Irak kaynamaya devam ediyor, Afganistan'da kan hala akıyor, Filistin'de çocukların öldürülmesinin önüne geçilebilmiş değil, Kıbrıs'ta plan üzerine planlar yapılıyor,Yunanistan bizi en tehlikeli düşman olarak görüyor,Suriye ile ikili ilişkiler düzelir görünse de Hatay sorunu kolay sümenaltı edilecek türden değil, İran'daki siyasi belirsizlik Ankara'nın endişelerini artırıyor, Rusya ile ekonomik ve siyasal rekabet gizli de olsa gündemdeki yerini koruyor, Ermeniler Ermeni soykırımı safsatasını Avrupa'da palazlandırarak Ankara'yı kıskaca almayı niyet edinmiş durumda.. Vs..vs..
Dört yanımızda dört değil, onlarca komşu ülke..
Ve biz onların hemen hepsi ile sorunlar yaşıyoruz.
Tüm komşuların bizden alıp veremediği nedir, yoksa bizde mi bir sorun var?
Biz mi düşmanız, onlar mı bizi düşman olarak algılıyor?
Etrafımızdaki ülkelerin hepsi Osmanlı'dan koparak bağımsızlık kazanmış olan toplumlardan oluşuyor.
Bağımsızlık kazandıktan sonra bağımsız kalmanın beraberinde getirdiği önyargılar ve tereddütlerin yansımasından doğal olarak Türkiye de nasibini alıyor.
Osmanlı İmparatorluğu'nun devamı olarak ortaya çıkan Türkiye Cumhuriyeti'nin, yeniden ve büyük devlet olma ülküsü, bu ülkeleri ister istemez huzursuz ediyor.
Türkiye'nin mevcut coğrafi konumu da benzer özellik arzediyor. Tarihimizle coğrafyamız örtüşüyor. Balkanlar'dan, Kafkasya ve Ortadoğu'ya açılan stratejik kapı olan Türkiye'nin kendi korkularının olması da doğal.
Peki Türkiye'nin korkuları neler?
Araplar, Bulgarlar, Ruslar, Ermeniler ya da Ruslar mı korkutuyor bizi? Hayır.
Tarihi korkularımız mı var?
Ya da yeni korkular üretir olduk.
Ve bu korkular bizim elimizi bağlıyor.
Avrupa Konseyi ve NATO gibi önemli örgütlerin üyesiyken, Küreselleşememenin korkusunu yaşıyoruz.
Avrupa Birliği'ne alınamama ya da girememe korkusunu yaşıyoruz.
Ya AB almaz ise,
Ya ABD bizi gözden çıkarırsa?...
IMF'den korkuyoruz.
IMF ile ne derece ve nereye kadar?
Türkiye, komşuları ile arasını düzeltme gayreti verirken dostlarını (dost görünenleri) elde tutmanın hesabını yapmaya başladı.
Tarihi korkularımız yok ama; tarihimizden korkar olmaya başladık galiba.
Türkiye kendini birkez daha düşünmeli.
Hangi tarihte ve tarihimizin neresindeyiz?
Tarihimiz ile coğrafyamız ne derece örtüşüyor?
Ne durumda idik; ne duruma geldik/getirildik?
Dört yanımızda dört değil, onlarca komşu ülke..
Ve biz onların hemen hepsi ile sorunlar yaşıyoruz.
Tüm komşuların bizden alıp veremediği nedir, yoksa bizde mi bir sorun var?
Biz mi düşmanız, onlar mı bizi düşman olarak algılıyor?
Etrafımızdaki ülkelerin hepsi Osmanlı'dan koparak bağımsızlık kazanmış olan toplumlardan oluşuyor.
Bağımsızlık kazandıktan sonra bağımsız kalmanın beraberinde getirdiği önyargılar ve tereddütlerin yansımasından doğal olarak Türkiye de nasibini alıyor.
Osmanlı İmparatorluğu'nun devamı olarak ortaya çıkan Türkiye Cumhuriyeti'nin, yeniden ve büyük devlet olma ülküsü, bu ülkeleri ister istemez huzursuz ediyor.
Türkiye'nin mevcut coğrafi konumu da benzer özellik arzediyor. Tarihimizle coğrafyamız örtüşüyor. Balkanlar'dan, Kafkasya ve Ortadoğu'ya açılan stratejik kapı olan Türkiye'nin kendi korkularının olması da doğal.
Peki Türkiye'nin korkuları neler?
Araplar, Bulgarlar, Ruslar, Ermeniler ya da Ruslar mı korkutuyor bizi? Hayır.
Tarihi korkularımız mı var?
Ya da yeni korkular üretir olduk.
Ve bu korkular bizim elimizi bağlıyor.
Avrupa Konseyi ve NATO gibi önemli örgütlerin üyesiyken, Küreselleşememenin korkusunu yaşıyoruz.
Avrupa Birliği'ne alınamama ya da girememe korkusunu yaşıyoruz.
Ya AB almaz ise,
Ya ABD bizi gözden çıkarırsa?...
IMF'den korkuyoruz.
IMF ile ne derece ve nereye kadar?
Türkiye, komşuları ile arasını düzeltme gayreti verirken dostlarını (dost görünenleri) elde tutmanın hesabını yapmaya başladı.
Tarihi korkularımız yok ama; tarihimizden korkar olmaya başladık galiba.
Türkiye kendini birkez daha düşünmeli.
Hangi tarihte ve tarihimizin neresindeyiz?
Tarihimiz ile coğrafyamız ne derece örtüşüyor?
Ne durumda idik; ne duruma geldik/getirildik?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005