'Türkiye-İran-Rusya ittifakı'nın çökmesini bekliyorlar
Batı dünyası 'Türkiye-İran-Rusya ittifakı'nın İdlib'te çökmesini heyecanla bekliyor. İdlib'te son bir haftada yaşanan çatışmalarda çok sayıda kişi hayatını yitirdi. Astana Süreci tehlike altında. Rusya, Türkiye ve İran'dan dün de 'sürecin darbe almasını engelleyecek' somut adımların gelmemesi dikkat çekti.
11.01.2018 00:00:00
RECEP BAHAR/DETAY HABER
Suriye'de Beşşar Esad yönetimi ve destekçisi Hizbullah örgütü, dün de İdlib'te gerginliği azaltma bölgesinde operasyonlarını sürdürdü. Esad güçlerinin stratejik önemdeki Ebu Zuhur askeri havaalanının 4 kilometre yakınında bulunduğu bildiriliyor.
Esad güçleri, İdlib'te ağırlıklı olarak Heyet Tahrir Şam ile çatışıyor. Türkiye, El kaide bozuntusu Heyet Tahrir Şam'a (HTŞ) destek vermiyor hatta Özgür Suriye Ordusu açısından tehdit olarak görüyor.
Ancak Ankara, HTŞ'nin Esad karşısında başarı elde etmesine sempatiyle yaklaşıyor. Anadolu Ajansı, dün geçtiği bir haberinde, İdlib'e yönelik saldırılarda rejim ordusunun yanı sıra İran ve Rusya'nın ortak saldırılar düzenlediğini, DEAŞ'ın da ilerlemeye çalıştığını savundu.
Türkiye, İran ve Rusya'nın Kazakistan'ın başkenti Astana'da Mayıs 2017'de imzaladığı anlaşmalar, taraflara İdlib gerginliği azaltma bölgesindeki çatışmaları önleme yükümlülüğü getiriyor.
Türkiye, Çarşamba günü Suriye'nin İdlib kentindeki hava saldırılarını durdurması için İran ve Rusya'dan harekete geçmelerini talep etmişti.
Rusya'dan ilk somut açıklama
Suriye'de Esad güçlerinin İdlib gerginliği azaltma bölgelerindeki operasyonları nedeniyle Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Aleksey Yerhov'un Dışişleri Bakanlığına çağrılmasını değerlendiren Kremlin Sözcüsü Dimitriy Peskov, Suriye krizine siyasi çözüm arayışıyla ilgili istişarelerin, Türkiye, Rusya ve İran arasında farklı seviyelerde devam edeceğini bildirdi.
Suriye'de gerginliği azaltma bölgelerine ilişkin anlaşmanın uygulanması için istişarelerin gerektiğine işaret eden Peskov, "Ayrıca, Soçi'de düzenlenmesi planlanan Suriye Ulusal Diyalog Kongresi ve genel olarak Suriye'de siyasi çözüme ulaşılması için uzmanlar ve üst düzey yetkililer gibi farklı seviyelerde istişareler gerekiyor. Bu tür yakın istişareler devam edecek" dedi.
Üçlü zirveden haber yok
Bu arada Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, Çarşamba akşamı Moskova'da bir araya geldi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Suriye'nin geleceğinin ele alındığı buluşmada yer almaması dikkat çekti.
Rusya, Türkiye ve İran'ın geçen yıl Astana süreciyle başlattığı girişimler sayesinde Cenevre görüşmelerinin de önem kazandığını savunan Lavrov, "Rusya, Türkiye ve İran'ın çabalarıyla Suriye Ulusal Diyalog Kongresi ile ilgili hazırlıklarda önemli bir aşamaya gelindi" dedi.
Zarif ise "Türk ve Rus mevkidaşlarımızla, Ulusal Diyalog Kongresi'nin Suriye'de siyasi çözüme ulaşılması için çalışmaya devam etmeye kararlıyız" şeklinde konuştu.
Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'nin 29-30 Ocak'ta Rusya'nın Soçi kentinde düzenlenmesi planlanıyor. Türkiye, İran ve Rusya tarafından geçen haftalarda yapılan ortak açıklamada, Beşşar Esed rejimi ve muhalifler arasında yapılması öngörülen kongreye destek verilmişti.
avrov, Soçi'de düzenlenecek Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'ne yaklaşık bin 700 kişinin katılacağını açıklamıştı. İdlib'te yaşanan çatışma sürecinin Soçi'deki kongreye katılımı etkileyebileceği dile getiriliyor.
İdlib kimin elinde?
İdlib'in büyük bir kısmı geçen yıl 17 Temmuz'dan bu yana muhalif silahlı unsurların kontrolünde bulunuyor. Bu muhalif unsurların başında da Heyet Tahrir el Şam geliyor.
İdlib'te selefi gruplar ve El Kaide (Nusra Cephesi) gibi silahlı örgütler üslenmiş durumda. Özgür Suriye Ordusu, İdlib'teki en güçlü örgüt değil ve ilin bazı bölgelerinde etkinlik gösterebiliyor.
Öte yandan Rusya-İran ve Türkiye arasında varılan anlaşma uyarınca Türk Silahlı Kuvvetleri, 9 Ekim 2017'den itibaren İdlib'te keşif faaliyetlerine başlamıştı ancak bu faaliyetlere ilişkin kamuoyuna pek bilgi aktarılmadı.
Türk Silahlı Kuvvetleri, Rusya ve İran ile birlikte İdlib'te Gerginliği Azaltma Kontrol Gücü'nde yer alıyor.
Türkiye neyi savunuyor?
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 10 Ocak'ta Suriye hükümetinin Heyet Tahrir el Şam gibi grupları bahane ederek İdlib'deki sivillere ve ılımlı muhalefete saldırdığını söylemişti.
Sahadan gelen haberler ise gerçekten de Suriye ordusunun Heyet Tahrir el Şam ile çatıştığını gözler önüne seriyor. Nitekim Anadolu Ajansı'nın konuya ilişkin geçtiği haberlerde bu net olarak görülüyor.
Öte yandan Türkiye'nin sınırındaki İdlib'de stratejik ve güvenlik çıkarları bulunuyor.
Sınırın diğer tarafında asker bulundurarak sınırında terör örgütlerin üslenmesini engellemek isteyen Türkiye, aynı zamanda yeni bir göçmen dalgasını önlemek istediğini söylüyor. Düşünce kuruluşu SETA, Ekim ayında yayınladığı raporla Türkiye'nin "İdlib'in yeni bir Halep olmasından" korktuğunu yazdı.
Halep'te 2016 yılında hükümet güçleri ile isyancılar arasında yaşanan sert çatışmalar on binlerce kişinin Türkiye'ye kaçmasına yol açmıştı.
İdlib'den Türkiye'ye yeni bir sığınmacı akını gelmesi ihtimal dahilinde.
Dün Kızılya'ın Yeni Mesaj'a ilettiği bilgi notunda "İdlib-Hama sınır bölgesinde yaşanan şiddetli çatışmalar nedeniyle evlerini terk eden, BM verilerine göre sayıları yaklaşık 130 bini bulan Suriyeli, İdlib'in kent merkezi ve kırsalındaki yerleşim bölgelerine ulaşmaya başladı. Yaklaşık 10 gün önce başlayan hareketliliğin hemen ardından bölgede çalışmalarını artıran Türk Kızılayı, yeni göç dalgasında gelen insanların da acil dönem ihtiyaçlarını karşılamak için titiz bir çalışma gerçekleştiriyor" denildi.
Suriye'de Beşşar Esad yönetimi ve destekçisi Hizbullah örgütü, dün de İdlib'te gerginliği azaltma bölgesinde operasyonlarını sürdürdü. Esad güçlerinin stratejik önemdeki Ebu Zuhur askeri havaalanının 4 kilometre yakınında bulunduğu bildiriliyor.
Esad güçleri, İdlib'te ağırlıklı olarak Heyet Tahrir Şam ile çatışıyor. Türkiye, El kaide bozuntusu Heyet Tahrir Şam'a (HTŞ) destek vermiyor hatta Özgür Suriye Ordusu açısından tehdit olarak görüyor.
Ancak Ankara, HTŞ'nin Esad karşısında başarı elde etmesine sempatiyle yaklaşıyor. Anadolu Ajansı, dün geçtiği bir haberinde, İdlib'e yönelik saldırılarda rejim ordusunun yanı sıra İran ve Rusya'nın ortak saldırılar düzenlediğini, DEAŞ'ın da ilerlemeye çalıştığını savundu.
Türkiye, İran ve Rusya'nın Kazakistan'ın başkenti Astana'da Mayıs 2017'de imzaladığı anlaşmalar, taraflara İdlib gerginliği azaltma bölgesindeki çatışmaları önleme yükümlülüğü getiriyor.
Türkiye, Çarşamba günü Suriye'nin İdlib kentindeki hava saldırılarını durdurması için İran ve Rusya'dan harekete geçmelerini talep etmişti.
Rusya'dan ilk somut açıklama
Suriye'de Esad güçlerinin İdlib gerginliği azaltma bölgelerindeki operasyonları nedeniyle Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Aleksey Yerhov'un Dışişleri Bakanlığına çağrılmasını değerlendiren Kremlin Sözcüsü Dimitriy Peskov, Suriye krizine siyasi çözüm arayışıyla ilgili istişarelerin, Türkiye, Rusya ve İran arasında farklı seviyelerde devam edeceğini bildirdi.
Suriye'de gerginliği azaltma bölgelerine ilişkin anlaşmanın uygulanması için istişarelerin gerektiğine işaret eden Peskov, "Ayrıca, Soçi'de düzenlenmesi planlanan Suriye Ulusal Diyalog Kongresi ve genel olarak Suriye'de siyasi çözüme ulaşılması için uzmanlar ve üst düzey yetkililer gibi farklı seviyelerde istişareler gerekiyor. Bu tür yakın istişareler devam edecek" dedi.
Üçlü zirveden haber yok
Bu arada Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, Çarşamba akşamı Moskova'da bir araya geldi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Suriye'nin geleceğinin ele alındığı buluşmada yer almaması dikkat çekti.
Rusya, Türkiye ve İran'ın geçen yıl Astana süreciyle başlattığı girişimler sayesinde Cenevre görüşmelerinin de önem kazandığını savunan Lavrov, "Rusya, Türkiye ve İran'ın çabalarıyla Suriye Ulusal Diyalog Kongresi ile ilgili hazırlıklarda önemli bir aşamaya gelindi" dedi.
Zarif ise "Türk ve Rus mevkidaşlarımızla, Ulusal Diyalog Kongresi'nin Suriye'de siyasi çözüme ulaşılması için çalışmaya devam etmeye kararlıyız" şeklinde konuştu.
Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'nin 29-30 Ocak'ta Rusya'nın Soçi kentinde düzenlenmesi planlanıyor. Türkiye, İran ve Rusya tarafından geçen haftalarda yapılan ortak açıklamada, Beşşar Esed rejimi ve muhalifler arasında yapılması öngörülen kongreye destek verilmişti.
avrov, Soçi'de düzenlenecek Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'ne yaklaşık bin 700 kişinin katılacağını açıklamıştı. İdlib'te yaşanan çatışma sürecinin Soçi'deki kongreye katılımı etkileyebileceği dile getiriliyor.
İdlib kimin elinde?
İdlib'in büyük bir kısmı geçen yıl 17 Temmuz'dan bu yana muhalif silahlı unsurların kontrolünde bulunuyor. Bu muhalif unsurların başında da Heyet Tahrir el Şam geliyor.
İdlib'te selefi gruplar ve El Kaide (Nusra Cephesi) gibi silahlı örgütler üslenmiş durumda. Özgür Suriye Ordusu, İdlib'teki en güçlü örgüt değil ve ilin bazı bölgelerinde etkinlik gösterebiliyor.
Öte yandan Rusya-İran ve Türkiye arasında varılan anlaşma uyarınca Türk Silahlı Kuvvetleri, 9 Ekim 2017'den itibaren İdlib'te keşif faaliyetlerine başlamıştı ancak bu faaliyetlere ilişkin kamuoyuna pek bilgi aktarılmadı.
Türk Silahlı Kuvvetleri, Rusya ve İran ile birlikte İdlib'te Gerginliği Azaltma Kontrol Gücü'nde yer alıyor.
Türkiye neyi savunuyor?
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 10 Ocak'ta Suriye hükümetinin Heyet Tahrir el Şam gibi grupları bahane ederek İdlib'deki sivillere ve ılımlı muhalefete saldırdığını söylemişti.
Sahadan gelen haberler ise gerçekten de Suriye ordusunun Heyet Tahrir el Şam ile çatıştığını gözler önüne seriyor. Nitekim Anadolu Ajansı'nın konuya ilişkin geçtiği haberlerde bu net olarak görülüyor.
Öte yandan Türkiye'nin sınırındaki İdlib'de stratejik ve güvenlik çıkarları bulunuyor.
Sınırın diğer tarafında asker bulundurarak sınırında terör örgütlerin üslenmesini engellemek isteyen Türkiye, aynı zamanda yeni bir göçmen dalgasını önlemek istediğini söylüyor. Düşünce kuruluşu SETA, Ekim ayında yayınladığı raporla Türkiye'nin "İdlib'in yeni bir Halep olmasından" korktuğunu yazdı.
Halep'te 2016 yılında hükümet güçleri ile isyancılar arasında yaşanan sert çatışmalar on binlerce kişinin Türkiye'ye kaçmasına yol açmıştı.
İdlib'den Türkiye'ye yeni bir sığınmacı akını gelmesi ihtimal dahilinde.
Dün Kızılya'ın Yeni Mesaj'a ilettiği bilgi notunda "İdlib-Hama sınır bölgesinde yaşanan şiddetli çatışmalar nedeniyle evlerini terk eden, BM verilerine göre sayıları yaklaşık 130 bini bulan Suriyeli, İdlib'in kent merkezi ve kırsalındaki yerleşim bölgelerine ulaşmaya başladı. Yaklaşık 10 gün önce başlayan hareketliliğin hemen ardından bölgede çalışmalarını artıran Türk Kızılayı, yeni göç dalgasında gelen insanların da acil dönem ihtiyaçlarını karşılamak için titiz bir çalışma gerçekleştiriyor" denildi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.