Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Baş, uzun yıllardır Türk milletinin akaid değerlerinin Batının akaid değerleri ile değiştirilmek istendiğini, geçmişte bu anlayışa karşı çıkmak için siyasete girenlerin şimdi aynı anlayışla hareket etmeye başladığını vurguladı.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, partisinin Başkanlık Divanı toplantısında yaptığı konuşmada, Türk milletinin bozulan dini, manevi ve ulusal değerleri üzerine çok çarpıcı açıklamalarda bulundu. Milletin 1400 yıllık akaidinin değiştirilmeye çalışıldığına işaret eden Prof. Dr. Baş, uzun yıllardır Türk milletinin akaid değerlerinin Batının akaid değerleri ile değiştirilmek istendiğini, geçmişte bu anlayışa karşı çıkmak için siyasete girenlerin şimdi aynı anlayışla hareket etmeye başladığını vurguladı. Prof. Dr. Haydar Baş, şunları söyledi: "Cenab-ı Hak Kuran'da 'Allah indinde din İslamdır' buyurmaktadır. Şimdi bunlar da 'hak' dinler adı altında dinleri eşitlediler, bunlar da 'İslamdır' şeklinde halkımızı ikna etmeye çalışıyorlar." İslam'ın içi boşaltılıyor"Devletin görevi hangi dinden olursa olsun insanların bağlı olduğu dini yaşamasını sağlamaktır" diyen Prof. Dr. Haydar Baş, ancak bugün yapılmak istenen şeyin bu olmadığını, aksine dinlerarası diyalog oyunları ile Müslümanlığın içinin boşaltılmaya çalışıldığını belirterek, şunları kaydetti: "Siyasetin görevi laik, demokratik, hukuk devletinde her din mensubunun ihtiyacını görmektir. Ama sen farklı bir şey diyorsun. Senin yaptığın, bunları İslam'a ve Kuran'a göre eşitlemek. O zaman yapılan İslam adı altında batılı hak göstermek ve de Müslümanlığın içini boşaltarak dışarıdan farklı bir akaidi onun içine yerleştirmektir. Dinlerarası diyalog faaliyetlerinin ilk yıllarından itibaren yapılmak istenen de bu 'içinin boşaltılması ve dışının Müslüman olarak' kalmasıdır."Prof. Dr. haydar Baş, dinlerarası diyalogu savunanların "Tüm peygamberler İslam'ı getirmedi mi?" sorusuna da şu karşılığı verdi: "Bütün peygamberler İslam'ı getirdi, bu doğru. Peygamberlere gelen İslam aslını devam ettiremedi ve İslam olmaktan çıktı. İslam olmaktan çıkınca; Hıristiyanlıkla, Musevilikle İslam arasında büyük farklar ortaya çıktı."
Tarihten bir örnekKonuşmasının son bölümünde tarihten örnek veren Haydar Baş, Peygamber Efendimizin Necran Hıristiyanları ile yaşadığı lanetleşme olayını anlatarak, günümüzde alınması gereken derse vurgu yaptı: "Resulüllah, Hz. Ali, Hz. Fatıma Annemiz, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin Efendimiz... Geliyor papaz şunu söylüyor: Bunlar dua etseler, Allah şu dağı yerle bir eder. Sakin ha bunlarla lanetleşmeye girmeyin, dediklerini kabul edin. Necran Hıristiyanları da diyor ki: Biz seninle lanetleşemeyiz. Biz sana cizye vermeye hazırız."
'Dinlerarası diyalog' yanlışından dönülmeliİktidarın içinde bulunduğu yanlıştan dönmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Baş, "Şimdi kalkıp da İslam'a göre Müslümanın ne olduğunu bu iktidarın tayin etmesi hukuka ve İslam'a aykırı bir davranıştır. Laikliğe de tamamen aykırıdır. Bu yönüyle bir suç işliyorlar. Bu hukuki bir suç. İkinci yönüyle, İslam'a ters düştükleri için Allah korusun 'hakkı batıl, batılı hak' yapıyorlar, onun adına da akaidimizde 'küfür' denir. Böyle bir tehditle karşı karşıyadırlar. 'Allah bunları ayıktırsın' demekten başka çaremiz de bulunmuyor."
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, partisinin Başkanlık Divanı toplantısında yaptığı konuşmada, Türk milletinin bozulan dini, manevi ve ulusal değerleri üzerine çok çarpıcı açıklamalarda bulundu. Milletin 1400 yıllık akaidinin değiştirilmeye çalışıldığına işaret eden Prof. Dr. Baş, uzun yıllardır Türk milletinin akaid değerlerinin Batının akaid değerleri ile değiştirilmek istendiğini, geçmişte bu anlayışa karşı çıkmak için siyasete girenlerin şimdi aynı anlayışla hareket etmeye başladığını vurguladı. Prof. Dr. Haydar Baş, şunları söyledi: "Cenab-ı Hak Kuran'da 'Allah indinde din İslamdır' buyurmaktadır. Şimdi bunlar da 'hak' dinler adı altında dinleri eşitlediler, bunlar da 'İslamdır' şeklinde halkımızı ikna etmeye çalışıyorlar." İslam'ın içi boşaltılıyor"Devletin görevi hangi dinden olursa olsun insanların bağlı olduğu dini yaşamasını sağlamaktır" diyen Prof. Dr. Haydar Baş, ancak bugün yapılmak istenen şeyin bu olmadığını, aksine dinlerarası diyalog oyunları ile Müslümanlığın içinin boşaltılmaya çalışıldığını belirterek, şunları kaydetti: "Siyasetin görevi laik, demokratik, hukuk devletinde her din mensubunun ihtiyacını görmektir. Ama sen farklı bir şey diyorsun. Senin yaptığın, bunları İslam'a ve Kuran'a göre eşitlemek. O zaman yapılan İslam adı altında batılı hak göstermek ve de Müslümanlığın içini boşaltarak dışarıdan farklı bir akaidi onun içine yerleştirmektir. Dinlerarası diyalog faaliyetlerinin ilk yıllarından itibaren yapılmak istenen de bu 'içinin boşaltılması ve dışının Müslüman olarak' kalmasıdır."Prof. Dr. haydar Baş, dinlerarası diyalogu savunanların "Tüm peygamberler İslam'ı getirmedi mi?" sorusuna da şu karşılığı verdi: "Bütün peygamberler İslam'ı getirdi, bu doğru. Peygamberlere gelen İslam aslını devam ettiremedi ve İslam olmaktan çıktı. İslam olmaktan çıkınca; Hıristiyanlıkla, Musevilikle İslam arasında büyük farklar ortaya çıktı."
Tarihten bir örnekKonuşmasının son bölümünde tarihten örnek veren Haydar Baş, Peygamber Efendimizin Necran Hıristiyanları ile yaşadığı lanetleşme olayını anlatarak, günümüzde alınması gereken derse vurgu yaptı: "Resulüllah, Hz. Ali, Hz. Fatıma Annemiz, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin Efendimiz... Geliyor papaz şunu söylüyor: Bunlar dua etseler, Allah şu dağı yerle bir eder. Sakin ha bunlarla lanetleşmeye girmeyin, dediklerini kabul edin. Necran Hıristiyanları da diyor ki: Biz seninle lanetleşemeyiz. Biz sana cizye vermeye hazırız."
'Dinlerarası diyalog' yanlışından dönülmeliİktidarın içinde bulunduğu yanlıştan dönmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Baş, "Şimdi kalkıp da İslam'a göre Müslümanın ne olduğunu bu iktidarın tayin etmesi hukuka ve İslam'a aykırı bir davranıştır. Laikliğe de tamamen aykırıdır. Bu yönüyle bir suç işliyorlar. Bu hukuki bir suç. İkinci yönüyle, İslam'a ters düştükleri için Allah korusun 'hakkı batıl, batılı hak' yapıyorlar, onun adına da akaidimizde 'küfür' denir. Böyle bir tehditle karşı karşıyadırlar. 'Allah bunları ayıktırsın' demekten başka çaremiz de bulunmuyor."