İnsanımız uzun yıllardan beridir ki şeytanın bile aklına gelmeyecek tarzda algı operasyonlarına maruz kalmaktadır.Çanakkale cephesinde; "Kimi Hindu kimi yamyam kimi bilmem ne bela" mısraında anlatıldığı gibi yedi düveli dize getiren bu millet, ne yazık ki algı operasyonları ile dize getirilmiştir.Milli Mücadele yıllarında canını dişine takarak, gemileri yakarak, mademki söz konusu vatan müdafaasıdır deyip bir daha ardına bakmayarak cepheye koşan ve yurdu düşmanlardan temizleyen bu milletin zihni, gönlü ve ufku ne yazık ki çeşitli hazmettirme programlarıyla bulandırılmış, karmakarışık bir hale sokulmuştur.Bir eline elma şekeri tutuşturarak diğer elindeki altın kesesini ve bütün kıymetli eşyasını, bütün değerlerini alabileceğiniz bir ruh hali günden güne bu toplumda yayılmakta ve yaygınlaşmaktadır.Ucuz umutlara fit olan bir toplum haline geldik ve de getirildik.Dünyaları satın alabilecek değerlerimizin peşine düşmüyoruz, kıymetlerimizin takipçisi olmuyoruz, buharlaştırılan hassasiyetlerimizden bihaberiz.Elma şekerimizi alıp fit oluyoruz ve geri dönüyoruz.Cebimizden yüz bin liramızı çarpıp götürenler, dönüp sadece yüz lirasını geri verdiğinde minnettar oluyoruz ve teşekkür ediyoruz.Hakkımız olan doksan dokuz milyar dokuz yüz doksan dokuzun ardına düşmüyoruz, hesabını sormuyoruz, gaspçıların her gün biraz daha şişmanlamalarına, güçlenmelerine katkı sunuyoruz.Bize ait olan, öz malımız olan bir teneke altınımızı omuzlayıp götürürken "malı götürenler", geriye dönüp içinden sadece bir tanesini bize uzattığında adeta dünyalar bizim oluyor ve adama "güle güle" demekten kendimizi alamıyoruz.Demek oluyor ki algı operasyonları, hazmettirme politikaları işe yaramış, hedefine ulaşmış ve eline verilecek bir "elma şekerle" her şeyi elinden alına bilecek bir toplum haline getirilmişiz.Ucuz umutlara fit olma vaziyetimiz sadece maddi kaynaklarımızla ilgili değil aynı zamanda manevi değerlerimizle de ilgili ne yazık ki.Kültür emperyalizmi adına iş gören, proje çizen hayata geçiren şebekeler tarafından dini hassasiyetlerimiz, helal-haram duyarlılığımız buharlaştırılıyor, törpüleniyor, tanınmaz hale getiriliyor ama bizler elimize tutuşturulan elma şekerlerle avunuyoruz.Elbette diriliş zihinlerde başlayacaktır, uyanış gönüllerde başlayacaktır ve elbette düştüğümüz yerden kalkacağız ama ilk hareket ise bu felaketin farkına varmakla olacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025