Dünyanın bütün devletlerinin gizli kurulları ve derin yapılanmaları vardır. Devletlerin direksiyon koltuğuna, hükümetler oturur ama aslında devletleri, derin yapılar yönetir.
Mutlak veya saf bir demokrasi, tüm dünyada hayaldir. Tarih denilen şey, bu gizli örgütlerin savaşlarından başka bir şey değildir. Derin yapıların, bilinmesini istediği kadar tarihi insanlar bilir.
Bugün Suriye'de yaşananlar, dün Irak'ta yaşananlar ve hatta yaşanacakların arka planlarına bakmazsanız eğer, dünyada neler olduğunu çok anlayamazsınız.
Ayın şey Türkiye için de geçerli... Türkiye'nin Suriye'de ne yapmak istediğini, daha doğrusu neyi önlemek istediğini anlamak için de, sorunların biraz, "derin" tarafını göreceksiniz.
Suriye'de çatışan "derin" yapılar var. Olaya sadece hükümetlerin doğru/yanlış adımları olarak bakarsak, meseleyi eksik görmüş oluruz.
ABD, şantajlarla Türkiye'ye ateşkes ilan ettirdi. Rusya bu ateşkesi süresiz uzattı. ABD ve Rusya, Türkiye'ye karşı danışıklı-dövüş içinde hareket etti.
Türkiye ile Suriye'yi görüşen Pence ve Pompeo, yapılan anlaşma sonunda İsrail'e gittiler. Niçin dersiniz? İsrail, Suriye meselesinin neresesinde mesela...
Oysa hiç sesi soluğu çıkmıyor!
Hemen söyleylim ki, Suriye'nin, Irak'ın yaşadıkları, İran ve Türkiye'nin yaşayacakları ve yaşadıkları, hemen hepsi İsrail kaynaklıdır.
Suriye'de 'derin' hesaplar çatışıyor!
Devletlerin derin yapılanmaları, nerede niçin savaştıklarını çok iyi biliyorlar. Hükümetin, Suriye politikası tepeden tırnağa yanlış. Bu ayrı konu...
Ancak derin İsrail, Suriye'de ne istiyor ve ABD'yi bu işte nasıl kullanıyor, bilmemiz gerekir. ABD, Suriye'de enerji koridoru peşinde iken, İsrail Arz-ı Mev'ud hayalini gerçekleştiriyor.
Atatürk, Hatay'ı alarak, aslında emperyalist hesaba karşı bir HAT çizmişti. HAT-AY ismini Atatürk koydu. HATAY, hilal hattı demektir.
Hatay'ın Suriye'ye uzanan burnundan Irak'a doğru bir çizgi çizerseniz eğer, TSK'nın bugün almak istediği koridor oluşur. Genişliği 30-35 km olan koridor.
Suriye ile olması gereken doğal sınırımız budur aslında. İlan edilmemiş Misak-ı Milli sınırıdır. Gelelim işin bir başka boyutuna... Daha doğrusu asıl boyutuna...
Mevcut sınırlar belirlendiğinde İsrail kurulmamıştı. Ama bugün sınırları belli olmayan ve sürekli genişleyen bir İsrail var.
İkinci dünya savaşı sonrasında sınırlar kesinleşti ama birinci dünya savaşı sonrasının sınırları henüz kesinleşmedi. Bugün Suriye'de, Irak'ta, bu sınırlar, yeniden belirlenmeye çalışılıyor.
Türkiye, Rusya ile birlikte Suriye'nin toprak bütünlüğüne imza koydu ancak her iki ülkede biliyor ki, Suriye'nin toprak bütünlüğü asla söz konusu olamayacak.
Rusya, sıcak denizlere inme hayaline kavuşurken, bunu daha da kalıcı hale getirip, Suriye'ye adeta çöktü. Aslında Rusya, Batı'nın oyununa geliyor.
Batı, Türklere karşı Rusları, Ruslara karşı Türkleri kullanıyor. Batı, her zaman Türrklerle Rusları savaştırarak büyük amaçlarına ulaşmıştır.
Derin İsrail, Arz-ı Mev'ud hayalinde, Rusya'yı da kullanıyor ama Rusya farkında değil. Türklerde, bir Sovyet Rusyası korkusu, Ruslarda da etrafının Türklerle sarılması korkusu var.
İki tarafın bu korkularından hep, Batı yaralandı. Dünya barışı, Rusların ve Türklerin birbirleriyle iyi geçinmelerine bağlı. Bu korkuları birlikte yenip, Batı'ya karşı durma zamanı geldi.
Suriye'ye girerken Rusya'dan ses çıkmamıştı ama ne zaman ki "Türkçe konuşan ülkeler" toplantısı yapıldı, Rusya birden değişti. Nur Sultan Nazabeyev, Türkiye'nin teklifi ile Türk Konseyi Başkanı seçildi.
"Bir millet, iki devlet" diyorduk, birden, "bir millet, 6 devlet" demeye başladık. Rusya bundan, rahatsız oldu. Rusya'nın bunu aşması lazım. İlelebet Türk dünyası Rusların, Müslüman dünyası ise ABD'nin kontrolünde olamaz.
ABD ve Rusya, bu dünyaları elinde tutmak için, Türkiye'ye baskı konusunda, birleşiyorlar.
Dünya eninde sonunda üçüncü büyük gücün, ortaya çıkışını seyre dalacak. "2023'ün ılık bir ekim sabahında, yeni bir kayaların oğlu doğacak"...
"Güneyden kavurucu sıcaklar, kuzeyden esen sert rüzgarlar", bundan böyle eksik olmayacak...
Türk devlet aklı, Müslüman coğrafyanın tekrar İsrailoğulları için parçalanmak istendiğini görüyor, bundan dolayı da, TSK ile sınırlarda vaziyet alıp, emperyalistlere pazu gösterisinde bulunuyor.
Başına geçirilen "çuvalı" yırttığını göstermek istiyor. "Ben buradayım ve ayaktayım" diyor. Meselelere sadece iktidar ve siyaset dışında, bir de böyle bakmakta fayda var.
Evet iktidarın hiç bir derinliği yok, günlük siyaset uğruna her şeyi kullanır, bu ayrı konu... Ancak bilelim ki, her şeye rağmen, gelişmelere kafa kaldıran bir de, devlet var. Bu devlet, 2016'da silkindi, 2019'da ayağa kalktı. 2023'e kadar ekonomi başta olmak üzere hemen her konuda, devrim niteliğinde radikal kararlar alacak.
ABD'ci, NATO'cu IMF'ci kafalar, tasfiye olacak. İhvancı, ılımlı, radikal, bilimum "İslamcı" anlayışlar da, tasfiye olacak.
İçte, dışta ve çevresinde devlet, ciddi bir temizlik yapacak. Ciddi değişim ve dönüşümler yaşanacak. Aksi taktirde bu coğrafyada, tutunma şansı kalmayacak.
Dünyayı derin yapılar karıştırıyor. Dünya piyasasında 3 tane ABD dolaşıyor. Evangelistler "tanrıyı kıyamete zorlaya dursunlar", güneyden büyük kıyametler kopacağını, söyleyebiliriz.
Rusların Türklerle hareket etmeleri, her iki toplum için de, en doğru davranış. Bizler aynı coğrafyanın insanlarıyız. Rus devlet aklı Slavlardan oluşur, buna ne kadar müsaade eder bilemeyiz.
Türk devlet aklı NATO'dan beslenmeyince nasıl sağlıklı düşünüyorsa, Rus devlet aklı da, Slav ve Yahudi aklı dışında düşünmek zorunda...
- Suriye’de ‘derin’ hesaplar çatışıyor / 24.10.2019
- ABD Türkiye'yi kandırıyor! / 16.08.2019
- Batı’ya karşı Türkiye-Rusya ittifakı şart / 29.07.2019
- Türkiye güç savaşlarının ortasında kaldı / 10.06.2019
- ABD’den Türkiye’ye HAARP saldırıları / 27.05.2019
- 19 Mayıs’ta ABD Türkiye’ye saldırabilir! / 14.05.2019
- Seçimi bırakın Akdeniz’e bakın! / 08.05.2019
- Venezuela’da her şey çok tanıdık! / 02.05.2019
- Türkiye’yi büyük bir savaş bekliyor / 01.05.2019