Önceki hafta, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) piyasaya döviz satmasının yanlış olduğunu yazdım ve TMSF'ye bu konuda sorular sordum. TMSF Başkanı, benim sorularıma kaçamaksız cevap veremeyeceğini anlayınca, geçen hafta içinde, bir sorumlu ve devleti bilen bürokrata hiç yakışmayacak bir biçimde beni "geçmişin kirliliğini" üzerinde taşımak ve "kasıtlı cehalet" göstermekle suçladı. Çamur atarak sorumluluğunu örtmeye çalıştı. Zaman onun hatalı, haksız ve iftiracı olduğunu gösterecek. Ben, Borsa Başkanlığı, Merkez Bankası Başkanlığı ve bakanlık yaptım. Hep doğruları söylediğim için, dedikodu oldu ama hakkımda açılan hiçbir dava olmadı. Zaten, korkacak en küçük bir durumum olsa, bu kadar açık ve cesur eleştirilerde bulunamaz; sürekli mal beyanı vermek durumunda olduğum kurumlarda çalışamazdım. TMSF Başkanı kendisini devletin üstünde zannediyor. İMKB'nin de TMSF gibi "idari ve mali özerkliği" olduğu, her iki kurumun ilgili yasalarında kelimesi kelimesine aynen yazıyor. Yani, İMKB de TMSF kadar özerk. Ama, İMKB'nin parasına devlet tarafından bir biçimde el konuldu ve haksız da olsa beş kuruşluk harcamasına bile karışılıyor. Bağımsız olmak, TMSF'nin yaptığı gibi her istediğini sorumsuzca yapmak hakkı değildir. Bağımsızlık, önüne gelene saygısızlık etme, iftirada bulunma hakkı da vermez. Üstelik, TMSF'nin sınırlı bağımsızlığı vardır ve bağımsızlığı İMKB'den daha azdır. İktidar partisine yakın olmak, bu gün için durumu kurtarabilir. Ama, yarın sanılandan çok çabuk geliyor.TMSF Başkanı'nın sinir sistemi bozulmuş. Hiddet, korkudan ileri gelir. Yaptığını izah edemeyenler, sıkışınca panik olurlar; ağızlarından çıkanı, kulakları duymaz. Altıyla, üstüyle ve herkesle kavga ederler. Durumlarını açıklayamayınca da, işi küfür etmeye ve iftiraya kadar götürebilirler.Bürokratlara soru sorulur ve bu sorular da edep içinde cevaplandırılır. Şimdiye kadarki bürokratlar hep öyle yaptılar. TMSF Başkanı'nın ise, kendisine soru sorulmasına bile tahammülü yok. Meclis üyelerinin bile sorularına devlet terbiyesi dışında cevaplar vermiş ve bu nedenle 5 Nisan 2006 tarihinde Meclis Başkanlığı'nca "daha itinalı ve özenli davranması" konusunda dikkati çekilmişti. Bir bürokratın Meclis tarafından resmen uyarılması Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez görüldü.TMSF Başkanı'nın yaptığı açıklamalar, sorularıma yeterince cevaplar vermiyor. Yeterince şeffaf olmayan bir devlet kurumuna, sorduğunuz sorulara açık cevap alamazsanız, cahil kalırsınız. Soru sorana, "kasıtlı cehalet" gibi acayip bir terim kullanarak cevap verirseniz, insanın aklına "kasıtlı satış" sorusunu getirirsiniz. Kamu parasının ve malının nasıl kullanıldığı konusundaki soruları cevaplamamak, asıl cahilliktir. Hesap vermekten kaçmak ve sağa sola saldırmak, hesap sorulmayacağı anlamında değildir. Gelecek yazımda, kendisinin de işi öğreneceği sorularıma devam edeceğim.Bugünlük, bir soru daha sorayım: TMSF'nin paraları, Merkez Bankamız yerine, acaba hangi bankada tutuluyor?Yaman Törüner/ Milliyet