Batı'nın İslam coğrafyası üzerindeki şimdilik planı tıkır tıkır işliyor.
Bu planın adı dün Şark Projesiydi bugün kısa adı BOP olan Büyük Ortadoğu Projesi.
Daha önceki yazılarımızda da ifade ettiğimiz gibi ABD-İsrail ikilisinin BOP'u Arap Baharı adıyla devam ediyor.
Kaleler bir bir işgal edildikçe sinsi plan daha net olarak ortaya çıkıyor.
Nihai amaçları İslam coğrafyasına çöreklenmek, burayı kendilerine vatan yapmak.
Sıradaki hamleleri son uçak düşürme hadisesiyle net bir şekilde ortaya çıktı; Suriye-Türkiye savaşı.
Başta ABD olmak üzere topyekün batı uzun süredir Türkiye'ye tabir yerindeyse gaz veriyor.
"Esad'ı devirse devirse Erdoğan devirir" mealindeki açıklamalar ve daha neler neler...
Başarılı da oldular!
Batı medyasında çıkan ve yalanlanmayan haberlere göre, AKP hükümeti tüm imkanlarıyla isyancılara destek oldu.
İsyanın ele başlarını Hatay'da barındırmalar, sınırdan silah sevkiyatına göz yummalar, en üst perdeden tehditler birbirini takip etti.
Bu işin başı olan ABD bile Kasım ayındaki başkanlık seçimini düşünerek temkinli açıklamalar yaparken Erdoğan aldı başını gitti.
Tabi Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun büyük katkısını da unutmamak lazım.
Sayın başbakanımız işi öylesine abarttı ki durumunu "kraldan çok kralcı olmak" sözüyle izah etmek herhalde yanlış olmaz.
Batı'nın istediği şu: Suriye'yi Libya gibi tarumar etmek, kaynaklarına çöreklenmek, ama bunu Türkiye'ye yaptırmak.
Böylece bir taşla iki kuş vurmuş olacaklar!
Batılı liderlerin Erdoğan'a "Hadi koçum, hadi aslanım" türünden mesajlar vermesinin nedeni bu!
Neyseki AKP hükümetinin ABD ile parelel devam eden Suriye politikası halk nezdinde beklenilen desteği bulmadı.
Ancak planları işlemeliydi.
Bunun için taraflara savaştan başka seçenek bırakmayacak ciddi bir provokasyona ihtiyaç vardı.
Benim kanaatim Türkiye'ye Suriye'ye gir diye gaz veren eller yine Suriye Ordusu içine yerleştirdikleri ajanlarıyla Türk uçağını vurdurdular.
Yani adeta tavşana kaç, tazıya tut dediler!
Dışardan batılı güçler, içerden başını Okyanus ötesi merkezli sözde cemaatin çektiği kesimler savaş naraları atıyor.
Oysa aynı kesimler İsrail Mavi Marmara'yı basıp 9 Türk'ü katlettiğinde "otoriteye isyan edilmemeliydi" diyordu.
Neyse biz gelelim yeniden Suriye ile uçak krizine.
Bu olay bana Osmanlı'nın 1. dünya savaşına girmesine neden olan gemi tuzağını hatırlattı.
Tarih 1914.
2 Ağustos'ta İstanbul'da Osmanlı İmparatorluğu ile Almanya arasında gizli bir ittifak antlaşması imzalandı.
Ancak Osmanlı yöneticileri hemen savaşa girme niyetinde değildi.
Bunun için bir şeyler yapmak gerekiyordu.
Almanlar ustaca hazırladıkları planı devreye koydu.
10 Ağustos 1914'te Akdeniz'de İngiliz donanmasının takibinden kaçan Goeben ve Breslau isimli Alman kruvazörü Çanakkale Boğazı'na girdi.
Osmanlı İmparatorluğu tarafsız olduğu için iki geminin Türk karasularında bulunmaması gerekiyordu.
Osmanlı hükümeti, bu yüzden iki gemiyi satın aldığını ilân etti.
Goeben'e Yavuz ve Breslau'ya Midilli adı verildi.
Osmanlı bayrağı çekilen iki kruvazör 27 Ekim'de Alman Amirali Souchon komutasında Karadeniz'e açılarak, Rus gemilerini batırdı.
Ardından da Sivastopol ve Novorosisk'i topa tuttu.
Tarafsız Osmanlı İmparatorluğu artık taraf olmuştu.
Rusya çok gecikmeden 2 Kasım'da Türkiye'ye savaş açtı. Rusya'yı İngiltere ve Fransa takip etti. Dört yıl süren savaşın sonunda ise bir imparatorluk yok oldu.
***
100 yıl önce yapılan bu tuzak unutulduysa size daha yakın bir tarihten örnek vereyim.
Tarih 1990.
Irak lideri Saddam Hüseyin ABD'nin gaz vermesiyle Kuveyt'i işgal etti. Ama bu onun için bir tuzaktı. Sonrasında ne olduğunu biliyorsunuz. Uzun lafın kısası haçlının ipiyle kuyuya inilmez.
Bu iki örnekten sonra yazımızı şöyle noktalayım.
Tarihe bak ve ders al, dostunu düşmanını iyi tanı, Türkiye'yi felakete sürükleme ey Erdoğan!
Bu planın adı dün Şark Projesiydi bugün kısa adı BOP olan Büyük Ortadoğu Projesi.
Daha önceki yazılarımızda da ifade ettiğimiz gibi ABD-İsrail ikilisinin BOP'u Arap Baharı adıyla devam ediyor.
Kaleler bir bir işgal edildikçe sinsi plan daha net olarak ortaya çıkıyor.
Nihai amaçları İslam coğrafyasına çöreklenmek, burayı kendilerine vatan yapmak.
Sıradaki hamleleri son uçak düşürme hadisesiyle net bir şekilde ortaya çıktı; Suriye-Türkiye savaşı.
Başta ABD olmak üzere topyekün batı uzun süredir Türkiye'ye tabir yerindeyse gaz veriyor.
"Esad'ı devirse devirse Erdoğan devirir" mealindeki açıklamalar ve daha neler neler...
Başarılı da oldular!
Batı medyasında çıkan ve yalanlanmayan haberlere göre, AKP hükümeti tüm imkanlarıyla isyancılara destek oldu.
İsyanın ele başlarını Hatay'da barındırmalar, sınırdan silah sevkiyatına göz yummalar, en üst perdeden tehditler birbirini takip etti.
Bu işin başı olan ABD bile Kasım ayındaki başkanlık seçimini düşünerek temkinli açıklamalar yaparken Erdoğan aldı başını gitti.
Tabi Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun büyük katkısını da unutmamak lazım.
Sayın başbakanımız işi öylesine abarttı ki durumunu "kraldan çok kralcı olmak" sözüyle izah etmek herhalde yanlış olmaz.
Batı'nın istediği şu: Suriye'yi Libya gibi tarumar etmek, kaynaklarına çöreklenmek, ama bunu Türkiye'ye yaptırmak.
Böylece bir taşla iki kuş vurmuş olacaklar!
Batılı liderlerin Erdoğan'a "Hadi koçum, hadi aslanım" türünden mesajlar vermesinin nedeni bu!
Neyseki AKP hükümetinin ABD ile parelel devam eden Suriye politikası halk nezdinde beklenilen desteği bulmadı.
Ancak planları işlemeliydi.
Bunun için taraflara savaştan başka seçenek bırakmayacak ciddi bir provokasyona ihtiyaç vardı.
Benim kanaatim Türkiye'ye Suriye'ye gir diye gaz veren eller yine Suriye Ordusu içine yerleştirdikleri ajanlarıyla Türk uçağını vurdurdular.
Yani adeta tavşana kaç, tazıya tut dediler!
Dışardan batılı güçler, içerden başını Okyanus ötesi merkezli sözde cemaatin çektiği kesimler savaş naraları atıyor.
Oysa aynı kesimler İsrail Mavi Marmara'yı basıp 9 Türk'ü katlettiğinde "otoriteye isyan edilmemeliydi" diyordu.
Neyse biz gelelim yeniden Suriye ile uçak krizine.
Bu olay bana Osmanlı'nın 1. dünya savaşına girmesine neden olan gemi tuzağını hatırlattı.
Tarih 1914.
2 Ağustos'ta İstanbul'da Osmanlı İmparatorluğu ile Almanya arasında gizli bir ittifak antlaşması imzalandı.
Ancak Osmanlı yöneticileri hemen savaşa girme niyetinde değildi.
Bunun için bir şeyler yapmak gerekiyordu.
Almanlar ustaca hazırladıkları planı devreye koydu.
10 Ağustos 1914'te Akdeniz'de İngiliz donanmasının takibinden kaçan Goeben ve Breslau isimli Alman kruvazörü Çanakkale Boğazı'na girdi.
Osmanlı İmparatorluğu tarafsız olduğu için iki geminin Türk karasularında bulunmaması gerekiyordu.
Osmanlı hükümeti, bu yüzden iki gemiyi satın aldığını ilân etti.
Goeben'e Yavuz ve Breslau'ya Midilli adı verildi.
Osmanlı bayrağı çekilen iki kruvazör 27 Ekim'de Alman Amirali Souchon komutasında Karadeniz'e açılarak, Rus gemilerini batırdı.
Ardından da Sivastopol ve Novorosisk'i topa tuttu.
Tarafsız Osmanlı İmparatorluğu artık taraf olmuştu.
Rusya çok gecikmeden 2 Kasım'da Türkiye'ye savaş açtı. Rusya'yı İngiltere ve Fransa takip etti. Dört yıl süren savaşın sonunda ise bir imparatorluk yok oldu.
***
100 yıl önce yapılan bu tuzak unutulduysa size daha yakın bir tarihten örnek vereyim.
Tarih 1990.
Irak lideri Saddam Hüseyin ABD'nin gaz vermesiyle Kuveyt'i işgal etti. Ama bu onun için bir tuzaktı. Sonrasında ne olduğunu biliyorsunuz. Uzun lafın kısası haçlının ipiyle kuyuya inilmez.
Bu iki örnekten sonra yazımızı şöyle noktalayım.
Tarihe bak ve ders al, dostunu düşmanını iyi tanı, Türkiye'yi felakete sürükleme ey Erdoğan!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Bayram Çoşgun / diğer yazıları
- Teröriste kravat taktırınca! / 01.03.2025
- Sosyal medyada İslam’a alçak saldırılar / 22.02.2025
- Artık bu işin suyu çıktı! / 13.02.2025
- CHP, Erdoğan ne isterse veriyor! / 05.02.2025
- Futbol üzerine / 30.01.2025
- SMA hastası çocuklar ve aileleri / 24.01.2025
- Haklı çıkmaya devam ediyor / 16.01.2025
- Ne günlere kaldık! / 06.01.2025
- BOP ve Türkiye / 01.01.2025
- Suriye’de mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar / 28.12.2024
- Sosyal medyada İslam’a alçak saldırılar / 22.02.2025
- Artık bu işin suyu çıktı! / 13.02.2025
- CHP, Erdoğan ne isterse veriyor! / 05.02.2025
- Futbol üzerine / 30.01.2025
- SMA hastası çocuklar ve aileleri / 24.01.2025
- Haklı çıkmaya devam ediyor / 16.01.2025
- Ne günlere kaldık! / 06.01.2025
- BOP ve Türkiye / 01.01.2025
- Suriye’de mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar / 28.12.2024