'Türk musikisi eser formları - 16' seslendirme dosyası:
İbnü'l-Hâcc'ın çağdaşı olan bir diğer bir Mâlikî âlimi Fâkihânî de mevlidi bid'at-ı seyyie kabul ederek ona karşı çıkmış ve el-Mevrid fi'l-kelâm ʿalâ ʿameli'l-mevlid adıyla bir risâle kaleme almıştır. Venşerîsî, sonraki Mâlikî ulemâsından mevlide karşı çıkanların görüşlerine yer verirken genellikle olumsuz uygulama örneklerine atıfta bulunmuştur (el-Miʿyârü'l-muʿrib, I, 160-161; VII, 99-101; IX, 252). İbn Merzûk el-Hatîb, mevlid konusunda Mağrib ulemâsının olumlu ve olumsuz yönde iki yaklaşımda bulunduğunu, bu gecede iyi amellerde bulunup kötü davranışlardan sakınmanın en uygun tavır olduğunu belirtir (Ahmed Bâbâ et-Tinbüktî, s. 296-297).
Mevlid gecesinin mi Kadir gecesinin mi daha üstün olduğu konusundaki tartışmada İbn Merzûk'un ilkini tercih ettiği kaydedilir ki (Venşerisî, VIII, 255; bu konuda ayrıca bk. Muhammad Hadj-Sadok, II, 279-280) kendisi bu görüşünü açıkladığı bir de risâle yazmıştır (aş.bk.). Bid'atları hasene ve seyyie diye ikiye ayırmayan İbn Teymiyye (el-Fetâva'l-kübrâ, I, 372), onu takip eden Vehhâbî ulemâsı ve Muhammed Abduh gibi çağdaş ıslahatçı âlimler de mevlid kutlamalarına karşı çıkmışlardır.
Reşîd Rızâ, Mısır'da mevlidlerde görülen çirkin uygulamaları eleştirir ve ulemâyı bu konuda sessiz kalmaları yüzünden kınar. Bununla birlikte mevlid kutlamasının bizzat kendisine değil bu vesileyle işlenen kötülüklere karşı olduğunu belirtir ve bu uygulamalardan kurtuluş yollarını gösterir (bk. bibl.). Vehhâbî geleneğine mensup çağdaş âlimlerden Suudi Arabistan müftüsü Muhammed b. İbrâhim Âli Şeyh, Abdülazîz b. Abdullah b. Bâz, Hammûd b. Abdullah et-Tüveycirî gibi şahsiyetler her çeşit mevlid kutlamasına karşı çıkarak bu konuda risâleler kaleme almışlardır (Resâʾil fî ḥükmi'l-iḥtifâl bi'l-mevlidi'n-nebevî, I-II, Riyad 1419/1998). Kuzey Afrika'da Cezayir gibi bazı ülkelerde ıslahatçı âlimler mevlidin geleneksel şeklini eleştirmişlerse de yeni nesillerde inanç ve millî şuurun güçlenmesi için mevlidi yeni birtakım etkinliklerle kutlama yolunu benimsemişlerdir (Shinar, s. 400 vd.).
Ebû Şâme el-Makdisî, İbn Abbâd er-Rundî, İbnü'l-Cezerî, İbn Nâsırüddin ed-Dımaşkī, İbn Hacer el-Askalânî, İbn Hacer el-Heytemî, Şemseddin es-Sehâvî, Celâleddin es-Süyûtî, Şehâbeddin Ahmed b. Muhammed el-Kastallânî ve Muhammed b. Yûsuf eş-Şâmî gibi âlimler ise Hz. Peygamber'in dünyaya gelmesi sebebiyle sevinmenin, onun doğum günü münasebetiyle muhtaçlara yardımda bulunmanın, Resûl-i Ekrem'e dair şiirler okumanın, güzel elbiseler giyerek sevinç gösterisinde bulunmanın birer güzel amel olduğunu, dolayısıyla mevlid kutlamalarının bid'at-ı hasene sayılması, halk arasında görülen ve dinen hoş karşılanmayan davranışların bundan ayrı düşünülerek önlenmesi gerektiğini belirtmişlerdir (Şâmî, I, 439-454; Ali el-Cündî, s. 129-133). Süyûtî, Ḥüsnü'l-maḳṣıd fî ʿameli'l-mevlid adlı risâlesinde İbnü'l-Hâc ile Fâkihânî'nin eleştirilerine cevap verir ve yukarıda adı geçen âlimlerden bazılarının görüşleriyle kendi kanaatini destekler.
Bu âlimlere göre Hz. Peygamber kendisine pazartesi günü oruç tutmanın fazileti sorulduğunda, "Bu benim doğduğum ve bana vahiy indirilen gündür" diyerek (Müsned, V, 297, 299; Müslim, "Ṣıyâm", 197) bir bakıma bugüne önem atfetmiştir. Resûl-i Ekrem, Medine'de yahudilerin 10 muharremde oruç tuttuğunu görünce sebebini sormuş, onların bunun Firavun'un boğulduğu ve Hz. Mûsâ'nın kurtulduğu gün olduğunu söylemeleri üzerine kendisinin bunu yapmaya daha lâyık olduğunu belirterek oruç tutmuş ve ashaba da oruç tutmalarını tavsiye etmiştir (Buhârî, "Ṣavm", 69; Müslim, "Ṣıyâm", 127-128). Bu husus, belli bir günde bir nimete nâil olma veya belâdan kurtulma sebebiyle o günü anma ve şükür nişanesi olarak sâlih amellerde bulunmanın iyi bir davranış olduğunu gösterir (Şâmî, I, 444). Sehâvî de hıristiyanların kendi peygamberlerinin doğum gününü büyük bir bayram halinde kutladıklarını belirterek müslümanların böyle bir kutlamaya daha lâyık olduklarını söyler (et-Tibrü'l-mesbûk, s. 14).
Mevlid kutlamalarına olumlu bakan âlimler, kendisine Hz. Peygamber'in doğum haberini getiren Süveybe adlı kölesini âzat eden Ebû Leheb'in, ölümünden sonra ailesinden biri tarafından rüyada görülerek bu davranışı sebebiyle her pazartesi gecesi azabının hafifletildiğini ona söylediğine dair bir haberi (Buhârî, "Nikâḥ", 20; Şâmî, I, 444-445), ayrıca içinde Resûlullah'a vahiy indirildiğinden Kur'an'da Kadir gecesine atfedilen önemin bütün insanlığa rahmet olarak gönderilen Hz. Peygamber'in dünyaya geldiği gün için öncelikle geçerli olacağı hususunu da görüşlerine dayanak olarak gösterirler (Muhammad Hadj-Sadok, II, 278-279). Ancak iman etmeden ölenlerin bütün amellerinin âhirette boşa gideceğine dair âyetlerin (el-Mâide 5/5; el-En'âm 6/88; Hûd 11/16) delil gösterilmesi yanında rüya üzerine hüküm dayandırılamayacağı ve Kadir gecesinin önemi hakkındaki ilâhî teyidin mevlid hakkında söz konusu olmadığı ileri sürülerek bu gerekçelere karşı çıkılmıştır.
Mevlide karşı olan âlimlerin bu yaklaşımlarında kendi zamanlarındaki kutlamalarda görülen olumsuz davranışların büyük rolü vardır. İbnü'l-Hâcc'ın Mısır'daki uygulamalara yaptığı atıflar yanında tarihçi Cebertî'nin (ö. 1240/1825) kendi zamanındaki mevlid kutlamalarının evliyanın kabirlerini ziyaret yanında ticaret, gezi ve eğlence gibi amaçlar taşıdığını (ʿAcâʾibü'l-âs̱âr, IV, 3), her meşrepten bid'at ve tarikat ehlinin katıldığı törenlerde şiir, zikir ve çalgı seslerinin birbirine karıştığını, camilerin âdeta alışveriş, sohbet, oyun ve eğlence mekânı haline getirildiğini, bu mekânların yenilip içilen şeylerle kirletildiğini, erkeklerle kadınlar arasında hoş olmayan davranışlar görüldüğünü belirtmesi de (a.g.e., III, 39-40) ulemânın Mısır'da mevlid kutlamaları konusundaki eleştirilerini haklı çıkaracak mahiyettedir.
Hatta Cebertî, Mısırlı Şâzelî şeyhi Afîfî'nin mevlidinden söz ederken çevredeki şehirlerden gelen bazı kimselerin her türlü fuhşu irtikâp ettiklerini, ulemânın ve önde gelen şahsiyetlerin bunlara karşı çıkmadan kutlamalara katılmasının onay anlamı taşıyacağını belirterek onları ağır şekilde eleştirir (a.g.e., I, 220).
Mevlidin dinî hükmünden ve mevlid kutlamalarından bahseden müstakil eserlerden bazıları şunlardır: İbn Dihye el-Kelbî, et-Tenvîr fî mevlidi's-sirâci'l-münîr; Tâceddin Ömer b. Ali el-Fâkihânî, el-Mevrid fi'l-kelâm ʿalâ ʿameli'l-mevlid; Ebü'l-Kāsım el-Azefî, ed-Dürrü'l-munaẓẓam fî mevlidi'n-nebiyyi'l-muʿaẓẓam; İbn Merzûk el-Hatîb, Cene'l-cenneteyn fî şerefi (fażli)'l-leyleteyn (mevlid ve Kadir geceleri hakkındadır); İbn Nâsırüddin ed-Dımaşkī, el-Mevridü'ṣ-ṣâdî fî mevlidi'l-hâdî ve bunun muhtasarı el-Lafẓü'r-râʾiḳ fî mevlidi ḫayri'l-ḫalâʾiḳ; İbn Hacer el-Heytemî, Mevlidü'n-nebî; Süyûtî, Ḥüsnü'l-maḳṣıd fî ʿameli'l-mevlid; Muhammed b. Ahmed el-Kastallânî, İtḥâfü'r-ruvât bi-ẕikri'l-mevlid ve'l-vefât; Şemseddin es-Sehâvî, el-Faḫrü'l-ʿalevî fi'l-mevlidi'n-nebevî; Ali el-Kārî, el-Mevridü'r-revî fi'l-mevlidi'n-nebevî; Fethullah b. Ebû Bekir el-Bennânî, Fetḥullāh fî mevlidi ḫayri ḫalḳillâh; J. W. McPherson, The Moulids of Egypt (Cairo 1941); Gustave Edmund von Grunebaum, Muhammadan Festivals (London 1976); Nico Kaptein, Muhammad's Birthday Festival (Leyde 1993).
Mevlid gecesinin mi Kadir gecesinin mi daha üstün olduğu konusundaki tartışmada İbn Merzûk'un ilkini tercih ettiği kaydedilir ki (Venşerisî, VIII, 255; bu konuda ayrıca bk. Muhammad Hadj-Sadok, II, 279-280) kendisi bu görüşünü açıkladığı bir de risâle yazmıştır (aş.bk.). Bid'atları hasene ve seyyie diye ikiye ayırmayan İbn Teymiyye (el-Fetâva'l-kübrâ, I, 372), onu takip eden Vehhâbî ulemâsı ve Muhammed Abduh gibi çağdaş ıslahatçı âlimler de mevlid kutlamalarına karşı çıkmışlardır.
Reşîd Rızâ, Mısır'da mevlidlerde görülen çirkin uygulamaları eleştirir ve ulemâyı bu konuda sessiz kalmaları yüzünden kınar. Bununla birlikte mevlid kutlamasının bizzat kendisine değil bu vesileyle işlenen kötülüklere karşı olduğunu belirtir ve bu uygulamalardan kurtuluş yollarını gösterir (bk. bibl.). Vehhâbî geleneğine mensup çağdaş âlimlerden Suudi Arabistan müftüsü Muhammed b. İbrâhim Âli Şeyh, Abdülazîz b. Abdullah b. Bâz, Hammûd b. Abdullah et-Tüveycirî gibi şahsiyetler her çeşit mevlid kutlamasına karşı çıkarak bu konuda risâleler kaleme almışlardır (Resâʾil fî ḥükmi'l-iḥtifâl bi'l-mevlidi'n-nebevî, I-II, Riyad 1419/1998). Kuzey Afrika'da Cezayir gibi bazı ülkelerde ıslahatçı âlimler mevlidin geleneksel şeklini eleştirmişlerse de yeni nesillerde inanç ve millî şuurun güçlenmesi için mevlidi yeni birtakım etkinliklerle kutlama yolunu benimsemişlerdir (Shinar, s. 400 vd.).
Ebû Şâme el-Makdisî, İbn Abbâd er-Rundî, İbnü'l-Cezerî, İbn Nâsırüddin ed-Dımaşkī, İbn Hacer el-Askalânî, İbn Hacer el-Heytemî, Şemseddin es-Sehâvî, Celâleddin es-Süyûtî, Şehâbeddin Ahmed b. Muhammed el-Kastallânî ve Muhammed b. Yûsuf eş-Şâmî gibi âlimler ise Hz. Peygamber'in dünyaya gelmesi sebebiyle sevinmenin, onun doğum günü münasebetiyle muhtaçlara yardımda bulunmanın, Resûl-i Ekrem'e dair şiirler okumanın, güzel elbiseler giyerek sevinç gösterisinde bulunmanın birer güzel amel olduğunu, dolayısıyla mevlid kutlamalarının bid'at-ı hasene sayılması, halk arasında görülen ve dinen hoş karşılanmayan davranışların bundan ayrı düşünülerek önlenmesi gerektiğini belirtmişlerdir (Şâmî, I, 439-454; Ali el-Cündî, s. 129-133). Süyûtî, Ḥüsnü'l-maḳṣıd fî ʿameli'l-mevlid adlı risâlesinde İbnü'l-Hâc ile Fâkihânî'nin eleştirilerine cevap verir ve yukarıda adı geçen âlimlerden bazılarının görüşleriyle kendi kanaatini destekler.
Bu âlimlere göre Hz. Peygamber kendisine pazartesi günü oruç tutmanın fazileti sorulduğunda, "Bu benim doğduğum ve bana vahiy indirilen gündür" diyerek (Müsned, V, 297, 299; Müslim, "Ṣıyâm", 197) bir bakıma bugüne önem atfetmiştir. Resûl-i Ekrem, Medine'de yahudilerin 10 muharremde oruç tuttuğunu görünce sebebini sormuş, onların bunun Firavun'un boğulduğu ve Hz. Mûsâ'nın kurtulduğu gün olduğunu söylemeleri üzerine kendisinin bunu yapmaya daha lâyık olduğunu belirterek oruç tutmuş ve ashaba da oruç tutmalarını tavsiye etmiştir (Buhârî, "Ṣavm", 69; Müslim, "Ṣıyâm", 127-128). Bu husus, belli bir günde bir nimete nâil olma veya belâdan kurtulma sebebiyle o günü anma ve şükür nişanesi olarak sâlih amellerde bulunmanın iyi bir davranış olduğunu gösterir (Şâmî, I, 444). Sehâvî de hıristiyanların kendi peygamberlerinin doğum gününü büyük bir bayram halinde kutladıklarını belirterek müslümanların böyle bir kutlamaya daha lâyık olduklarını söyler (et-Tibrü'l-mesbûk, s. 14).
Mevlid kutlamalarına olumlu bakan âlimler, kendisine Hz. Peygamber'in doğum haberini getiren Süveybe adlı kölesini âzat eden Ebû Leheb'in, ölümünden sonra ailesinden biri tarafından rüyada görülerek bu davranışı sebebiyle her pazartesi gecesi azabının hafifletildiğini ona söylediğine dair bir haberi (Buhârî, "Nikâḥ", 20; Şâmî, I, 444-445), ayrıca içinde Resûlullah'a vahiy indirildiğinden Kur'an'da Kadir gecesine atfedilen önemin bütün insanlığa rahmet olarak gönderilen Hz. Peygamber'in dünyaya geldiği gün için öncelikle geçerli olacağı hususunu da görüşlerine dayanak olarak gösterirler (Muhammad Hadj-Sadok, II, 278-279). Ancak iman etmeden ölenlerin bütün amellerinin âhirette boşa gideceğine dair âyetlerin (el-Mâide 5/5; el-En'âm 6/88; Hûd 11/16) delil gösterilmesi yanında rüya üzerine hüküm dayandırılamayacağı ve Kadir gecesinin önemi hakkındaki ilâhî teyidin mevlid hakkında söz konusu olmadığı ileri sürülerek bu gerekçelere karşı çıkılmıştır.
Mevlide karşı olan âlimlerin bu yaklaşımlarında kendi zamanlarındaki kutlamalarda görülen olumsuz davranışların büyük rolü vardır. İbnü'l-Hâcc'ın Mısır'daki uygulamalara yaptığı atıflar yanında tarihçi Cebertî'nin (ö. 1240/1825) kendi zamanındaki mevlid kutlamalarının evliyanın kabirlerini ziyaret yanında ticaret, gezi ve eğlence gibi amaçlar taşıdığını (ʿAcâʾibü'l-âs̱âr, IV, 3), her meşrepten bid'at ve tarikat ehlinin katıldığı törenlerde şiir, zikir ve çalgı seslerinin birbirine karıştığını, camilerin âdeta alışveriş, sohbet, oyun ve eğlence mekânı haline getirildiğini, bu mekânların yenilip içilen şeylerle kirletildiğini, erkeklerle kadınlar arasında hoş olmayan davranışlar görüldüğünü belirtmesi de (a.g.e., III, 39-40) ulemânın Mısır'da mevlid kutlamaları konusundaki eleştirilerini haklı çıkaracak mahiyettedir.
Hatta Cebertî, Mısırlı Şâzelî şeyhi Afîfî'nin mevlidinden söz ederken çevredeki şehirlerden gelen bazı kimselerin her türlü fuhşu irtikâp ettiklerini, ulemânın ve önde gelen şahsiyetlerin bunlara karşı çıkmadan kutlamalara katılmasının onay anlamı taşıyacağını belirterek onları ağır şekilde eleştirir (a.g.e., I, 220).
Mevlidin dinî hükmünden ve mevlid kutlamalarından bahseden müstakil eserlerden bazıları şunlardır: İbn Dihye el-Kelbî, et-Tenvîr fî mevlidi's-sirâci'l-münîr; Tâceddin Ömer b. Ali el-Fâkihânî, el-Mevrid fi'l-kelâm ʿalâ ʿameli'l-mevlid; Ebü'l-Kāsım el-Azefî, ed-Dürrü'l-munaẓẓam fî mevlidi'n-nebiyyi'l-muʿaẓẓam; İbn Merzûk el-Hatîb, Cene'l-cenneteyn fî şerefi (fażli)'l-leyleteyn (mevlid ve Kadir geceleri hakkındadır); İbn Nâsırüddin ed-Dımaşkī, el-Mevridü'ṣ-ṣâdî fî mevlidi'l-hâdî ve bunun muhtasarı el-Lafẓü'r-râʾiḳ fî mevlidi ḫayri'l-ḫalâʾiḳ; İbn Hacer el-Heytemî, Mevlidü'n-nebî; Süyûtî, Ḥüsnü'l-maḳṣıd fî ʿameli'l-mevlid; Muhammed b. Ahmed el-Kastallânî, İtḥâfü'r-ruvât bi-ẕikri'l-mevlid ve'l-vefât; Şemseddin es-Sehâvî, el-Faḫrü'l-ʿalevî fi'l-mevlidi'n-nebevî; Ali el-Kārî, el-Mevridü'r-revî fi'l-mevlidi'n-nebevî; Fethullah b. Ebû Bekir el-Bennânî, Fetḥullāh fî mevlidi ḫayri ḫalḳillâh; J. W. McPherson, The Moulids of Egypt (Cairo 1941); Gustave Edmund von Grunebaum, Muhammadan Festivals (London 1976); Nico Kaptein, Muhammad's Birthday Festival (Leyde 1993).
Ayhan Haksal / diğer yazıları
- Türk musikisi eser formları - 23 / 21.11.2021
- Türk musikisi eser formları - 22 / 20.11.2021
- Türk musikisi eser formları - 21 / 07.11.2021
- Türk musikisi eser formları - 20 / 06.11.2021
- Türk musikisi eser formları - 19 / 31.10.2021
- Türk musikisi eser formları - 18 / 30.10.2021
- Türk musikisi eser formları - 17 / 12.09.2021
- Türk musikisi eser formları - 16 / 05.09.2021
- Türk musikisi eser formları - 15 / 29.08.2021
- Türk musikisi eser formları - 14 / 28.08.2021
- Türk musikisi eser formları - 22 / 20.11.2021
- Türk musikisi eser formları - 21 / 07.11.2021
- Türk musikisi eser formları - 20 / 06.11.2021
- Türk musikisi eser formları - 19 / 31.10.2021
- Türk musikisi eser formları - 18 / 30.10.2021
- Türk musikisi eser formları - 17 / 12.09.2021
- Türk musikisi eser formları - 16 / 05.09.2021
- Türk musikisi eser formları - 15 / 29.08.2021
- Türk musikisi eser formları - 14 / 28.08.2021