Tok karnına yemek kalbi karartır
İnsan, iyice acıkmadan sofraya oturmamalı, çünkü tok karnına yemek kalbi karartır. Mümkün olursa mideyi fazla doldurmadan kalkmalı
12.06.2023 21:00:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





İmam Gazali Hazretleri yeme içmenin adabı hakkında buyurdu ki:
Yenip içilen şeyin helâl olması başta gelir. İbadet etmeye kuvvet gerek, işte bunun için yemeli ve içmeli. Niyet, daima bu yoldan olmalı. Sana yaraşan budur.
Bir ayet-i kerimede şöyle buyurulur: "Ey peygamberler; pâk, temiz şeylerden yiyiniz ve yararlı işler yapınız." (Mü'minun, 51).
Yemen-içmen Allah için olacak, sana uyan budur. Bu şekilde niyet edince, yemeğe başlamadan elini yıkamalısın.
Yemekten önce ve sonra el yıkamaya, yemeğe temiz oturmaya dair olan, bir hadis-i şerifi anlatalım: "Yemekten önce abdest almak, fakirliği siler; sonra ise üzüntüyü ve kederi giderir."
Mümkün olduğu takdirde yemeği, yere serilen sofrada yemeli. Bu hal, Peygamberimizin (s.a.v.) âdeti idi. Peygamber Efendimize bir taam geldiği zaman, yere indirir öyle yerdi. Ve bu hal, insanı tevazu sahibi kılar.
Peygamber Efendimiz der ki:
"Yemeğimi, bir yere yaslanıp yemem; ben bir kulum, kula nasıl yaraşırsa öyle yerim. Ve bir kula nasıl yaraşırsa Öyle otururum."
Diyorlar ki, sayacağımız dört şey Peygamber Efendimizden sonra âdet oldu: Yüksekte sofralar hazırlamak, elek, çöğen, mideyi fazla doldurmak...
Biz burada; kurulmuş sofralar üzerinde yemek yemenin yasak olduğunu diyecek değiliz. Çünkü Peygamber Efendimizden sonra âdet olan her şey yasak olmaz. Olanı da var, olmayanı da...
Yemeğe otururken edepli oturmalı ve bu edebi sofranın sonuna kadar devam ettirmeli. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de böyle yapardı. O, çok defa diz üstü oturur ve ayaklarının üstünü yere getirirdi. Bazen de sağ ayağını diker, solun üstüne otururdu.
Uykulu halde yemek-içmek iyi olmaz. Bir yere dayanarak yemek de doğru olmaz. İmkân nispetinde az yemeye ve az içmeye dikkat etmeli. İbadet niyeti ile yenip içiliyorsa böyle olur; çok yemek, çok içmek, ibadet niyetini doğrulamaz.
Peygamber Efendimiz, bir hadisi şerifinde şöyle buyurur: "Âdemoğlu; midesini fazla doyurmakla şer etti. Hâlbuki gücünü koruyacak kadar birkaç lokma ona yeterdi. Bunu yapamadığı takdirde, midesini üçe bölmeli; bir bölümünü yemeğe, bir bölümünü suya, bir bölümünü de nefes alabilmeye ayırmalı idi."
Bu hale göre insan, iyice acıkmadan sofraya oturmamalı, çünkü tok karnına yemek kalbi karartır. Mümkün olursa mideyi fazla doldurmadan kalkmalı.
Yemeğin ve ekmeğe katık edilen şeyin çok lezzetli olmasına bakmamalı. Yenen yemeğe saygı odur ki, katık aranmaya...
Mümkün olduğu kadar sofrada el çok olmalı, ehli ayali çok olan için ne iyi... Taamın hayrı üstünde dolaşan ellere göredir. Enes'in anlattığına göre Peygamber Efendimiz, yemeğini yalnız başına yemezdi.
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den...)
Yenip içilen şeyin helâl olması başta gelir. İbadet etmeye kuvvet gerek, işte bunun için yemeli ve içmeli. Niyet, daima bu yoldan olmalı. Sana yaraşan budur.
Bir ayet-i kerimede şöyle buyurulur: "Ey peygamberler; pâk, temiz şeylerden yiyiniz ve yararlı işler yapınız." (Mü'minun, 51).
Yemen-içmen Allah için olacak, sana uyan budur. Bu şekilde niyet edince, yemeğe başlamadan elini yıkamalısın.
Yemekten önce ve sonra el yıkamaya, yemeğe temiz oturmaya dair olan, bir hadis-i şerifi anlatalım: "Yemekten önce abdest almak, fakirliği siler; sonra ise üzüntüyü ve kederi giderir."
Mümkün olduğu takdirde yemeği, yere serilen sofrada yemeli. Bu hal, Peygamberimizin (s.a.v.) âdeti idi. Peygamber Efendimize bir taam geldiği zaman, yere indirir öyle yerdi. Ve bu hal, insanı tevazu sahibi kılar.
Peygamber Efendimiz der ki:
"Yemeğimi, bir yere yaslanıp yemem; ben bir kulum, kula nasıl yaraşırsa öyle yerim. Ve bir kula nasıl yaraşırsa Öyle otururum."
Diyorlar ki, sayacağımız dört şey Peygamber Efendimizden sonra âdet oldu: Yüksekte sofralar hazırlamak, elek, çöğen, mideyi fazla doldurmak...
Biz burada; kurulmuş sofralar üzerinde yemek yemenin yasak olduğunu diyecek değiliz. Çünkü Peygamber Efendimizden sonra âdet olan her şey yasak olmaz. Olanı da var, olmayanı da...
Yemeğe otururken edepli oturmalı ve bu edebi sofranın sonuna kadar devam ettirmeli. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de böyle yapardı. O, çok defa diz üstü oturur ve ayaklarının üstünü yere getirirdi. Bazen de sağ ayağını diker, solun üstüne otururdu.
Uykulu halde yemek-içmek iyi olmaz. Bir yere dayanarak yemek de doğru olmaz. İmkân nispetinde az yemeye ve az içmeye dikkat etmeli. İbadet niyeti ile yenip içiliyorsa böyle olur; çok yemek, çok içmek, ibadet niyetini doğrulamaz.
Peygamber Efendimiz, bir hadisi şerifinde şöyle buyurur: "Âdemoğlu; midesini fazla doyurmakla şer etti. Hâlbuki gücünü koruyacak kadar birkaç lokma ona yeterdi. Bunu yapamadığı takdirde, midesini üçe bölmeli; bir bölümünü yemeğe, bir bölümünü suya, bir bölümünü de nefes alabilmeye ayırmalı idi."
Bu hale göre insan, iyice acıkmadan sofraya oturmamalı, çünkü tok karnına yemek kalbi karartır. Mümkün olursa mideyi fazla doldurmadan kalkmalı.
Yemeğin ve ekmeğe katık edilen şeyin çok lezzetli olmasına bakmamalı. Yenen yemeğe saygı odur ki, katık aranmaya...
Mümkün olduğu kadar sofrada el çok olmalı, ehli ayali çok olan için ne iyi... Taamın hayrı üstünde dolaşan ellere göredir. Enes'in anlattığına göre Peygamber Efendimiz, yemeğini yalnız başına yemezdi.
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den...)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.