Kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Anadolu'nun vatanlaşması ve bunun yapanların millet olma olgusunu bakınız Prof. Dr. Haydar Baş nasıl anlatıyor?
"Horasan erenleri vatanı ve imanı uğruna baş koyan Türk milletine yeni bir coğrafya ve yeni bir medeniyet ufku açmıştır. İslam medeniyetini kuran kütleyi tek cevher hâline getiren bu kaynak, Ehl-i Beyt'ten beslenen dervişandır. Hacı Bektaş ve meslektaşları ile birlikte Türkistan'a ve Anadolu'ya hâkim olan tasavvuf şuuru, dinamik ve kontrollü bir toplum kurmada öncülük etmiştir. İslâmiyet'in cihat ve gaza mefhumları Türkler arasında yerleştikten sonra, İslâmiyet'ten önceki Türk Alpleri, başlangıçta Alp-Gâzi, yani Müslüman-Türk kahramanı mahiyetini almışlar, mutasavvıflar ve çeşitli tarikatlar halk arasında yerleşince de Alperenler, yani savaşçı dervişler şekline girmişlerdir. Bunlar özellikle Hıristiyan ülkeleriyle sınır olan Batı Anadolu'daki uçlarda yaşamışlardır. Savaş zamanında etrafındaki bir avuç müritle çok kalabalık düşman ordularını ezen, kaleleri alan, küfür diyarında kılıçlarıyla İslâmiyet'i yayan, barış dönemlerinde "yürüyen Kur'an" ve 'güzel ahlak' sembolü olan bu mücahit Türk mutasavvıflarıdır. Savaş zamanlarında İlây-ı kelimetullah için çalışan bu Alperenler, derviş gâziler, barış dönemlerinde hiçbir karşılık beklemeden halkın arasına karışarak kütleleri müşterek bir fikir örgüsüyle birbirine bağlamışlardır. Uçlarda fethedilen ve iskâna açılan yerlerde sosyal hayatın bozulmadan canlılığını muhafaza etmesinde de etkili olmuşlardır.
Gâziyân-ı Rûm, Ahiyân-ı Rûm, Abdalan-ı Rum ve Bacıyan-ı Rum olarak isimlendiren bu tasavvuf erlerinin sosyal ve kültürel hayatta verdikleri hizmetler Türk Kimliğini karakterleştirmiştir."
Anladınız mı beyler?
Türk kimliği nasıl oluşmuş, Türk karakterini kim kimyalamış? Ehl-i Beyt ne imiş? Alperen, Derviş gaziler ve tertemiz maneviyat neler yapıyormuş?
Bugün ortada sorun varsa -ki var- yeniden bu kimliği ve karakteri oluşturan, dahası Anadolu'yu vatanlaştıran, Türk'ü milletleştiren kaynağa döneceğiz!
Kaynak Ehli Beyt ve onların evladı olan Mustafa Kemal Atatürk'tür! Bu süreci ve sürecin açık gizli kahramanlarını bilmeden hiç kimse Türk, Millet ve vatan kelimesini ağzına almasın!
Bu işlere öyle eften-püften kulaktan dolma, deliden devşirme akılla değil tarihle, coğrafya ile, medeniyet ile, medeniyetin yapı taşları ile bakarsanız, 12 cilt Ehli Beyt eseri yazarsanız, Milli Ekonomi Modeli ile 4 milyarı peşinize takarsanız ancak Türk'ü, Türk Milletini doğru anlar ve anlatırsınız!
Lütfen kafanızdaki şeyleri de konjonktür bunu gerektiriyor diye millet deyip, Türk deyip yedirmeyin! Osmanlı ne milletti, ne Türk'tü ne de zannettiğiniz gibi ümmetti!
Osmanlı devletinde vatan yoktu, Osmanlı hanedanının toprakları vardı; vatandaş yoktu, padişahın tebaası vardı! Ayrıca Osmanlı'nın Türk ile de hiç işi olmadı! Padişahlar cihanı hümayun, halifeyi ruyi zemin, ulu hakan, garbın ve şarkın sultanı vs. gibi yüzlerce sıfat kullandılar ama hiçbirisi içinden Türk geçen bir sıfat veya ismi kullanmadılar!
Atatürk Anadolu'nun Türk ve Müslümanlaşmasındaki sürecin kamil anlamda tamamlayıcısı oldu ve Türk milletini tarif etti:
Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir!
Konu budur ve mübadele siyaseti ile Atatürk Anadolu yaylasını kimsenin burnu kanamadan, tek yumurta yapmadan gıdaklayan günümüz siyasetçileri gibi değil, kimsenin burnunu kanatmadan Türkleştirmiştir. Türk boyları da bu süreçte ve bu ideal çerçevesinde kamilen millet olmuştur.
Anadolu'nun vatanlaşması ve bunun yapanların millet olma olgusunu bakınız Prof. Dr. Haydar Baş nasıl anlatıyor?
"Horasan erenleri vatanı ve imanı uğruna baş koyan Türk milletine yeni bir coğrafya ve yeni bir medeniyet ufku açmıştır. İslam medeniyetini kuran kütleyi tek cevher hâline getiren bu kaynak, Ehl-i Beyt'ten beslenen dervişandır. Hacı Bektaş ve meslektaşları ile birlikte Türkistan'a ve Anadolu'ya hâkim olan tasavvuf şuuru, dinamik ve kontrollü bir toplum kurmada öncülük etmiştir. İslâmiyet'in cihat ve gaza mefhumları Türkler arasında yerleştikten sonra, İslâmiyet'ten önceki Türk Alpleri, başlangıçta Alp-Gâzi, yani Müslüman-Türk kahramanı mahiyetini almışlar, mutasavvıflar ve çeşitli tarikatlar halk arasında yerleşince de Alperenler, yani savaşçı dervişler şekline girmişlerdir. Bunlar özellikle Hıristiyan ülkeleriyle sınır olan Batı Anadolu'daki uçlarda yaşamışlardır. Savaş zamanında etrafındaki bir avuç müritle çok kalabalık düşman ordularını ezen, kaleleri alan, küfür diyarında kılıçlarıyla İslâmiyet'i yayan, barış dönemlerinde "yürüyen Kur'an" ve 'güzel ahlak' sembolü olan bu mücahit Türk mutasavvıflarıdır. Savaş zamanlarında İlây-ı kelimetullah için çalışan bu Alperenler, derviş gâziler, barış dönemlerinde hiçbir karşılık beklemeden halkın arasına karışarak kütleleri müşterek bir fikir örgüsüyle birbirine bağlamışlardır. Uçlarda fethedilen ve iskâna açılan yerlerde sosyal hayatın bozulmadan canlılığını muhafaza etmesinde de etkili olmuşlardır.
Gâziyân-ı Rûm, Ahiyân-ı Rûm, Abdalan-ı Rum ve Bacıyan-ı Rum olarak isimlendiren bu tasavvuf erlerinin sosyal ve kültürel hayatta verdikleri hizmetler Türk Kimliğini karakterleştirmiştir."
Anladınız mı beyler?
Türk kimliği nasıl oluşmuş, Türk karakterini kim kimyalamış? Ehl-i Beyt ne imiş? Alperen, Derviş gaziler ve tertemiz maneviyat neler yapıyormuş?
Bugün ortada sorun varsa -ki var- yeniden bu kimliği ve karakteri oluşturan, dahası Anadolu'yu vatanlaştıran, Türk'ü milletleştiren kaynağa döneceğiz!
Kaynak Ehli Beyt ve onların evladı olan Mustafa Kemal Atatürk'tür! Bu süreci ve sürecin açık gizli kahramanlarını bilmeden hiç kimse Türk, Millet ve vatan kelimesini ağzına almasın!
Bu işlere öyle eften-püften kulaktan dolma, deliden devşirme akılla değil tarihle, coğrafya ile, medeniyet ile, medeniyetin yapı taşları ile bakarsanız, 12 cilt Ehli Beyt eseri yazarsanız, Milli Ekonomi Modeli ile 4 milyarı peşinize takarsanız ancak Türk'ü, Türk Milletini doğru anlar ve anlatırsınız!
Lütfen kafanızdaki şeyleri de konjonktür bunu gerektiriyor diye millet deyip, Türk deyip yedirmeyin! Osmanlı ne milletti, ne Türk'tü ne de zannettiğiniz gibi ümmetti!
Osmanlı devletinde vatan yoktu, Osmanlı hanedanının toprakları vardı; vatandaş yoktu, padişahın tebaası vardı! Ayrıca Osmanlı'nın Türk ile de hiç işi olmadı! Padişahlar cihanı hümayun, halifeyi ruyi zemin, ulu hakan, garbın ve şarkın sultanı vs. gibi yüzlerce sıfat kullandılar ama hiçbirisi içinden Türk geçen bir sıfat veya ismi kullanmadılar!
Atatürk Anadolu'nun Türk ve Müslümanlaşmasındaki sürecin kamil anlamda tamamlayıcısı oldu ve Türk milletini tarif etti:
Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir!
Konu budur ve mübadele siyaseti ile Atatürk Anadolu yaylasını kimsenin burnu kanamadan, tek yumurta yapmadan gıdaklayan günümüz siyasetçileri gibi değil, kimsenin burnunu kanatmadan Türkleştirmiştir. Türk boyları da bu süreçte ve bu ideal çerçevesinde kamilen millet olmuştur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021