Türkiye-İsveç karşılaşmasını bir cafe'de izleme imkânı buldum. Fatih Terim'in yeni oluşum için hazırladığı takım bu maçta önümüzdeki Avrupa Şampiyonası Grup Eleme Maçları için ümit verdi. Kendilerini ve oyuncuları tebrik ediyorum. Takım ruhu olarak iyiydik ama özellikle maçı stad dışında izleyen Türk taraftar ruhu olarak iyi değildik. Bulunduğum ortamda 100'den fazla kişi maçı beraber takip ediyorduk. Milli takımın attığı 2 golde çok az sayıda kişiden 'gol' sesi duydum, başka tepki yoktu. İnsanların milli takımın kaçan gollerine ya da attığımız gollere tepki vermemesi beni çok üzdü. Özellikle 2008 Avrupa Şampiyonası'ndan sonra çok kötü bir gidişat sergileyen Türk milli takımı izlenen yanlış politikalar sayesinde taraftarlarımızın da milli ruhlarını etkiledi. Görüyoruz ki maç olduğunda birçok insanın haberi bile olmuyor. Bu Türk taraftarının milli ruhunu kaybettiğinin sinyalidir...Özellikle 2002'de ve 2008'de evlerde hayatında futbol izlememiş annelerimiz dahi futbol tabirlerinden anlamadıkları halde maç saatinde ekran karşısına geçer ve çok büyük heyecanla ve dualarıyla maçı izlerlerdi. Kaçan gollerde büyük bir hüzün ve stres olurdu Türk halkında. Golü bulduğumuz anda evlerden yükselen sesler, sokaklara çıkıp galibiyeti kutlayan farklı renklerden taraftarlar, hiç kuşku yokki milli takımımızın başarısında en büyük katkı sahibidir. Şimdi baktığımız zaman milli maçlarda ne geçmişteki milli ruh ne de birlik ve beraberlik var. İzlenen siyaset ile takım taraftarları birbirine düşürüldü. Ortak paydamız Türk Milli takımı varken maçlarda hala çeşitli takım taraftarlarının aralarında tartıştığı şey, kendi tuttukları takımlarındaki oyuncuların daha iyi oynayıp oynamadığı. Bunun tek suçlusu hiç kuşku yok ki Futbol Federasyonu yetkilileridir. Türkiye'de futbolun içine siyaset karıştırılmışken ülke futbolunda ne başarı ne huzur ne de adalet beklenemez. Ben Türk taraftarı olarak yetkililere buradan sesleniyorum; Ülke hergün farklı olaylarla çalkalanırken insanların kendilerini deşarj etmek için tuttukları renklere siyasetinizi bulaştırmayın. Eğer bunu yaparsanız ekranlara çıkıp Türk futbolunun sorunlarından bahsetmeniz kimse tarafından samimi bulunmaz. Zaten futbolu kendi haline bırakırsanız, taraftarımız ve futbolcularımız milli ruhlarını yakalayıp uluslararası maçlarda gereken başarıyı yakalayacaklardır.Bizim gerek siyasette gerekse sporda ülkemizin adını duyuracak her başarıda, taraf ve renk ayırt etmeden aynı derecede sevinmemiz ve desteklememiz lazım. Bu ülkede taraftarlar bilinçli ya da bilinçsiz olarak birbirlerine düşman edildi. Bizim bu oyuna gelmememiz lazım. Herhangi bir Türk takımının uluslararası maçında o takımın taraftarının heyecanı kadar, rakip taraftarının da aynı heyecanda olması gerekir. Milli ruh budur.Başarıyı yakalamak için taraftarımız son oynadığımız İsveç maçında Fenerbahçeli Caner'in açtığı ortaya Trabzonsporlu Olcan'ın gol vuruşu kadar renk ayırmaksızın bir ve beraber olmalıdır. Eğer bu birliği sağlayamazsak futbol futbol olmaktan çıkar ve insanları ayrıştıran bir unsur haline gelir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Furkan Talay / diğer yazıları
- Atatürk’ün en büyük düşmanını açıklıyorum / 22.12.2020
- Haydar Baş’ın gizli mirası / 18.12.2020
- Hüseyin Baş’a destek değil yaren olacağız / 02.05.2020
- ‘İdeal delikanlı modeli Mustafa Kemal’ / 21.01.2019
- Rockefeller ve Rothschild Ailesi-II / 04.07.2018
- Rockefeller ve Rothschild Ailesi-I / 03.07.2018
- Atatürk camileri yıktı mı? / 29.06.2018
- Atatürk'ün partisi / 27.05.2018
- Atatürk Haydar Baş Milli Ekonomi Modeli / 11.05.2018
- Atatürk'süz Çanakkale kutlaması olmaz / 21.03.2018
- Haydar Baş’ın gizli mirası / 18.12.2020
- Hüseyin Baş’a destek değil yaren olacağız / 02.05.2020
- ‘İdeal delikanlı modeli Mustafa Kemal’ / 21.01.2019
- Rockefeller ve Rothschild Ailesi-II / 04.07.2018
- Rockefeller ve Rothschild Ailesi-I / 03.07.2018
- Atatürk camileri yıktı mı? / 29.06.2018
- Atatürk'ün partisi / 27.05.2018
- Atatürk Haydar Baş Milli Ekonomi Modeli / 11.05.2018
- Atatürk'süz Çanakkale kutlaması olmaz / 21.03.2018