'ni tercih etmişti? Bu sorunun cevabı ilginç bir ilişkiler ağını gözler önüne seriyor. Diyarbakır'da ihtiyaç kalmadığı için terkedilen ve viraneye dönüşen kiliselerin sayısı 36'dır. Cemaati kalmadığı için boş kalan kiliselerin AB süreciyle birlikte bizzat resmi kurumlar aracılığı ile imar ve ihya edilmesi dikkat çekicidir. Diyarbakır'da bu konuda öncülüğü Sur Belediyesi'nin çekmesi rastlantı olabilir mi acaba? Örneğin Sur Belediyesi ile Dünya Kiliseler Birliği arasındaki iletişimi kimler kurmuştur acaba? Bütün ipuçları tek bir adresi gösteriyor: Diyarbakır İncili Topluluğu.
Yayınladığımız haritada da görüldüğü üzere Protestan Misyoner Örgütlerin özel ilgi alanlarından birisi Diyarbakır'dır. Aslında bu ilgi daha geniş çerçevede Kürt kökenli yurttaşlarımızı hıristiyanlaştırmak ve azınlıklaştırmaktır. Bu konuyu daha önce yazmıştık.
Şimdi önceki dizilerimizden bir alıntıyla başlayacağız: "Uluslararası İlişkiler uzmanı Recep Bahar, Haftalık Mesaj Dergisi'nde yayınlanan bir araştırmasında Misyoner Örgütlerin Kürtleri Hıristiyanlaştırma projesinin teorik temellerini gözler önüne seriyor.(1) Bahar'ın çalışması, Misyoner Örgütlerin yıkıcı, bölücü ve ayrılıkçı faaliyetlere verdiği desteği ortaya koymaktadır.
Protestan bir misyoner olan Douglas Layton tarafından kaleme alınan, Amerika'da İngilizce ve Kürtçe olarak yayınlanan "Kitab-ı Mukaddes'te Kürtler (Kurds In The Bible-Kurd Dinaf Tevrat-ı ve Incil-i Da)" Kürtlerin aslında Hıristiyan bir kavim olduğunu ve Kitab-ı Mukaddes'te kendilerinden çokça söz edildiğini ileri sürüyor.(2)
Douglas Layton'un kitabı, iki amacı birden gütmekte. İlki Kürtler için hayali ve yapay bir etnik kimlik geliştirmekte ve bu bağlamda bölücü Kürtçü terörü meşrulaştırmaya kalkışmaktadır. İkincisi Kürtler için geliştirdiği etnik kimliği Kitab-ı Mukaddes'le temellendirerek Kürtler'i Hıristiyanlığa ısındırmaya çalışıyor. Öyle ya Hıristiyanların Kutsal Kitab'ı güya Kürtleri büyük bir imparatorluk kurmuş bir ulus olarak tanıyor."Protestan Misyoner Örgütlerin çalışmaları somut bir meyvesi Diyarbakır İncili Topluluğu.
Diyarbakır Atatürkçü Düşünce Derneği'nin misyonerlik uyarısı
Atatürkçü Düşünce Derneği'nin Diyarbakır Şubesi, 8 Aralık 2001'de yaptığı basın açıklaması Diyarbakır İncili Topluluğu ve Diyarbakır'daki Hıristiyanlık propagandaları hakkında şu bilgileri vermektedir: "Son yıllarda bölgemizde Hıristiyan Misyonerlik faaliyetleri yoğunlaşmıştır. Bu misyonerlik çerçevesinde son alarak Diyarbakır'da Lalepaşa Mahallesinde Meryem Ana Kilisesi karşısında bir Protestan Kilisesi inşaatına başlanmıştır.
Bu inşaatın ruhsatını, Sur Belediyesi konut adı altında, Mimarlar Odası da misafirhane olarak onaylamıştır. Son bir yıl içinde şehrimizde misyonerlik faaliyetinde bulunularak az sayıda da olsa bazı gençlerimiz Hıristiyanlaştırılmıştır. Bu çalışmalar içinde Diyarbakır"da bazı sinemaların çıkış saatlerinde el altından Hıristiyanlık propagandası içeren Türkçe ve Kürtçe İncil ve broşür dağıtılmıştır. Bütün bunlar çok kültürlülük bağlamında ve dinler arası diyalog adı altında yürütülmektedir."(3)
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun müdahalesi
Diyarbakır'da Protestan kilise kurma çalışmaları vardı. Ancak bu kilise inşaatı, "Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu"nun müdahalesiyle durduruldu.
Konuyu özel olarak araştıran gazeteci Uğur Yıldırım, konuya dair haberinde şu bilgileri vermekteydi: "Misyonerler Diyarbakır'da Protestan kilisesi kuruyor" başlıklı haberimizin yayınlanmasından 3 gün sonra "Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu" kilisenin inşaatını durdurdu. Diyarbakır'ın Sur beldesi Lalepaşa Mahallesi'ndeki kilise inşaatının ruhsatı, 5 Haziran 2001 tarihinde alınmış. Ruhsat, Ahmet Güvener adına kayıtlı. Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, Güvener'in "Sadece toplantı salonu yapılacağına ilişkin müracaatına istinaden" inşaata onay vermiş. Bu onay ile Protestan misyonerler Sur Belediyesi'nden inşaat ruhsatı aldılar. Ancak Aydınlık'ın yayını üzerine söz konusu inşaatın "toplantı yeri" ya da "konut" değil, kilise olduğu ortaya çıktı.
Diyarbakır'da birkaç yıl önce bölgeye giden yabancı misyonerlerin örgütlediği küçük bir grup dışında Protestan yurttaş da yok! Yayınımız üzerine Diyarbakır Emniyeti de soruşturma başlattı." (4)
Sur Belediyesi'nin AB ve Dünya Kiliseler Birliği ile flörtü
Protestan misyoner örgütler, Diyarbakır'da üslenirken niçin özellikle Sur Belediyesi'ni tercih etmişti? Bu sorunun cevabı ilginç bir ilişkiler ağını gözler önüne seriyor.
Diyarbakır'da ihtiyaç kalmadığı için terkedilen ve viraneye dönüşen kiliselerin sayısı 36'dır. Cemaati kalmadığı için boş kalan kiliselerin AB süreciyle birlikte bizzat resmi kurumlar aracılığı ile imar ve ihya edilmesi dikkat çekicidir. Diyarbakır'da bu konuda öncülüğü Sur Belediyesi'nin çekmesi rastlantı olabilir mi acaba? Örneğin Sur Belediyesi ile Dünya Kiliseler Birliği arasındaki iletişimi kimler kurmuştur acaba? Bütün ipuçları tek bir adresi gösteriyor: Diyarbakır İncili Topluluğu. Sur Belediyesi'nin kendi sınırları içindeki kiliselerin imarı ve ihyası için UNESCO'ya ve Dünya Kiliseler Birliği'ne başvuruşunu haber yapan Radikal gazetesinin başlığı ve içeriği de tam bir propaganda havası taşımaktaydı.
"Çan sesleri susuyor" başlıklı haberin spotu şöyle: "Parasızlık ve bakımsızlık nedeniyle Diyarbakır'daki 36 kiliseden sadece yedisi ayakta kaldı. İkisinde ibadet yapılan kiliseler, acil yardım ulaşmazsa tarihe karışmak üzere." Haberin izleyelim: "Diyarbakır'da tarihi eser konumundaki yedi kilise, kurtarılmayı bekliyor. İl sınırları içinde sayısı 36 olan kiliselerden, bakımsızlık ve parasızlık nedeniyle geriye yalnızca yedisi kaldı. Önceleri bakımıyla cemaatin ilgilendiği, ancak göçle beraber sahipsiz kalan kiliselerden bazılarının içinde aileler yaşıyor, bazıları da çocuklar için oyun alanı.
Sur Belediyesi, sınırları içindeki kiliseleri kurtarmak için, Dünya Kiliseler Birliği ve UNESCO'ya çağrıda bulunarak yardım istedi. Ayrıca kiliselerin restorasyonu için Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'ndan gerekli iznin çıkmasını bekleniyor. Sur Belediye Başkanı Cezair Serin, Süryani Meryem Ana Kilisesi, Meryem Ana Küçük Kilisesi, Ermeni Surp Giragos Kilisesi, Saint George Kilisesi, Caldion (Keldani) Kilisesi, Protestan Kilisesi ile Ermeni Hoca Bisop Kilisesi'ni kurtarmaya çalıştıklarını kaydederek, bu kiliselerden yalnızca Meryem Ana Kilisesi ve Caldion Kilisesi'nde ibadet yapılabildiğini belirtti.
... Belediye Başkanı'na şimdilik herhangi bir yardım ulaşmamış. Serin, Türkiye'deki kurumlardan olumlu yanıt alamadıkları için UNESCO ve Dünya Kiliseler Birliği'nden yardım istediklerini belirterek, "Bu kiliseler yalnızca Diyarbakır'ın ya da Türkiye'nin değil. Bunlar dünya mirası. O nedenle kurtarmak için herkesin üzerine düşeni yapması gerekiyor" dedi."
Kilise-sever Radikal gazetesi
Radikal gazetesi, bu konudaki genel çizgisine uygun bir biçimde fırsattan istifade bir de Mardin'deki bir Ermeni Kilisesi için bir drama sergiliyor:
"Çan sesi Mardin'den duyulan kilise. 1200 yıllık Ermeni Surp Girogos Kilisesi'nin durumu, diğerleri arasında en vahim olanı. Bu kilisede ne ibadet yapılabiliyor, ne de bakımını yapan birileri var. Kilise içinde köylerden göç eden birkaç aile yaşıyor. Çevre halkının, "Çanı çaldığında sesi ta Mardin'den duyulurdu" dediği kilise şimdi çansız ve çatısız bir biçimde, onarım için gereken kararların çıkmasını bekliyor."(5)
Mesut Yılmaz'a bir soru: AB üyeliği yolu hangi Diyarbakır'dan geçer
Sonuç ne oldu? Sur Belediyesi'nin talebine bekleneceği üzere Dünya Kiliseler Birliği'nden olumlu cevap gelmişti. Belediye başkanı "yapı olarak ayakta kalan 7 kilisenin kurtarılmasının 10 milyon dolara malolacağını hesapladıklarını" belirtiyor.(6) Dile kolay 10 milyon dolar... Acaba Diyarbakır İncili Topluluğu'nun Sur Belediyesi'nde yaptırdığı kilisenin finansmanı da buradan mı geliyor? Sur Belediyesi'nin bu talebinin, Türkiye'nin Helsinki'de Avrupa Birliği'ne üye adayı ilan edilmesinden (10-11 Aralık 1999) sonra Temmuz 1999'da yapılmasının altını çizmek gerek. Mesut Yılmaz. "Avrupa'ya giden yol Diyarbakır'dan geçer"(7) diyordu ama galiba bu bizim bildiğimiz Diyarbakır değildi.
NOT: DİZİMİZİN DÜNKÜ BÖLÜMÜNDE Sevinç Abla Özel Eğitim Okulu İLE İLGİLİ SPOT YANLIŞLIKLA GİRİLMİŞTİR. TEKNİK EKİP OLARAK YAZARIMIZDAN VE OKURLARIMIZDAN ÖZÜR DİLERİZ.
Dipnotlar:
1) Haftalık Haber Yorum Dergisi Mesaj'ın, 21-27 Mart 1995 tarihli 166. sayısındaki "Kuzey Irak'ta Misyoner Tuzağı" başlıklı kapak dosyası.
2) Misyoner Örgütlerin, Kürtlere yönelik propagandaları için bkz., www.princepeaceembassy.org/persecuted__kurds.htm.; www.kurd.org/Zagros/pubs3z3.htm.; www.kurdish-partnership.com/bible.html; www.kurdish-partnership.com/home.html; www.christiannews.org/archives/1998/121798/news/missions.html.
3)http://mhukuk.kolayweb.com/addhaber.htm
4) 2 Aralık 2001 tarihli Aydınlık, sayı: 750.
5) 17 Temmuz 1999 tarihli Radikal Gazetesi, Hatice Yaşar'ın haberi.
6) 10 Mart 2001 tarihli Özgür Politika Gazetesi.
7) Mesut Yılmaz, bu sözleri partisinin Diyarbakır'da yapılan genişletilmiş bölge toplantısının açılışında yapmış olduğu konuşmada sarfetmişti: "AB üyeliğine giden yolun Diyarbakır'dan geçtiğine inandığımız için buradayız..." 17 Aralık 1999 tarihli Cumhuriyet.
AB'den Türkiye'ye kilise uyurası geldi
"Türkiye'deki kiliselerin faaliyetlerinin kısıtlandığı iddiaları üzerine Avrupa Birliği Komisyonu'nun Türk Dışişleri Bakanlığı'nı uyardığı ortaya çıktı. AB Komisyonu'nca Dışişleri Bakanlığı'na gönderilen yazıda kiliselerin çalışmalarının kısıtlanmaması istendi. Söz konusu uyarı, emniyet ve Diyanet yetkililerinin tepkisini çekti. Türkiye'de camilere kısıtlama getirilirken, kiliselere yasal kısıtlama getirilmediğini ifade eden bir yetkili, İçişleri Bakanlığı'nın bu konuyu düzenleyen bir tasarı üzerinde çalıştığını kaydetti. İmar Kanunu'na göre ibadet yeri olarak ayrılmayan yerler dışında hiçbir yerde ibadethane açılamıyor. Ancak bu hüküm, camiler için uygulanmasına karşın kiliseler için uygulanmıyor. İmar planında yer almadığı halde Keçiören Belediyesi sınırları içindeki Müjde Kilisesi ile Yenimahalle'deki Uluslararası Protestan Kilisesi, tüm uyarılara rağmen faaliyetlerine devam ediyor." (Sedat Güneç, 02.08.2002 Zaman)
Protestan bir misyoner olan Douglas Layton tarafından kaleme alınan, Amerika'da İngilizce ve Kürtçe olarak yayınlanan "Kitab-ı Mukaddes'te Kürtler (Kurds In The Bible-Kurd Dinaf Tevrat-ı ve Incil-i Da)" Kürtlerin aslında Hıristiyan bir kavim olduğunu ve Kitab-ı Mukaddes'te kendilerinden çokça söz edildiğini ileri sürüyor.Douglas Layton'un kitabı, iki amacı birden gütmekte. İlki Kürtler için hayali ve yapay bir etnik kimlik geliştirmekte ve bu bağlamda bölücü Kürtçü terörü meşrulaştırmaya kalkışmaktadır. İkincisi Kürtler için geliştirdiği etnik kimliği Kitab-ı Mukaddes'le temellendirerek Kürtler'i Hıristiyanlığa ısındırmaya çalışıyor. Öyle ya Hıristiyanların Kutsal Kitab'ı güya Kürtleri büyük bir imparatorluk kurmuş bir ulus olarak tanıyor" Protestan misyoner örgütler, Diyarbakır'da üslenirken niçin özellikle Sur Belediyesi'ni tercih etmişti? Bu sorunun cevabı ilginç bir ilişkiler ağını gözler önüne seriyor. Diyarbakır'da ihtiyaç kalmadığı için terkedilen ve viraneye dönüşen kiliselerin sayısı 36'dır. Cemaati kalmadığı için boş kalan kiliselerin AB süreciyle birlikte bizzat resmi kurumlar aracılığı ile imar ve ihya edilmesi dikkat çekicidir. Diyarbakır'da bu konuda öncülüğü Sur Belediyesi'nin çekmesi rastlantı olabilir mi acaba? Örneğin Sur Belediyesi ile Dünya Kiliseler Birliği arasındaki iletişimi kimler kurmuştur acaba? Bütün ipuçları tek bir adresi gösteriyor: Diyarbakır İncili Topluluğu.
Yayınladığımız haritada da görüldüğü üzere Protestan Misyoner Örgütlerin özel ilgi alanlarından birisi Diyarbakır'dır. Aslında bu ilgi daha geniş çerçevede Kürt kökenli yurttaşlarımızı hıristiyanlaştırmak ve azınlıklaştırmaktır. Bu konuyu daha önce yazmıştık.
Şimdi önceki dizilerimizden bir alıntıyla başlayacağız: "Uluslararası İlişkiler uzmanı Recep Bahar, Haftalık Mesaj Dergisi'nde yayınlanan bir araştırmasında Misyoner Örgütlerin Kürtleri Hıristiyanlaştırma projesinin teorik temellerini gözler önüne seriyor.(1) Bahar'ın çalışması, Misyoner Örgütlerin yıkıcı, bölücü ve ayrılıkçı faaliyetlere verdiği desteği ortaya koymaktadır.
Protestan bir misyoner olan Douglas Layton tarafından kaleme alınan, Amerika'da İngilizce ve Kürtçe olarak yayınlanan "Kitab-ı Mukaddes'te Kürtler (Kurds In The Bible-Kurd Dinaf Tevrat-ı ve Incil-i Da)" Kürtlerin aslında Hıristiyan bir kavim olduğunu ve Kitab-ı Mukaddes'te kendilerinden çokça söz edildiğini ileri sürüyor.(2)
Douglas Layton'un kitabı, iki amacı birden gütmekte. İlki Kürtler için hayali ve yapay bir etnik kimlik geliştirmekte ve bu bağlamda bölücü Kürtçü terörü meşrulaştırmaya kalkışmaktadır. İkincisi Kürtler için geliştirdiği etnik kimliği Kitab-ı Mukaddes'le temellendirerek Kürtler'i Hıristiyanlığa ısındırmaya çalışıyor. Öyle ya Hıristiyanların Kutsal Kitab'ı güya Kürtleri büyük bir imparatorluk kurmuş bir ulus olarak tanıyor."Protestan Misyoner Örgütlerin çalışmaları somut bir meyvesi Diyarbakır İncili Topluluğu.
Diyarbakır Atatürkçü Düşünce Derneği'nin misyonerlik uyarısı
Atatürkçü Düşünce Derneği'nin Diyarbakır Şubesi, 8 Aralık 2001'de yaptığı basın açıklaması Diyarbakır İncili Topluluğu ve Diyarbakır'daki Hıristiyanlık propagandaları hakkında şu bilgileri vermektedir: "Son yıllarda bölgemizde Hıristiyan Misyonerlik faaliyetleri yoğunlaşmıştır. Bu misyonerlik çerçevesinde son alarak Diyarbakır'da Lalepaşa Mahallesinde Meryem Ana Kilisesi karşısında bir Protestan Kilisesi inşaatına başlanmıştır.
Bu inşaatın ruhsatını, Sur Belediyesi konut adı altında, Mimarlar Odası da misafirhane olarak onaylamıştır. Son bir yıl içinde şehrimizde misyonerlik faaliyetinde bulunularak az sayıda da olsa bazı gençlerimiz Hıristiyanlaştırılmıştır. Bu çalışmalar içinde Diyarbakır"da bazı sinemaların çıkış saatlerinde el altından Hıristiyanlık propagandası içeren Türkçe ve Kürtçe İncil ve broşür dağıtılmıştır. Bütün bunlar çok kültürlülük bağlamında ve dinler arası diyalog adı altında yürütülmektedir."(3)
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun müdahalesi
Diyarbakır'da Protestan kilise kurma çalışmaları vardı. Ancak bu kilise inşaatı, "Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu"nun müdahalesiyle durduruldu.
Konuyu özel olarak araştıran gazeteci Uğur Yıldırım, konuya dair haberinde şu bilgileri vermekteydi: "Misyonerler Diyarbakır'da Protestan kilisesi kuruyor" başlıklı haberimizin yayınlanmasından 3 gün sonra "Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu" kilisenin inşaatını durdurdu. Diyarbakır'ın Sur beldesi Lalepaşa Mahallesi'ndeki kilise inşaatının ruhsatı, 5 Haziran 2001 tarihinde alınmış. Ruhsat, Ahmet Güvener adına kayıtlı. Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, Güvener'in "Sadece toplantı salonu yapılacağına ilişkin müracaatına istinaden" inşaata onay vermiş. Bu onay ile Protestan misyonerler Sur Belediyesi'nden inşaat ruhsatı aldılar. Ancak Aydınlık'ın yayını üzerine söz konusu inşaatın "toplantı yeri" ya da "konut" değil, kilise olduğu ortaya çıktı.
Diyarbakır'da birkaç yıl önce bölgeye giden yabancı misyonerlerin örgütlediği küçük bir grup dışında Protestan yurttaş da yok! Yayınımız üzerine Diyarbakır Emniyeti de soruşturma başlattı." (4)
Sur Belediyesi'nin AB ve Dünya Kiliseler Birliği ile flörtü
Protestan misyoner örgütler, Diyarbakır'da üslenirken niçin özellikle Sur Belediyesi'ni tercih etmişti? Bu sorunun cevabı ilginç bir ilişkiler ağını gözler önüne seriyor.
Diyarbakır'da ihtiyaç kalmadığı için terkedilen ve viraneye dönüşen kiliselerin sayısı 36'dır. Cemaati kalmadığı için boş kalan kiliselerin AB süreciyle birlikte bizzat resmi kurumlar aracılığı ile imar ve ihya edilmesi dikkat çekicidir. Diyarbakır'da bu konuda öncülüğü Sur Belediyesi'nin çekmesi rastlantı olabilir mi acaba? Örneğin Sur Belediyesi ile Dünya Kiliseler Birliği arasındaki iletişimi kimler kurmuştur acaba? Bütün ipuçları tek bir adresi gösteriyor: Diyarbakır İncili Topluluğu. Sur Belediyesi'nin kendi sınırları içindeki kiliselerin imarı ve ihyası için UNESCO'ya ve Dünya Kiliseler Birliği'ne başvuruşunu haber yapan Radikal gazetesinin başlığı ve içeriği de tam bir propaganda havası taşımaktaydı.
"Çan sesleri susuyor" başlıklı haberin spotu şöyle: "Parasızlık ve bakımsızlık nedeniyle Diyarbakır'daki 36 kiliseden sadece yedisi ayakta kaldı. İkisinde ibadet yapılan kiliseler, acil yardım ulaşmazsa tarihe karışmak üzere." Haberin izleyelim: "Diyarbakır'da tarihi eser konumundaki yedi kilise, kurtarılmayı bekliyor. İl sınırları içinde sayısı 36 olan kiliselerden, bakımsızlık ve parasızlık nedeniyle geriye yalnızca yedisi kaldı. Önceleri bakımıyla cemaatin ilgilendiği, ancak göçle beraber sahipsiz kalan kiliselerden bazılarının içinde aileler yaşıyor, bazıları da çocuklar için oyun alanı.
Sur Belediyesi, sınırları içindeki kiliseleri kurtarmak için, Dünya Kiliseler Birliği ve UNESCO'ya çağrıda bulunarak yardım istedi. Ayrıca kiliselerin restorasyonu için Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'ndan gerekli iznin çıkmasını bekleniyor. Sur Belediye Başkanı Cezair Serin, Süryani Meryem Ana Kilisesi, Meryem Ana Küçük Kilisesi, Ermeni Surp Giragos Kilisesi, Saint George Kilisesi, Caldion (Keldani) Kilisesi, Protestan Kilisesi ile Ermeni Hoca Bisop Kilisesi'ni kurtarmaya çalıştıklarını kaydederek, bu kiliselerden yalnızca Meryem Ana Kilisesi ve Caldion Kilisesi'nde ibadet yapılabildiğini belirtti.
... Belediye Başkanı'na şimdilik herhangi bir yardım ulaşmamış. Serin, Türkiye'deki kurumlardan olumlu yanıt alamadıkları için UNESCO ve Dünya Kiliseler Birliği'nden yardım istediklerini belirterek, "Bu kiliseler yalnızca Diyarbakır'ın ya da Türkiye'nin değil. Bunlar dünya mirası. O nedenle kurtarmak için herkesin üzerine düşeni yapması gerekiyor" dedi."
Kilise-sever Radikal gazetesi
Radikal gazetesi, bu konudaki genel çizgisine uygun bir biçimde fırsattan istifade bir de Mardin'deki bir Ermeni Kilisesi için bir drama sergiliyor:
"Çan sesi Mardin'den duyulan kilise. 1200 yıllık Ermeni Surp Girogos Kilisesi'nin durumu, diğerleri arasında en vahim olanı. Bu kilisede ne ibadet yapılabiliyor, ne de bakımını yapan birileri var. Kilise içinde köylerden göç eden birkaç aile yaşıyor. Çevre halkının, "Çanı çaldığında sesi ta Mardin'den duyulurdu" dediği kilise şimdi çansız ve çatısız bir biçimde, onarım için gereken kararların çıkmasını bekliyor."(5)
Mesut Yılmaz'a bir soru: AB üyeliği yolu hangi Diyarbakır'dan geçer
Sonuç ne oldu? Sur Belediyesi'nin talebine bekleneceği üzere Dünya Kiliseler Birliği'nden olumlu cevap gelmişti. Belediye başkanı "yapı olarak ayakta kalan 7 kilisenin kurtarılmasının 10 milyon dolara malolacağını hesapladıklarını" belirtiyor.(6) Dile kolay 10 milyon dolar... Acaba Diyarbakır İncili Topluluğu'nun Sur Belediyesi'nde yaptırdığı kilisenin finansmanı da buradan mı geliyor? Sur Belediyesi'nin bu talebinin, Türkiye'nin Helsinki'de Avrupa Birliği'ne üye adayı ilan edilmesinden (10-11 Aralık 1999) sonra Temmuz 1999'da yapılmasının altını çizmek gerek. Mesut Yılmaz. "Avrupa'ya giden yol Diyarbakır'dan geçer"(7) diyordu ama galiba bu bizim bildiğimiz Diyarbakır değildi.
NOT: DİZİMİZİN DÜNKÜ BÖLÜMÜNDE Sevinç Abla Özel Eğitim Okulu İLE İLGİLİ SPOT YANLIŞLIKLA GİRİLMİŞTİR. TEKNİK EKİP OLARAK YAZARIMIZDAN VE OKURLARIMIZDAN ÖZÜR DİLERİZ.
Dipnotlar:
1) Haftalık Haber Yorum Dergisi Mesaj'ın, 21-27 Mart 1995 tarihli 166. sayısındaki "Kuzey Irak'ta Misyoner Tuzağı" başlıklı kapak dosyası.
2) Misyoner Örgütlerin, Kürtlere yönelik propagandaları için bkz., www.princepeaceembassy.org/persecuted__kurds.htm.; www.kurd.org/Zagros/pubs3z3.htm.; www.kurdish-partnership.com/bible.html; www.kurdish-partnership.com/home.html; www.christiannews.org/archives/1998/121798/news/missions.html.
3)http://mhukuk.kolayweb.com/addhaber.htm
4) 2 Aralık 2001 tarihli Aydınlık, sayı: 750.
5) 17 Temmuz 1999 tarihli Radikal Gazetesi, Hatice Yaşar'ın haberi.
6) 10 Mart 2001 tarihli Özgür Politika Gazetesi.
7) Mesut Yılmaz, bu sözleri partisinin Diyarbakır'da yapılan genişletilmiş bölge toplantısının açılışında yapmış olduğu konuşmada sarfetmişti: "AB üyeliğine giden yolun Diyarbakır'dan geçtiğine inandığımız için buradayız..." 17 Aralık 1999 tarihli Cumhuriyet.
AB'den Türkiye'ye kilise uyurası geldi
"Türkiye'deki kiliselerin faaliyetlerinin kısıtlandığı iddiaları üzerine Avrupa Birliği Komisyonu'nun Türk Dışişleri Bakanlığı'nı uyardığı ortaya çıktı. AB Komisyonu'nca Dışişleri Bakanlığı'na gönderilen yazıda kiliselerin çalışmalarının kısıtlanmaması istendi. Söz konusu uyarı, emniyet ve Diyanet yetkililerinin tepkisini çekti. Türkiye'de camilere kısıtlama getirilirken, kiliselere yasal kısıtlama getirilmediğini ifade eden bir yetkili, İçişleri Bakanlığı'nın bu konuyu düzenleyen bir tasarı üzerinde çalıştığını kaydetti. İmar Kanunu'na göre ibadet yeri olarak ayrılmayan yerler dışında hiçbir yerde ibadethane açılamıyor. Ancak bu hüküm, camiler için uygulanmasına karşın kiliseler için uygulanmıyor. İmar planında yer almadığı halde Keçiören Belediyesi sınırları içindeki Müjde Kilisesi ile Yenimahalle'deki Uluslararası Protestan Kilisesi, tüm uyarılara rağmen faaliyetlerine devam ediyor." (Sedat Güneç, 02.08.2002 Zaman)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.