Ulaşabildiklerimizden ve bize ulaşanlardan, Erzurum'da yerel basını takip etmeye çalışıyoruz. Yazdıkları gazetelerde kalemin hakkını veren, soran, sorgulayan ve tehlikeyi hissedince de kollarını açarak "Durun kalabalıklar bu cadde çıkmaz sokak" diye haykıran yürekli hemşehrilerimize rastladıkça da çocuklar kadar seviniyoruz. Daha önce de yazılarından alıntı yaptığımız Selami Türkmen'in Erzurum gazetesinde güzel bir yazısı yayınlandı. Şehrimizin yakın geçmişinde yaşanan bir katliamı hatırlatarak, yazarımız bazı sorular soruyor:"Çiçekli katliamı Ermeni döllerinin intikamıdır" başlıklı yazısının bir kısmını sizlerle paylaşmak istiyoruz."Türkiye'de terörün çok can yaktığı o günlerde yapılan 25 Ekim 1993 Yavi ve 30 Ekim 1993 Çiçekli katliamlarının arasında sadece beş gün vardır ve bu iki baskının da arkasında Ermeni döllerinin, sözde ermeni soykırımının intikamını almalarının yattığını, daha sonra yakalanan terör örgütü mensuplarının verdiği ifadelerde ortaya çıkmıştır.Çiçekli katliamının yaşandığı olayın hazırlanış şekline bir bakalım. Olayı birebir yaşayan köylülerin ifadeleri ile o gün sabah saatlerinde Yavi'ye gelen yabancı birisi, Alvarlı Muhammet Lütfi Efe'nin torunlarının nerede olduklarını sorup, bir emanet olduğunu, kendileri ile mutlaka görüşmek istediklerini söyledi. Köylüler hoca efendinin torunlarının Çiçekli köyüne Hatme'ye gittiklerini ve bir iki gün orada kalacaklarını söylerler. O akşam terör örgütünün eli kanlı mensupları çiçekli köyüne gider ve 80 yıl önce Alvarlı hoca efendinin Cami kürsüsünden:'Efendiler, kıldığımız bu namaz Allah katında makbul değildir. Ermeniler vatanımızı işgal etmişken, insanlarımızı öldürüp, ırzımıza, namusumuza el uzatmışken, bizim evlerimizde eli kolu bağlı oturmamızı Allah affetmez. Kıldığımızı, tuttuğumuzu kabul etmez. Allah'ın emri olan cihat etmenin zamanıdır. Namazımızı kıldıktan sonra yöremizde bulunan Ermeni çetelerini kovmak için harekete geçmeliyiz' diyerek imamlığını yaptığı Yavi köyünü işgal etmek isteyen Ermeni çetelerine karşı ayaklandırıp, çeteleri köye sokmayarark, Erzurum halk hareketini başlatışının 80. yıldönümünde, hiç bir şeyden habersiz köy kahvesinde Hatme'ye gitmek üzere toplanan Efenin akrabalarının intikamlarını almak için otomatik silahlarla kahvenin kapısını tekmeleyip içeriye ateş etmeye başlarlar. Köyün muhtarı ve Efe'nin torunu yiğit insan, yiğit yürek Tahsin Doğru'nun teröristlerin üzerine atlayarak başlattığı canhıraş kavga, büyük bir katliamı önlemiş, teröristler telaş içinde köyü terk etmiş ve Yavi'deki katliamdan daha az bir zayiatla, baskın atlatılmıştır.Olaydan beş yıl sonra yakalanan itirafçı teröristlerin ifadelerinde de, terör örgütünün emirlerinde de '80 yıl öncenin intikamını alacaksınız' diyerek planların yapıldığını söyledikleri bilinmektedir.Aradan 12 yıl geçmiştir. Yani Muhammet Lütfi Efe'nin Ermenilere karşı halk hareketini başlatışının 92. yıl dönümü arafesinde, Rauf Bey ile M. Kemal Atatürk'ün Erzuruma gelerek Erzurum Kongresinin başlatıldığı 3 Temmuz'da anlamlı bir hedef seçilerek, Boğaziçi Üniversitesinde "Ermeni Kongresi"ni yapamayan Ermeni dostu bir grup, 'Abant toplantıları' adı altında ve 'Başka bir konuyu tartışacağız' bahanesiyle, Erzurum'a gelmiş bulunmaktadırlar.Sormadan edemeyeceğim;Neden Ermenilere karşı başlatılan bu kutlu halk hareketinin 92. yıl dönümü arefesi seçilmiştir.Neden Milli Mücadelenin başlatıldığı 3 Temmuz tarihi uygun görülmüştür? Neden Boğaziçi Üniversitesinde Ermeni Kongresini yapamayan zat-ı muhteremler, Ermeni mezaliminin en şiddetle yaşandığı Erzurum ilindeki Abant toplantılarına katılmayı uygun görmüşlerdir?"Evet, görüldüğü gibi Selami beyin soruları oldukça haklı, oldukça yerinde ve ciddi ciddi üzerinde düşünülmesi gereken gerçeklerdir.Bu sorular listesine sizlerinde ilave edeceğiniz maddeler vardır elbette. Benim dikkatimi çeken ilginç bir noktayı da okurlarımızla paylaşmak isterim.Yazıda ismi geçen ve bölgede Ermeni çetelerine karşı halk hareketini başlatan Muhammet Lütfi Efe ile, bugün Diyaloğun, Abant toplatılarının öncülüğünü yapan Fettullah Gülen aynı bölgenin insanları. Birinin köyü Alvardan bağırsanız diğerinin köyü Korucaktan duyulacak kadar yakın. Biri o günkü şartlarda cihad hareketi başlatarak bölgeden Haçlı çetelerini kovmuş, diğeri de "Haçlı seferine karşı cihad ve mücadele ruhu kavramlarından arındırılmış Türk İslam modeli" konusunda hayli mesafeler almış durumda. Sizce de ilginç değil mi?Alın size bir soru daha?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025