Dünyanın en önemli hat eserlerinin bulunduğu Bursa Ulucami'de, 30 yıl önce plastik badana yapılarak hava almaları engellenen sütunlardaki orijinal hat yazıları temizlenerek yeniden ortaya çıkarılıyor.
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası'nın 1 milyon 500 bin YTL'lik tamirat masraflarını üstlendiği Ulucami'de, restoratör Semih İrteş, Kültür Bakanlığı İstanbul Konservasyon Merkezi'nin talimatları doğrultusunda çalışmalarını sürdürüyor. İlk olarak dünyada benzeri bulunmayan, yan taraflarında kainatın resmedildiği 6 bin 666 parçadan müteşekkil çivisiz minber, üzerindeki 12 kat vernik çözülerek ilk günkü gibi kemik ve sedef kakmaları görülecek şekilde ortaya çıkartıldı. Ardından müezzin mahfiline çıkan merdivenlerde ceylan derisi üzerine yapılmış özel nakışlar, düz yağlı boya kaldırılınca tesadüfen fark edilerek orijinal haliyle gün yüzüne çıkarıldı. Ulucami'nin 20 kubbesinden 12 tanesinin sütunları da temizlenerek, 150 yıl önce özel mamul mürekkeple yazılmış tarihi hatlar ilk günkü tazeliği ile ortaya çıkarıldı. 1855 yılındaki büyük Bursa depreminden sonra sütunlara yazılan değişik karakterlerdeki esma-i hüsna (Allah-ü Teala'nın isimleri) da temizlenerek pırıl pırıl ortaya çıkarılıyor. Her bir kubbede 1 ay boyunca çalışan ekip, öncelikle fil paye denilen sütunlardaki plastik boyaları kimyevi maddelerle söküyor, ardından raspalıyor, yazıların içleri de kimyevi maddelerle temizlenerek parlatılıyor. 150 yıllık özel işlerden yapıldığı tahmin edilen hat mürekkepleri ise sıva içine nakşedildiği için hiçbir etki altında kalmadan ilk günkü orijinalliğinde ortaya çıkıyor. Restoratör Semih İrteş, Ulucami'nin bir hat müzesi olduğuna dikkat çekerek, "Sütunlardaki yazıları bir hattat düzgün bir şekilde yazmaya kalksa bir tanesini ancak 2-3 günde yazabilir. Biz fil ayağı üzerindeki çalışmada zeminin temizlenmesiyle meşgulüz. Bu çalışmada kesinlikle boya kullanmıyoruz, özel bir malzeme sürülerek bir haftada bir sütunu temizliyoruz. Fil ayakların üzerindeki sıva üstüne, kalem işi yazılar var. Bursa Ulucami günümüzdeki hattatlar açısından değerlendirildiğinde bir hat müzesidir.Yazılar 1855 depreminden sonra yapılan onarımlarda ele alınmıştır. Ulucami'de hat açısından en önemliler sıva üzerine fil payelere (sütunlara) yazılmış esma-i hüsnalardır. 1978'de Ulucami'de yapılan çalışmalarda bütün zeminlere plastik badana yapılmış. Plastik badana caminin nefes almasını engelledi. Geçen 30 sene içerisinde birçok problemler oluştu. Plastik malzemeyi kimyevi yollardan temizliyoruz, mekanik yoldan raspalarını yapıyoruz. Temizledikten sonra zemine uygun kireç badanası yapılıyor. Yazılara müdahale yapılmıyor, konservasyonun verdiği formülle yazıların zeminleri temizleniyor. Bu yazıların zeminleri temizlenirken kesinlikle yazıya bir zarar gelmediği gibi, yazı daha önceki devirde sıvanın içine nüfuz etmiş bir yazı olduğundan ilk günkü orijinalliğiyle ortaya çıkıyor. Avrupalıların fres tekniği dediği bir tekniğe yakın bir teknikle yapılmış. Bu yüzden çok güçlü, günümüze kadar çok sağlam bir şekilde kalmış. Zeminde badana yok. Temizlendiği zaman yazının zemini sıvadır. Onun için çok sağlam bir şekilde bugüne kadar gelebildiler" diye konuştu. Ulucami'de havuz kenarındaki kırmızı-siyah olarak simetrik çalışılan yazıların 15. yüzyılın Osmanlı hat sanatı özelliklerini taşıdığına dikkat çeken Semih İrteş, "Bu yazılara ben Bursa üslubu hatlar diyorum. Ulucami'de çok farklı tarzda hat yazıları bulunuyor. Ayrıca Ulucami'de Sultan 2. Mahmud'un altın varakla yazdığı bir hat ve Abdülmecid Han'ın yazıları var. O yazılardan bir tanesinin 50 sene önce imza kısmı kapatılmış. Şimdi sıra oraya geliyor. O zamanki zihniyet bir şekilde imzayı kapatmış. Sultanın imzasını kapatsan ne olacak? Osmanlı koca bir medeniyet bırakmış. 600 yıllık medeniyette bir imzayı kapatmakla neyi yapmak istiyorlar. Farklı bir zihniyet. Bu yazılar dünya çapında çok önemli yazılar. Osmanlı sanatının başlangıcından 20. yüzyıla kadar, hatta bu devre kadar, hat sanatı sürekli ilerleme kaydetmiştir. Osmanlı'nın sosyal ve ekonomik yönden çöküş noktasına geldiği anda bile sanat en yüksek mertebeye ulaşmıştır. Bu yazılar onu gösteren bir olaydır. Ancak restorasyon sırasında çok yakından yaşadığımız bazı olaylar var. İnşallah onları bir kitap halinde sunmaya çalışacağız. Kendi halkımıza ve olayı dışarıdan takip edenlere sunmaya çalışacağız" dedi.
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası'nın 1 milyon 500 bin YTL'lik tamirat masraflarını üstlendiği Ulucami'de, restoratör Semih İrteş, Kültür Bakanlığı İstanbul Konservasyon Merkezi'nin talimatları doğrultusunda çalışmalarını sürdürüyor. İlk olarak dünyada benzeri bulunmayan, yan taraflarında kainatın resmedildiği 6 bin 666 parçadan müteşekkil çivisiz minber, üzerindeki 12 kat vernik çözülerek ilk günkü gibi kemik ve sedef kakmaları görülecek şekilde ortaya çıkartıldı. Ardından müezzin mahfiline çıkan merdivenlerde ceylan derisi üzerine yapılmış özel nakışlar, düz yağlı boya kaldırılınca tesadüfen fark edilerek orijinal haliyle gün yüzüne çıkarıldı. Ulucami'nin 20 kubbesinden 12 tanesinin sütunları da temizlenerek, 150 yıl önce özel mamul mürekkeple yazılmış tarihi hatlar ilk günkü tazeliği ile ortaya çıkarıldı. 1855 yılındaki büyük Bursa depreminden sonra sütunlara yazılan değişik karakterlerdeki esma-i hüsna (Allah-ü Teala'nın isimleri) da temizlenerek pırıl pırıl ortaya çıkarılıyor. Her bir kubbede 1 ay boyunca çalışan ekip, öncelikle fil paye denilen sütunlardaki plastik boyaları kimyevi maddelerle söküyor, ardından raspalıyor, yazıların içleri de kimyevi maddelerle temizlenerek parlatılıyor. 150 yıllık özel işlerden yapıldığı tahmin edilen hat mürekkepleri ise sıva içine nakşedildiği için hiçbir etki altında kalmadan ilk günkü orijinalliğinde ortaya çıkıyor. Restoratör Semih İrteş, Ulucami'nin bir hat müzesi olduğuna dikkat çekerek, "Sütunlardaki yazıları bir hattat düzgün bir şekilde yazmaya kalksa bir tanesini ancak 2-3 günde yazabilir. Biz fil ayağı üzerindeki çalışmada zeminin temizlenmesiyle meşgulüz. Bu çalışmada kesinlikle boya kullanmıyoruz, özel bir malzeme sürülerek bir haftada bir sütunu temizliyoruz. Fil ayakların üzerindeki sıva üstüne, kalem işi yazılar var. Bursa Ulucami günümüzdeki hattatlar açısından değerlendirildiğinde bir hat müzesidir.Yazılar 1855 depreminden sonra yapılan onarımlarda ele alınmıştır. Ulucami'de hat açısından en önemliler sıva üzerine fil payelere (sütunlara) yazılmış esma-i hüsnalardır. 1978'de Ulucami'de yapılan çalışmalarda bütün zeminlere plastik badana yapılmış. Plastik badana caminin nefes almasını engelledi. Geçen 30 sene içerisinde birçok problemler oluştu. Plastik malzemeyi kimyevi yollardan temizliyoruz, mekanik yoldan raspalarını yapıyoruz. Temizledikten sonra zemine uygun kireç badanası yapılıyor. Yazılara müdahale yapılmıyor, konservasyonun verdiği formülle yazıların zeminleri temizleniyor. Bu yazıların zeminleri temizlenirken kesinlikle yazıya bir zarar gelmediği gibi, yazı daha önceki devirde sıvanın içine nüfuz etmiş bir yazı olduğundan ilk günkü orijinalliğiyle ortaya çıkıyor. Avrupalıların fres tekniği dediği bir tekniğe yakın bir teknikle yapılmış. Bu yüzden çok güçlü, günümüze kadar çok sağlam bir şekilde kalmış. Zeminde badana yok. Temizlendiği zaman yazının zemini sıvadır. Onun için çok sağlam bir şekilde bugüne kadar gelebildiler" diye konuştu. Ulucami'de havuz kenarındaki kırmızı-siyah olarak simetrik çalışılan yazıların 15. yüzyılın Osmanlı hat sanatı özelliklerini taşıdığına dikkat çeken Semih İrteş, "Bu yazılara ben Bursa üslubu hatlar diyorum. Ulucami'de çok farklı tarzda hat yazıları bulunuyor. Ayrıca Ulucami'de Sultan 2. Mahmud'un altın varakla yazdığı bir hat ve Abdülmecid Han'ın yazıları var. O yazılardan bir tanesinin 50 sene önce imza kısmı kapatılmış. Şimdi sıra oraya geliyor. O zamanki zihniyet bir şekilde imzayı kapatmış. Sultanın imzasını kapatsan ne olacak? Osmanlı koca bir medeniyet bırakmış. 600 yıllık medeniyette bir imzayı kapatmakla neyi yapmak istiyorlar. Farklı bir zihniyet. Bu yazılar dünya çapında çok önemli yazılar. Osmanlı sanatının başlangıcından 20. yüzyıla kadar, hatta bu devre kadar, hat sanatı sürekli ilerleme kaydetmiştir. Osmanlı'nın sosyal ve ekonomik yönden çöküş noktasına geldiği anda bile sanat en yüksek mertebeye ulaşmıştır. Bu yazılar onu gösteren bir olaydır. Ancak restorasyon sırasında çok yakından yaşadığımız bazı olaylar var. İnşallah onları bir kitap halinde sunmaya çalışacağız. Kendi halkımıza ve olayı dışarıdan takip edenlere sunmaya çalışacağız" dedi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.