İnsanın yaradılış gayesi Allah'a olan kulluğudur. İnsanın Allah'a kulluğunu ispat etmesidir. Bu gayeyi unutan insan hiç ölmeyecekmiş ve hiç Allah'a hesap vermeyecekmiş gibi hayat yaşar. Bu tür insanların idealleri genelde dünyada makam sahibi, mal ve mülk sahibi olmak olur. Bu ideal uğruna önlerine gelen her engeli aşmak için sınır tanımaz olurlar.Milli, dini ve ahlaki bütün ölçüler tamamen hiç sayılır bu tip insanların ölçüsü, nefsi arzu ve istekleridir. Nefsi arzu ve istekleri doğrultusunda ilerlerken hiçbir kuralı tanımaz hale gelirler ve yanlışını fark etse bile ısrarla aynı yanlışı savunmaya devam eder. Hataları onlara söylendiği zaman asla kabul etmeyerek, yalanı başka bir yalan ile kapatmaya çalışırlar.Bu tür insanlar yanlışından dönecek cesareti ve erdemi kendinde bulamayan insanlardır. Fakat hiç düşünmezler ki bir gün babam, dedem gibi ben de bu fani dünyadan göçeceğim ve ruz-i mahşerde Allah (c.c.) önünde hesap vereceğim.Allah'a hesap verirken size sorduğu zaman "neden, niçin bu yanlışları yaptın" diye ne diyeceksin? Dünyada insanlara anlattığın yalan bahanelerden oluşan hikayeleri yüce Allah'a da anlatacak mısın? Elbette hayır. Allah'a anlatamayacaksan ve sonunda Allah'a hesap vereceğini biliyorsan neden ilk olarak kendini ve sonra insanları aldatıyorsun?Dünyalık çıkarları için insanlara bâtılı hak, hakkı bâtıl olarak göstererek, onlara bu yanlışın doğru olduğu hususunda çeşitli oyunlarla, bahanelerle süsleyerek insanları aldatmak ancak şaytanın işidir veya şeytanlaşmış insanın işidir. Bu ahlaktaki insanlara uyan ve onlara gerçekler anlatıldığı zaman, anladıkları halde inatla yanlış yapan insanı savunmak için aynen onun kullandığı metodla yanlışın üzerini örtmeye çalışmaları onların da aynı ahlakta olduklarını göstermektedir."Ve zulüm yapanlara yakınlık göstermeyin ki, size de ateş dokunmasın. Allah'tan başka yardımcılarınız da yoktur. Sonra yardım da göremezsiniz." (Hud, 133)."Allah'ı ve mü'minleri aldatmaya çalışırlar. Halbuki sırf kendilerini aldatırlar da farkına varmazlar." (Bakara, 9)."Kalplerinde hastalık vardır. Allah da onların hastalığını arttırmıştır. Yalan söylemelerine karşılık onlara elem verici bir azap vardır." (Bakara, 10).Kısaca şunu söylemek gerek; nefsî hatalarımızın üzerini kapatmak için insanlara karşı yalandan bahaneler ile yanlışı savunmamalıyız. Çünkü ruz-i mahşerde bu hataları Allah (c.c.) bize sorduğu zaman o yalan bahanelerimiz işe yaramayacaktır.O halde, son nefes için yaşamalıyız. Geçici olarak geldiğimiz bu dünyadan ebedi vatana göçeceğiz. İki gün misafir kaldığımız bu mekana aşık olmak ve onun için geldiğimiz yeri unutmak, bizi yaradan Rabbimizi unutmak bize yakışmaz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Gökhan Demir / diğer yazıları
- ABD ve İsrail’i gölgede bıraktılar… / 28.10.2024
- Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağı / 24.10.2024
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağı / 24.10.2024
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020