Tercüman'dan Mim Kemal Öke, kredi kartları vakasına akademisyen gözüyle bakıyor Toplumsal olayların ne ölçüde ülke gündemine yansıdığı üçüncü sayfa haberlerinden öğrenilebilir. Günümüz Türkiye'sinde lüks tüketim heves ve teşhirini içeren sosyetik saçılmayla kredi kartlarını ödeyemeyerek hayatını tüketen dramların resmi geçidini birlikte gözlemlemekteyiz. Hepimizi üzen bu tüketim hummasının kaçınılmaz sonuçları, zaman zaman artan kapkaç ve diğer gasp - hırsızlık vakalarıyla da karşımıza bir Türkiye fotoğrafı çıkarmakta.Büyük kentlerde yoğunlaşan bu hâdiseler, şehirleri korkutucu kılmaya başladı. Oysa, kamusal alan yasaklarının tartışıldığı ülke kentlerimizde biz artık şehirlerin yaşayanların sosyal özgürlüklerini artıran, hemşehrilerin kültürel gelişimini güçlendiren birer uygarlık üretim ve paylaşım mekânları olduğunu unutur hale geldik.Harcamak kültür işi...Popüler kültürün sonuçlarıBugün dünyada, küresel düzlemde şehirler, yansıttıkları ruh ve felsefeyle yarışmaktadırlar.Ama biz şehirlerimizi kaybediyoruz.Pop kültürün güdüleriyle şehirler, gösteriş defilelerinin asfalt podyumları gibi oldular. Kazanmak, mesleki donanım işidir. Harcamak kültür işidir. Şehir sosyolojisinin işte bu ikinci bağlamda terbiye edici vasfı kaybolmaktadır.Cüzdanı kabartmak büyümek değildir.Esas olan sürdürülebilir insani kalkınmadır. BM ve benzeri uluslararası teşkilâtlar refahı yakalamanın metodu ve edebi olarak bu ilkeyi salık vermektedirler.İnsani gelişim parametreleri içinde cep telefonu ve kredi kartı sayısı da vardır. Ancak, kredi kartı kullanımı kişinin geleceğini ipotek altına alır, bir tüketim nöbetiyle gerçekleştirilirse o zaman yıkımlar kaçınılmaz olur.Tüketim, hayat kalitesini belirler. Ancak, zorunlu haller (borç ödemesi dışında) ayağını yorganın ötelerine uzatma anlayışıyla devreye sokulursa o zaman, tekrar ediyorum, yıkımlar kaçınılmaz olur.Varlığın maddi mülkiyetle tanımlandığının geçerli olduğu günümüzde hepimizin meşakkate tahammül melekelerinin de bir erdem teşkil ettiğini unutmamamız gerekiyor.Bu satırların yazarı, eline fileyi aldığı günden yedi yıl sonra bir ŞAHİN araba, onbeş yıl sonra da başını sokacak bir daireye sahip olabilmiştir. Şükür etmeyi öğrenmeli ve gençlere de bunu öğretebilmeliyiz.Visa (kredi) kartlarının ve bonus gibi avantajların aşırı bir tüketim tutkunluğuyla bizleri bir borç girdabına salınımı kolaylaştıracak tuzaklar olduğunu düşünmeliyiz.Toplumsal sorumlulukİŞTE, BM'in, UNDP'nin sürdürülebilir lafzını o meşhur paradigmasının önüne dikmesinin anlamı burada gizlidir.Sürdürülebilir mefhumu taksit taksit ölüme veya intihar açmazlarına karşı bir uyarıcıdır.Tabii, bu çerçevede toplumsal sorumluluk, medyanın da daveti ve hassasiyeti olmalıdır.Magazin elbette. Ancak, bizce emekle varılan mertebelerin hangi tecrübeleri de içerdiğini yansıtan bir anlayışla çekilmesi gerekmektedir.İşsizliğin ve izsiz kalma oranının hâlâ yüksek olduğu bir Türkiye'de Doğu bilgeliğine yakışır hayat tarzı takdimlerinin de medyanın görevi olduğunu düşünüyorum.Parıltılı hayatların büyüsüne kapılmanın yuvaları söndürebileceğini anlatmak sadece intihar haberlerini veren kısıtlı bir yayıncılık anlayışıyla sağlanamaz diyorum.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.