Türkiye işte böyle soyuluyor!
Hacıevliyagil, "Yabancılar paralarını getirip yüksek faize yatırıyor. Paralarını çekecekleri zaman kur düşüyor ve döviz alıyorlar. Sonra kuru yükselterek yeniden Türk Lirasına çeviriyorlar" dedi.
02.06.2024 10:49:00 / Güncelleme: 02.06.2024 10:54:12
Bülent TAPICI
Bülent TAPICI





Malatya İnönü Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nuri Hacıevliyagil ekonominin içinde bulunduğu durumu değerlendirdi.
Hacıevliyagil Türkiye'nin yüksek kur- yüksek faiz sarmalında nasıl sömürüldüğünü anlattı.
Yenimesaj.com.tr'ye konuşan Hacıevliyagil şu değerlendirmeyi yaptı;
"Sayın Mehmet Şimşek, aslına bakarsanız 2002 yılında Sayın Kemal Derviş'in uygulamış olduğu politikayı hatta 94 yılında Sayın Tansu Çiller'in uygulamış olduğu politikayı aynı şekilde uyguluyor. Tıpkı 2002'de, 94'te ve daha önceki krizlerde olduğu gibi bu sıkılaştırma politikalarının maalesef aynı şekilde sonuçlanacağı kanaatindeyim. Ben biraz ağır olacak ama ben hakikaten bu noktada gidişatın iyi olmadığını düşünüyorum çünkü şöyle bir durum söz konusu; dışarıdakiler yüksek faiz, düşük kur politikası ile birlikte paralarını getirdikleri, bizde faize yatırdıkları ve bizdeki faizin parasıyla birlikte çok ciddi para kazandıkları sonradan da o kuru paralarını çekecekleri zaman da yükselterek yüksek kurdan alıp gittiklerini, düşük kurda ise Türk lirasını hemen dövize çevirip gittiklerini gördük. Bunu geçmişte daha değişik vesilelerle gördük ve bu yüksek faiz, düşük kur politikası bize bir şey kazandırmadı.
Şu anda yüzde 50 gibi, yüzde 60- 65'i bulan var bu kadar büyük astronomik rakamlarla birlikte biz faiz ödüyoruz, kime ödüyoruz bunu bize toplu bir şekilde para getiren insanların paralarını borç olarak ödemek için alıyoruz ve hatta bugün Hazine ve Maliye Bakanlığı bir açıklama yaptı. Buna göre önümüzdeki 3 ay boyunca ciddi bir iç borçlanma stratejisi kullanacak. İşte 373 milyar liralık iç borçlanma senedi 637. 3 milyar liralık da iç borçlanma gerçekleştirecek. Baktığınız zaman bu 3 aylık süreçte de borçlanma aynı şekilde devam edecek. Peki bu borçlanmanın bize geçmişte olduğu gibi faturası olmayacak mı? Biz bu borçları şu anda yüzde 50 - 60 faizle alıyoruz. Bunları nasıl geri ödeyeceğiz?
Bu büyüme rakamlarının hangi sektörlere ait olduğunu incelediğimizde bakıyoruz ki daha çok bankacılık sektörüne ait olduğunu, hizmetler sektörüne, finansal hizmetler
sektörüne ait olduklarını görüyoruz. Niçin bu sektörlere ait? Çünkü şu anda çok ciddi faize borç ödediğimiz için, paraya maliyet yüklediğimiz için bu parayı maliyetli bir şekilde elde eden bunu satan amiyane tabirle bunu satan bankalar çok karlı bir şekilde sattıkları için de para kazanıyorlar ve müthiş kârlar açıklıyorlar. Bu müthiş kararlarla birlikte dışarıdan da bankacılık endeksine dışarıdan müthiş para yağıyor. Borsamız da son 23 gündür satış halinde ama daha önceki süreçlerde de böyle bir şey yaşadık. Bankacılık endeksi coştu hatta çok büyük bankalarımızın yurt dışına satılacağı konuşuluyor. Niye? Buradaki faizle satılan paranın kendilerine kazandırdığı geliri görünce çok büyük iştah kabartıyorlar. Tamam da bu devran ne kadar dönecek? Biz şimdi bunları aldık yüzde 50 – 60 ile borçlandık ve bu borçlanmayla birlikte bunları ödemeye çalıştık. Peki Sonuç ne olacak? Bunları şu anda rezerv olarak Merkez Bankası biriktirmeye başladı. Evvelsi gün itibariyle de ilk defa swaplar hariç pozitif bir rezerv oluşturmaya başladık. Tamam bunları rezerv olarak da bulunduruyoruz.
Hatırlayın 128 milyar dolar rezervimiz de vardı fakat biz bunları değişik şekillerde heba ettik. O rezervler de aynı şekilde yarın öbür gün heba olacak. Niye? Çünkü bu borçların bir şekilde kapanması lazım. Bu büyüme rakamları maalesef ticaretin içine veya reel ekonominin içine girmiyor maalesef. Çarklar dönmüyor, döndürülemez öbür gün işsizlik oranları çok daha artacak, insanlar bu iş daha yeni yeni başladı. Gelirler çok düşmeye başladı. Enflasyon Mayıs ayında en büyük rekorunu kıracak. Tahmini yüzde 75 açıklamalarını bekliyorlar. Bağımsız kuruluşlar enflasyonun çok çok daha yüksek olduğunu söylüyorlar. Dolayısıyla burada ciddi bir sorun var."
Hacıevliyagil Türkiye'nin yüksek kur- yüksek faiz sarmalında nasıl sömürüldüğünü anlattı.
Yenimesaj.com.tr'ye konuşan Hacıevliyagil şu değerlendirmeyi yaptı;
"Sayın Mehmet Şimşek, aslına bakarsanız 2002 yılında Sayın Kemal Derviş'in uygulamış olduğu politikayı hatta 94 yılında Sayın Tansu Çiller'in uygulamış olduğu politikayı aynı şekilde uyguluyor. Tıpkı 2002'de, 94'te ve daha önceki krizlerde olduğu gibi bu sıkılaştırma politikalarının maalesef aynı şekilde sonuçlanacağı kanaatindeyim. Ben biraz ağır olacak ama ben hakikaten bu noktada gidişatın iyi olmadığını düşünüyorum çünkü şöyle bir durum söz konusu; dışarıdakiler yüksek faiz, düşük kur politikası ile birlikte paralarını getirdikleri, bizde faize yatırdıkları ve bizdeki faizin parasıyla birlikte çok ciddi para kazandıkları sonradan da o kuru paralarını çekecekleri zaman da yükselterek yüksek kurdan alıp gittiklerini, düşük kurda ise Türk lirasını hemen dövize çevirip gittiklerini gördük. Bunu geçmişte daha değişik vesilelerle gördük ve bu yüksek faiz, düşük kur politikası bize bir şey kazandırmadı.
"Astronomik rakamlarla faiz ödüyoruz"
Şu anda yüzde 50 gibi, yüzde 60- 65'i bulan var bu kadar büyük astronomik rakamlarla birlikte biz faiz ödüyoruz, kime ödüyoruz bunu bize toplu bir şekilde para getiren insanların paralarını borç olarak ödemek için alıyoruz ve hatta bugün Hazine ve Maliye Bakanlığı bir açıklama yaptı. Buna göre önümüzdeki 3 ay boyunca ciddi bir iç borçlanma stratejisi kullanacak. İşte 373 milyar liralık iç borçlanma senedi 637. 3 milyar liralık da iç borçlanma gerçekleştirecek. Baktığınız zaman bu 3 aylık süreçte de borçlanma aynı şekilde devam edecek. Peki bu borçlanmanın bize geçmişte olduğu gibi faturası olmayacak mı? Biz bu borçları şu anda yüzde 50 - 60 faizle alıyoruz. Bunları nasıl geri ödeyeceğiz?
"Büyüme rakamı bankalar sayesinde ortaya çıktı"
Bu büyüme rakamlarının hangi sektörlere ait olduğunu incelediğimizde bakıyoruz ki daha çok bankacılık sektörüne ait olduğunu, hizmetler sektörüne, finansal hizmetler
sektörüne ait olduklarını görüyoruz. Niçin bu sektörlere ait? Çünkü şu anda çok ciddi faize borç ödediğimiz için, paraya maliyet yüklediğimiz için bu parayı maliyetli bir şekilde elde eden bunu satan amiyane tabirle bunu satan bankalar çok karlı bir şekilde sattıkları için de para kazanıyorlar ve müthiş kârlar açıklıyorlar. Bu müthiş kararlarla birlikte dışarıdan da bankacılık endeksine dışarıdan müthiş para yağıyor. Borsamız da son 23 gündür satış halinde ama daha önceki süreçlerde de böyle bir şey yaşadık. Bankacılık endeksi coştu hatta çok büyük bankalarımızın yurt dışına satılacağı konuşuluyor. Niye? Buradaki faizle satılan paranın kendilerine kazandırdığı geliri görünce çok büyük iştah kabartıyorlar. Tamam da bu devran ne kadar dönecek? Biz şimdi bunları aldık yüzde 50 – 60 ile borçlandık ve bu borçlanmayla birlikte bunları ödemeye çalıştık. Peki Sonuç ne olacak? Bunları şu anda rezerv olarak Merkez Bankası biriktirmeye başladı. Evvelsi gün itibariyle de ilk defa swaplar hariç pozitif bir rezerv oluşturmaya başladık. Tamam bunları rezerv olarak da bulunduruyoruz.
"128 milyar dolar rezerv vardı…"
Hatırlayın 128 milyar dolar rezervimiz de vardı fakat biz bunları değişik şekillerde heba ettik. O rezervler de aynı şekilde yarın öbür gün heba olacak. Niye? Çünkü bu borçların bir şekilde kapanması lazım. Bu büyüme rakamları maalesef ticaretin içine veya reel ekonominin içine girmiyor maalesef. Çarklar dönmüyor, döndürülemez öbür gün işsizlik oranları çok daha artacak, insanlar bu iş daha yeni yeni başladı. Gelirler çok düşmeye başladı. Enflasyon Mayıs ayında en büyük rekorunu kıracak. Tahmini yüzde 75 açıklamalarını bekliyorlar. Bağımsız kuruluşlar enflasyonun çok çok daha yüksek olduğunu söylüyorlar. Dolayısıyla burada ciddi bir sorun var."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.