Bağımsız Türkiye Partisi İstanbul İl Başkanlığının organize ettiği, "Kuşatma Altında Türkiye" konferansları serisi bu haftada devam etti. Bağcılar Belediyesi Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen konferansa konuşmacı olarak Prof. Dr. Cahit Babuna ve Araştırmacı-Ekonomist Tarık Çanak katıldı. Konferans, kalabalık bir davetli topluluğu tarafından takip edildi.
Çözüm var
BTP İstanbul İl Başkanvekili Selim Mecit Beşer'in yönettiği konferansta yaptığı konuşmada Prof. Dr. Cahit Babuna, Türkiye'nin, tarihinde görülmedik şekilde bir siyasi, ekonomik, kültürel, sosyal kuşatılmışlık yaşadığını, bu kuşatılmışlığın tehlikesi bir yana, yüzyılın başında görülen türden teslimiyetçilik ve mandacılığın bu kuşatılmışlığı daha da katmerli hale getirdiğini söyledi. İstiklal Savaşı döneminde olduğu gibi yedi düvel tarafından gerçekleştirilen kuşatılmışlığa nasıl ki "kuvay-ı milliye" ruhu ile karşı konulmuş ve sonuç alınmış ise, aynı kuvay-ı milliye ruhunun bugün de var oluşunun sevindirici bir vakıa olduğunu söyleyen Prof. Dr. Cahit Babuna, kuvay-ı milliyenin bu ikincisinin 7 Nisan 2001'de, Trabzon'da meydanlara inmesi ile harekete geçtiğini ve ülkemiz Türkiye'yi akl-ı selim sahibi herkesin farkında olduğu kuşatılmışlıktan kurtarmak için yoluna devam ettiğini belirtti. Yüzyılın başında ülkemizi kuşatanların mirasçılarının amaçlarına ulaşmak için kullandıkları araçlardan birinin ekonomi olduğunu, Türkiye'nin ekonomik açıdan çökertilmek suretiyle istenilen konuma getirilmeye çalışıldığını, döviz-faiz-borsanın kıskaç olarak kullanıldığını söyleyen Prof. Dr. Cahit Babuna şöyle dedi: "Bütçemizin % 85'i faize gidiyor, 65 katrilyon faiz ödüyoruz. Türk parası yerine döviz kullanıyoruz. Merkez Bankamız devletin, hükümetin kontrolünden çıkartılmış durumda. Merkez Bankası'nın para basma yetkisi elinden alındı. Hazine'nin, Merkez Bankasından borç alması yasaklandı. Hazine paraya ihtiyacı olduğunda faizle para peşinde koşuyor. Ülkemizin birikimi faiz kanalıyla Türkiye'yi çökertmek isteyen küresel güçlerin cebine gidiyor. Bu gidişin bizi getirdiği nokta ise ortada. Demek ki çözüm bu gidişin tersini yapmakta. Çözüm, faiz, döviz sarmalına son vermekte. Para üzerinde tasarruf yetkisini bu milletin kurumlarına vermekte."
IMF'nin görevi çökertmek
Araştırmacı-ekonomist Tarık Çanak ise Türkiye'yi kuşatma altına almakta kullanılan ekonomik araç IMF'nin, sahte kavramlar ve çetrefilli bir dille bu gerçeği nasıl gizlediğini, görevini nasıl ifa ettiğini anlattı. Brezilya'dan Arjantin'e, Şili'den Rusya'ya, Malezya'dan, Endonezya ve Kore'ye kadar birçok ülkede 100'ü aşkın IMF programının çöktüğüne, çökerken de ülkeleri çökerttiğine dikkat çeken Çanak, bu çökertme işleminde IMF'nin kullandığı en önemli kavramlardan birinin "finansal serbestlik" olduğunu, "finansal serbestlik" ağına takılmanın hem büyük bir yıkımı beraberinde getirdiğini, hem de ulusal-yerli bankaların küresel güçlerin eline düşme sonucunu doğurduğunu söyledi. Türkiye'nin bu gerçeğin yaşandığı örneklerle dolu olduğunu belirten Çanak, önlem alınmaz, IMF politikalarına son verilmezse bu örneklerle ilgili oranın geri dönülemez boyutlara ulaşma tehlikesine dikkat çekti. IMF'nin, zor duruma düşen bir ülkeyi ayağa kaldırma kurumu değil, borç verenlerin, verdiklerini katmerli bir şekilde tahsil etme aracı, küresel güçlerin maşası bir kurum olduğuna işaret ederek, bu kurumun en büyük özelliklerinden birinin krizdeki ülkenin zor durumundan faydalanarak, çaresizliğini fırsat bilerek, kapılarını, dev uluslararası tröstlerin mal ve hizmetlerine zorla açmak olduğunu ifade etti. Türkiye'nin bunu da yaşamakta olan ülke olduğunu söyleyen Çanak, bütün bu gerçeklerden sonra IMF'yle yola devam etmede ısrarın akıl kârı sayılamayacağı, bu ısrarda milletin hayrına olmayan şeyler aramanın gerektiği açıklamasında bulundu. Özelleştirme modasına da dikkat çektiği konuşmasında Tarık Çanak, "Özelleştirme, küresel güçler için en stratejik ve en kârlı kamu şirketlerini (Telekom, THY, Tüpraş, Demir Çelik vs.) ele geçirmek için bir fırsattır" dedi.
Çözüm var
BTP İstanbul İl Başkanvekili Selim Mecit Beşer'in yönettiği konferansta yaptığı konuşmada Prof. Dr. Cahit Babuna, Türkiye'nin, tarihinde görülmedik şekilde bir siyasi, ekonomik, kültürel, sosyal kuşatılmışlık yaşadığını, bu kuşatılmışlığın tehlikesi bir yana, yüzyılın başında görülen türden teslimiyetçilik ve mandacılığın bu kuşatılmışlığı daha da katmerli hale getirdiğini söyledi. İstiklal Savaşı döneminde olduğu gibi yedi düvel tarafından gerçekleştirilen kuşatılmışlığa nasıl ki "kuvay-ı milliye" ruhu ile karşı konulmuş ve sonuç alınmış ise, aynı kuvay-ı milliye ruhunun bugün de var oluşunun sevindirici bir vakıa olduğunu söyleyen Prof. Dr. Cahit Babuna, kuvay-ı milliyenin bu ikincisinin 7 Nisan 2001'de, Trabzon'da meydanlara inmesi ile harekete geçtiğini ve ülkemiz Türkiye'yi akl-ı selim sahibi herkesin farkında olduğu kuşatılmışlıktan kurtarmak için yoluna devam ettiğini belirtti. Yüzyılın başında ülkemizi kuşatanların mirasçılarının amaçlarına ulaşmak için kullandıkları araçlardan birinin ekonomi olduğunu, Türkiye'nin ekonomik açıdan çökertilmek suretiyle istenilen konuma getirilmeye çalışıldığını, döviz-faiz-borsanın kıskaç olarak kullanıldığını söyleyen Prof. Dr. Cahit Babuna şöyle dedi: "Bütçemizin % 85'i faize gidiyor, 65 katrilyon faiz ödüyoruz. Türk parası yerine döviz kullanıyoruz. Merkez Bankamız devletin, hükümetin kontrolünden çıkartılmış durumda. Merkez Bankası'nın para basma yetkisi elinden alındı. Hazine'nin, Merkez Bankasından borç alması yasaklandı. Hazine paraya ihtiyacı olduğunda faizle para peşinde koşuyor. Ülkemizin birikimi faiz kanalıyla Türkiye'yi çökertmek isteyen küresel güçlerin cebine gidiyor. Bu gidişin bizi getirdiği nokta ise ortada. Demek ki çözüm bu gidişin tersini yapmakta. Çözüm, faiz, döviz sarmalına son vermekte. Para üzerinde tasarruf yetkisini bu milletin kurumlarına vermekte."
IMF'nin görevi çökertmek
Araştırmacı-ekonomist Tarık Çanak ise Türkiye'yi kuşatma altına almakta kullanılan ekonomik araç IMF'nin, sahte kavramlar ve çetrefilli bir dille bu gerçeği nasıl gizlediğini, görevini nasıl ifa ettiğini anlattı. Brezilya'dan Arjantin'e, Şili'den Rusya'ya, Malezya'dan, Endonezya ve Kore'ye kadar birçok ülkede 100'ü aşkın IMF programının çöktüğüne, çökerken de ülkeleri çökerttiğine dikkat çeken Çanak, bu çökertme işleminde IMF'nin kullandığı en önemli kavramlardan birinin "finansal serbestlik" olduğunu, "finansal serbestlik" ağına takılmanın hem büyük bir yıkımı beraberinde getirdiğini, hem de ulusal-yerli bankaların küresel güçlerin eline düşme sonucunu doğurduğunu söyledi. Türkiye'nin bu gerçeğin yaşandığı örneklerle dolu olduğunu belirten Çanak, önlem alınmaz, IMF politikalarına son verilmezse bu örneklerle ilgili oranın geri dönülemez boyutlara ulaşma tehlikesine dikkat çekti. IMF'nin, zor duruma düşen bir ülkeyi ayağa kaldırma kurumu değil, borç verenlerin, verdiklerini katmerli bir şekilde tahsil etme aracı, küresel güçlerin maşası bir kurum olduğuna işaret ederek, bu kurumun en büyük özelliklerinden birinin krizdeki ülkenin zor durumundan faydalanarak, çaresizliğini fırsat bilerek, kapılarını, dev uluslararası tröstlerin mal ve hizmetlerine zorla açmak olduğunu ifade etti. Türkiye'nin bunu da yaşamakta olan ülke olduğunu söyleyen Çanak, bütün bu gerçeklerden sonra IMF'yle yola devam etmede ısrarın akıl kârı sayılamayacağı, bu ısrarda milletin hayrına olmayan şeyler aramanın gerektiği açıklamasında bulundu. Özelleştirme modasına da dikkat çektiği konuşmasında Tarık Çanak, "Özelleştirme, küresel güçler için en stratejik ve en kârlı kamu şirketlerini (Telekom, THY, Tüpraş, Demir Çelik vs.) ele geçirmek için bir fırsattır" dedi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.