Sosyal Devlet - Milli Devlet'e göre yaşanmayan hak, insan hakkı sayılmaz. Örneğin, insan haklarının olması için insanların iş araması değil, iş sahibi olması; ev araması değil, başlarını sokacakları bir evlerinin olması gerekir. Böyle bir bakış açısına, ne liberal, ne de Marksist görüşler sahip olmadığı için; maalesef insan haklarının en fazla çiğnendiği bir dönemde yaşıyoruz.
ABD insan haklarını ihlal etmektedirBugünün süper gücü konumundaki ABD'nin siyasi, hukuki, kültürel, sosyal yapısı incelendiğinde, 2000 yıl önceki Roma İmparatorluğu'nda insana verilen değerle (!) büyük paralellik ve benzerlik arz ettiği görülecektir. Şöyleki; * ABD de, aynen Roma gibi askeri üstünlük ve şiddetle yayılmaktadır.* Dün de, bugün de ele geçirdikleri bölgelerin yerel halkı, akıl almaz işkencelerle sindirilmektedir. Bu konuda ABD'nin Irak'taki işgal ve icraatlarını gözlemlemek örnek olması bakımından kafidir.* Demokrasinin uygulandığı söylense de, bugün, ABD'de yönetime katılabilenler, dün Roma'da olduğu gibi, zenginliği ve gücü elinde bulunduranlardır.* İnsan hakları ve sair kavramlar, sadece sözde kalmakta, uygulamaya geçmemektedir. Dün Roma'da köleler "evcil hayvan"lar olarak vasıflandırılırken; ABD'de bugün parkların veya kimi eğlence yerlerinin kapılarına "köpekler ve zenciler giremez" yazılıdır.* İnsan değil, sistem önemlidir.
Temel hak ve hürriyetler mukaddestirSosyal Devlet/Milli Devlet tezimize göre ise, insanın temel hak ve hürriyetleri mukaddestir ve korunmalıdır. Kişi, bu temel hak ve hürriyetleri doğuştan kazanmıştır. Can emniyeti, mal emniyeti, namus emniyeti, akıl emniyeti, din ve vicdan emniyeti korunması gereken 5 temel haktır.Bizim geleneğimizde ve kültür tarihimizde bu haklar, "kul hakları" olarak kabul edilmiştir; böyle algılanarak yaşanmıştır. Eşlerin birbirine karşı olan sorumlulukları, çocukların anne - babaya, arkadaş ve komşuların birbirine olan vazifeleri, hep kul hakkı olarak kabul edilmiştir. Bizim tarihimizde devlet, bu hakların koruyucusu ve hamisi olma vazifesi ifa etmiş; bu hakları, hâkim olduğumuz coğrafyanın tamamının halklarına da doya doya yaşatmıştır.
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLER
Prof. Dr. Suphi Saatçi / Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Devlet Milli devlet bize ufuk açmaktadır Dünyanın en medenî ve ekonomik yönden en güçlü toplumu olarak tarihte yaşayan milletimizin en büyük başarısı, bize göre güçlü devlet geleneğine sahip oluşudur. Bütün bu tarihî akışı çok iyi kavrayan ve belirli bir sistematik içinde ele alarak tahlil eden Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Sosyal Devlet Milli Devlet" adlı yeni eseri, bu açıdan bizlere zengin bir ufuk açmaktadır. Milletimizin tarihini bilmeyenler, Tanzimat döneminden beri Batı karşısında yaşanan aşağılık kopleksinin ezikliğinden bir türlü kurtulamamışlardır. Kendine güveni kalmayan ve fikir adamı sıfatı ile ortada dönüp dolaşan sömürge aydınlarının yaşadığı sefalet, millî devletine yabancı olmasından kaynaklanıyor. Türklerin devlet geleneği ve bu geleneğin gücü hakkında fikir sahibi olmayan sadece sömürge aydınları değildir. Ne yazık devletin en önemli ve en yetkili makamında görev alanlar da, ne yazık aynı fikir sefaletinin içinde kıvranıyorlar. Onlara da ilk elden tavsiyemiz, Prof. Dr. Haydar Baş'ın bu kitabını dikkatlice okumalarıdır. Prof. Dr. Haydar Baş, ömrünü Türkiye'nin sorunlarını çözmeye ve milletimizin daha iyi bir geleceğe kavuşmasına vakfetmiştir.
ABD insan haklarını ihlal etmektedirBugünün süper gücü konumundaki ABD'nin siyasi, hukuki, kültürel, sosyal yapısı incelendiğinde, 2000 yıl önceki Roma İmparatorluğu'nda insana verilen değerle (!) büyük paralellik ve benzerlik arz ettiği görülecektir. Şöyleki; * ABD de, aynen Roma gibi askeri üstünlük ve şiddetle yayılmaktadır.* Dün de, bugün de ele geçirdikleri bölgelerin yerel halkı, akıl almaz işkencelerle sindirilmektedir. Bu konuda ABD'nin Irak'taki işgal ve icraatlarını gözlemlemek örnek olması bakımından kafidir.* Demokrasinin uygulandığı söylense de, bugün, ABD'de yönetime katılabilenler, dün Roma'da olduğu gibi, zenginliği ve gücü elinde bulunduranlardır.* İnsan hakları ve sair kavramlar, sadece sözde kalmakta, uygulamaya geçmemektedir. Dün Roma'da köleler "evcil hayvan"lar olarak vasıflandırılırken; ABD'de bugün parkların veya kimi eğlence yerlerinin kapılarına "köpekler ve zenciler giremez" yazılıdır.* İnsan değil, sistem önemlidir.
Temel hak ve hürriyetler mukaddestirSosyal Devlet/Milli Devlet tezimize göre ise, insanın temel hak ve hürriyetleri mukaddestir ve korunmalıdır. Kişi, bu temel hak ve hürriyetleri doğuştan kazanmıştır. Can emniyeti, mal emniyeti, namus emniyeti, akıl emniyeti, din ve vicdan emniyeti korunması gereken 5 temel haktır.Bizim geleneğimizde ve kültür tarihimizde bu haklar, "kul hakları" olarak kabul edilmiştir; böyle algılanarak yaşanmıştır. Eşlerin birbirine karşı olan sorumlulukları, çocukların anne - babaya, arkadaş ve komşuların birbirine olan vazifeleri, hep kul hakkı olarak kabul edilmiştir. Bizim tarihimizde devlet, bu hakların koruyucusu ve hamisi olma vazifesi ifa etmiş; bu hakları, hâkim olduğumuz coğrafyanın tamamının halklarına da doya doya yaşatmıştır.
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLER
Prof. Dr. Suphi Saatçi / Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Devlet Milli devlet bize ufuk açmaktadır Dünyanın en medenî ve ekonomik yönden en güçlü toplumu olarak tarihte yaşayan milletimizin en büyük başarısı, bize göre güçlü devlet geleneğine sahip oluşudur. Bütün bu tarihî akışı çok iyi kavrayan ve belirli bir sistematik içinde ele alarak tahlil eden Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Sosyal Devlet Milli Devlet" adlı yeni eseri, bu açıdan bizlere zengin bir ufuk açmaktadır. Milletimizin tarihini bilmeyenler, Tanzimat döneminden beri Batı karşısında yaşanan aşağılık kopleksinin ezikliğinden bir türlü kurtulamamışlardır. Kendine güveni kalmayan ve fikir adamı sıfatı ile ortada dönüp dolaşan sömürge aydınlarının yaşadığı sefalet, millî devletine yabancı olmasından kaynaklanıyor. Türklerin devlet geleneği ve bu geleneğin gücü hakkında fikir sahibi olmayan sadece sömürge aydınları değildir. Ne yazık devletin en önemli ve en yetkili makamında görev alanlar da, ne yazık aynı fikir sefaletinin içinde kıvranıyorlar. Onlara da ilk elden tavsiyemiz, Prof. Dr. Haydar Baş'ın bu kitabını dikkatlice okumalarıdır. Prof. Dr. Haydar Baş, ömrünü Türkiye'nin sorunlarını çözmeye ve milletimizin daha iyi bir geleceğe kavuşmasına vakfetmiştir.