Bugünleri çok ama çok dikkatli takip edin, hatta takip etmekle yetinmeyip bir taraflara mutlaka not edin.
Abartmadan ifade ediyorum, tarihi günlerden geçiyoruz, hele son iki haftadır yaşananlar Türkiye’nin geleceğini tayin edecek kadar mühim hadiselerdir.
Böyle günlerin en temel özellikleri arasında istihbarat örgütlerinin ve hükumet dışı organizasyonların (NGO) tüm maharetlerini büyük bir ustalıkla sahneye koymalarını ve medya manipülasyonlarının zirve yapmasını sayabiliriz.
Hele Türkiye gibi, hem nihai hedefte olup, hem de hedefi yok etmek üzere yarım asırlık projeksiyonel planları bulunan istihbarat örgütlerinin kendi topraklarında cirit atmasına dair tüm imkanlarını seferber eden bir ülke söz konusu ise durum bizim adımıza vahim, onlar adına fevkaladenin fevkindedir.
Bugün, başını Hatay’ın çektiği tüm Suriye sınır hattımız tam anlamıyla başta İsrail ve ABD olmak üzere onlarca ülkenin istihbarat üssü konumundadır.
Şimdi son önemli hadiseleri birlikte hatırlayıp, sorularla tarihe kayıt düşelim...
1- Başbakan Erdoğan’ın Putin ile görüştüğü dakikalarda Suriye’nin kalbinde patlatılan ve Suriye’deki gidişatın yönünü değiştirme kabiliyeti bulunan bombayı kim patlattı? Ve bu bomba patlayana kadar Suriye konusunda tek satır açıklama yapmayan İsrail bir anda demeç üstüne demeçler vererek Suriye operasyonundaki kamuflajlı dönemine neden son verdi?
2- Bu bombadan hemen sonra, o ana kadar etliye sütlüye karıştırılmayan Suriye’nin kuzey doğusundaki Kürtlere bir anda ellerinde silahlarla bağımsızlıklarını ilan ettiren iradenin amacı neydi?
3- Kürtlerin bu eyleminden hemen sonra Suriye’nin kuzeyinin tamamını Akdeniz’e kadar kırmızı çizgiyle çizip haritalar yayınlanan Batı medyasına bu kırmızı hatlı yapay haritayı kim, neden, şimdi servis etti?
4- Daha bu harita olayı sıcaklığını korurken, Londra’ya uçmadan basın toplantısı düzenleyen Başbakan Erdoğan’a “KUZEY SURİYE” ifadesini okutan danışmanın amacı neydi, maksat hâsıl oldu mu?
5- KUZEY SURİYE tabirinin tıpkı KUZEY IRAK tabiri gibi asırlık proje olan Büyük Kürdistan hayali üzerinden Büyük İsrail projesine can suyu verdiğini Başbakan Erdoğan bilmiyor muydu?
(Not: Erdoğan’ın KUZEY SURİYE ifadesine Türk medyasında ilk olarak Meltem TV ekranlarında bizim dikkat çektiğimizi ve birkaç gün sonra Erdoğan’ın SURİYE’NİN KUZEYİ ifadesini kullanmak suretiyle geri adım atmasında yaptığımız yayınların sonuç verdiğini hatırlatmakta fayda var)
6- Başbakan Erdoğan Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nu KUZEY SURİYE dehlizinden kurtulmak için KUZEY IRAK dehlizinin piyonu Barzani’ye kendi öz iradesi ile mi göndermiştir? Eğer öyleyse maksadı nedir?
7- Bu sıcak gündem yaşanırken, Şemdinli’de PKK ile TSK’nın 10 günü aşkın süredir cephe savaşı yapmasının arkasında ne var?
Bir buçuk yıldır onlarca ülke ve istihbarat örgütlerinin her türlü desteğine rağmen Suriye’deki sözde muhaliflerin başaramadığı cephe savaşını PKK’nın yapıyor olması tesadüf olabilir mi?
Güdümlü medyanın, 2 teröristin itirafları şeklinde manipüle etmeye çalıştıkları Şemdinli istihbaratını Türkiye’ye hangi ülke istihbaratı verdi ve karşılığında ne aldı? KUZEY SURİYE açılımı böyle bir istihbaratın bedeli olabilir mi?
8- Tam bu süreçte Başbakan Erdoğan ve Obama tam 36 dakika sadece Batman filminin galasında yaşanan katliamı mı konuştular?
9- Peki Davutoğlu ve Barzani ne konuştu? KUZEY SURİYE açılımı ile KUZEY IRAK denklemini nasıl birleştireceklerini mi yoksa Şemdinli’den başlatılan Türkiye’yi işgal hareketinin detaylarını mı? Ya da bugüne kadar Suriye’deki muhalif gruplara katılmayan Kürt grupların Esad’ı devirme misyonuna katılması talimatının ulaklığı mı yapıldı bu görüşmede?
10- Bu kadar kısa sürede yaşanan tüm bu önemli gelişmeler Türkiye’nin nasıl bir bölünme ve parçalanma sürecine sokulduğunun apaçık ispatı değil de nedir?
Cevabı ister verin ister vermeyin, ama unutmayın tarih mutlaka verecektir...
Abartmadan ifade ediyorum, tarihi günlerden geçiyoruz, hele son iki haftadır yaşananlar Türkiye’nin geleceğini tayin edecek kadar mühim hadiselerdir.
Böyle günlerin en temel özellikleri arasında istihbarat örgütlerinin ve hükumet dışı organizasyonların (NGO) tüm maharetlerini büyük bir ustalıkla sahneye koymalarını ve medya manipülasyonlarının zirve yapmasını sayabiliriz.
Hele Türkiye gibi, hem nihai hedefte olup, hem de hedefi yok etmek üzere yarım asırlık projeksiyonel planları bulunan istihbarat örgütlerinin kendi topraklarında cirit atmasına dair tüm imkanlarını seferber eden bir ülke söz konusu ise durum bizim adımıza vahim, onlar adına fevkaladenin fevkindedir.
Bugün, başını Hatay’ın çektiği tüm Suriye sınır hattımız tam anlamıyla başta İsrail ve ABD olmak üzere onlarca ülkenin istihbarat üssü konumundadır.
Şimdi son önemli hadiseleri birlikte hatırlayıp, sorularla tarihe kayıt düşelim...
1- Başbakan Erdoğan’ın Putin ile görüştüğü dakikalarda Suriye’nin kalbinde patlatılan ve Suriye’deki gidişatın yönünü değiştirme kabiliyeti bulunan bombayı kim patlattı? Ve bu bomba patlayana kadar Suriye konusunda tek satır açıklama yapmayan İsrail bir anda demeç üstüne demeçler vererek Suriye operasyonundaki kamuflajlı dönemine neden son verdi?
2- Bu bombadan hemen sonra, o ana kadar etliye sütlüye karıştırılmayan Suriye’nin kuzey doğusundaki Kürtlere bir anda ellerinde silahlarla bağımsızlıklarını ilan ettiren iradenin amacı neydi?
3- Kürtlerin bu eyleminden hemen sonra Suriye’nin kuzeyinin tamamını Akdeniz’e kadar kırmızı çizgiyle çizip haritalar yayınlanan Batı medyasına bu kırmızı hatlı yapay haritayı kim, neden, şimdi servis etti?
4- Daha bu harita olayı sıcaklığını korurken, Londra’ya uçmadan basın toplantısı düzenleyen Başbakan Erdoğan’a “KUZEY SURİYE” ifadesini okutan danışmanın amacı neydi, maksat hâsıl oldu mu?
5- KUZEY SURİYE tabirinin tıpkı KUZEY IRAK tabiri gibi asırlık proje olan Büyük Kürdistan hayali üzerinden Büyük İsrail projesine can suyu verdiğini Başbakan Erdoğan bilmiyor muydu?
(Not: Erdoğan’ın KUZEY SURİYE ifadesine Türk medyasında ilk olarak Meltem TV ekranlarında bizim dikkat çektiğimizi ve birkaç gün sonra Erdoğan’ın SURİYE’NİN KUZEYİ ifadesini kullanmak suretiyle geri adım atmasında yaptığımız yayınların sonuç verdiğini hatırlatmakta fayda var)
6- Başbakan Erdoğan Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nu KUZEY SURİYE dehlizinden kurtulmak için KUZEY IRAK dehlizinin piyonu Barzani’ye kendi öz iradesi ile mi göndermiştir? Eğer öyleyse maksadı nedir?
7- Bu sıcak gündem yaşanırken, Şemdinli’de PKK ile TSK’nın 10 günü aşkın süredir cephe savaşı yapmasının arkasında ne var?
Bir buçuk yıldır onlarca ülke ve istihbarat örgütlerinin her türlü desteğine rağmen Suriye’deki sözde muhaliflerin başaramadığı cephe savaşını PKK’nın yapıyor olması tesadüf olabilir mi?
Güdümlü medyanın, 2 teröristin itirafları şeklinde manipüle etmeye çalıştıkları Şemdinli istihbaratını Türkiye’ye hangi ülke istihbaratı verdi ve karşılığında ne aldı? KUZEY SURİYE açılımı böyle bir istihbaratın bedeli olabilir mi?
8- Tam bu süreçte Başbakan Erdoğan ve Obama tam 36 dakika sadece Batman filminin galasında yaşanan katliamı mı konuştular?
9- Peki Davutoğlu ve Barzani ne konuştu? KUZEY SURİYE açılımı ile KUZEY IRAK denklemini nasıl birleştireceklerini mi yoksa Şemdinli’den başlatılan Türkiye’yi işgal hareketinin detaylarını mı? Ya da bugüne kadar Suriye’deki muhalif gruplara katılmayan Kürt grupların Esad’ı devirme misyonuna katılması talimatının ulaklığı mı yapıldı bu görüşmede?
10- Bu kadar kısa sürede yaşanan tüm bu önemli gelişmeler Türkiye’nin nasıl bir bölünme ve parçalanma sürecine sokulduğunun apaçık ispatı değil de nedir?
Cevabı ister verin ister vermeyin, ama unutmayın tarih mutlaka verecektir...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012