Bu söz merhum Atatürk'e aittir. Atatürk bu sözü öyle seçim meydanlarında veya bazı anlayışları tatmin ve ikna etmek için dile getirmemiştir.
Bir Fransız gazeteciye verdiği mülakatta, diğer ifadeyle dünyaya karşı dile getirmiştir.
Fransız gazeteci Maurice Pemot, 29 Ekim 1923'te Atatürk ile çeşitli konular üzerine yaptığı bir röportajda, dini meseleler hakkında görüşlerini aldığı uzun cevaptan sonra aralarında şöyle bir diyalog geçer:
Gazeteci Maurice Pemot: "Şu hâlde yeni Türkiye'nin dine aykırı hiçbir temayülü ve mahiyeti olmayacak demek?"
Atatürk: "Siyasetimizi dine aykırı olmak şöyle dursun, din bakımından eksik bile hissediyoruz."
Maurice Pernot: "Zat-ı asilaneleri, düşündüklerini bendenize daha iyi izah buyururlar mı?"
Atatürk: "Türk milleti daha dindar olmalıdır. Yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır demek istiyorum. Dinime, bizzat hakikate asıl inanıyorsam buna da öyle inanıyorum. Bilince aykırı, ilerlemeye engel hiç bir şey içermiyor.
Oysa, Türkiye'ye bağımsızlığını veren bu Asya milletinin içinde daha karışık, yapmaca, batıl inançlardan ibaret bir din daha vardır.
Ancak bu cahiller, bu acizler, sırası gelince aydınlanacaklardır. Onlar ışığa yaklaşmazlarsa kendilerini mahv ve mahkum etmişler demektir. Onları, kurtaracağız." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, C. III, 1989; 93)
Bir başka sözünde ise Atatürk, "Milletimiz, din ve dil gibi kuvvetli iki fazilete sahiptir. Bu faziletleri hiçbir kuvvet milletimizin kalp ve vicdanından söküp atamamıştır ve asla alamaz" demiştir. (Atatürkçülük III, 1997; 239).
Laiklik
"Laiklik sadece din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması demek değildir. Laiklik, tüm yurttaşların vicdan, ibadet ve din özgürlüğü de demektir." (Atatürkçülük I, 1993; 111)
"Laik hükümet tabirinden dinsizlik manasına çıkarmaya yeltenen fesatçılara fırsat vermemek lazımdır." (Kayadibi, 2005, s. 54).
Yeşil sermaye mücahitlerini geçiyorum! Atatürk'ün vefatından sonra kendisine Atatürkçü, laik, çağdaş vs. diyen siyasetçiler, akademisyenler, gazeteciler, dernekler, vakıflar vs. ortaya koyduğunuz siyaset ve anlayıştan hiç mi utanmadınız?
Atatürk'e bir soru daha
Atatürk, Ankara Orman Çiftliği'ndeki gezilerinde kendisine eşlik edenlere zaman zaman çeşitli konulara ilişkin görüşlerini açıklardı.
Bu gezilerden birine katılan Asaf İlbay, Atatürk'ün din hakkında ne düşündüğünü açıkça öğrenmek için iyi bir fırsat yakaladığını düşünmektedir.
Atatürk'e sorar: "Paşam, din hakkındaki düşüncelerinizi öğrenmek istiyorum."
Atatürk cevap verir: "Din vardır ve lazımdır. Temeli çok sağlam bir dinimiz var. Malzemesi iyi; fakat bina, uzun yüzyıllardır ihmale uğramış. Harçlar döküldükçe yeni harç yapıp binayı sağlamlaştırmak lüzumu duyulmamış.
Aksine olarak birçok yabancı unsur yorumlar, hurafeler binayı daha fazla hırpalamış. Bugün bu binaya dokunulamaz, tamir de edilemez.
Ancak zamanla çatlaklar derinleşecek ve sağlam temeller üstünde yeni bir bina kurmak lüzumu doğacaktır.
Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının sesine uymakta serbesttir. Biz, dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz.
Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor; kaste ve fiile dayanan bağnazca hareketlerden sakınıyoruz. Gericilere asla fırsat vermeyeceğiz". (İlbay, 1955; 102-103. Banoğlu, 1981; 258-259. Borak, 1962; 81-82)
Gerilemenin sebebi
"İslam toplumuna dahil olan bir takım kavimler İslam oldukları halde çökmeye, yokluk ve gerilemeye maruz kaldılar.
Geçmişlerinin yanlış veya batıl alışkanlık ve inançlarıyla İslamiyet'i karıştırdıkları ve bu suretle gerçek İslamiyet'ten uzaklaştıkları için kendilerini düşmanlarının esiri yaptılar. (Konya gençleriyle konuşmasından, 20 Mart 1923)
Şu basiret ve ferasete bakar mısınız?
Bir de bugün NAS'ı dilinden düşürmeyenlere bakın! Din adına konuşanlara bakın! Atatürk'ün partisiyiz, diyenlere de bakın!
Nasıl bir cevheri saklamışlar, nasıl bir cevherden kaçmışlar gördünüz mü?
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025